baba espri yapmaya çalıştığında veya komik bir olay görüp anlatmaya kalkıştığında hissedilebilecek durumdur. o kadar masum o kadar acınası olur ki, dünyada yapılmış en kötü espri olsa bile ayıp olmasın diye bir de acıyarak gülersiniz. (ha arada hakikaten komik olanları da çıkmıyor değil hani)
(bkz: babanın sözlükte yazılanları okuması) aman diyim tarafımca hiç hayırlı olmaz...
babaya hayran olmak duygusuna eşlik eden bir duygudur. tek başına ev geçindirmek, kaç tane çocuk okutmak, düzgün ve haysiyetli bir yaşam sürdürebilmeyi başarmak ve bütün bunları hiç şikayet etmeden gocunmadan yapmak.. adamın tek amacı sana güzel bir yaşam sağlamaya çalışmakmış gibi görünür o an, üzülürsün. sen yiyip içip keyfine bakarken, hayatın tasasına o düşmüştür, acırsın adama. ha sen olmasaydın hayatı değişir miydi? sanmıyorum. babalar verdikleri emeklerin karşılığını görünce hepsini unutuyor sanıyorum.
dangalak bir doktor birkaç sene önce boğazımdaki siğil benzeri şeye kanser olabilir hemen ameliyata almak lazım sonra 1 hafta hastanede kalmalı dediğinde hastaneden çıkıp dükkana gitmiştim. Annem ben gitmeden haber vermiş tabi iki göz iki çeşme. Babam kapının önünde oturmuş başı elleri arasında, beti benzi atmış bir şekilde oturmuş kara kara düşünüyordu. Onu öyle gördüğüm zaman kendi korkumu unutup babama acımıştım. Dağ gibi adam resmen yığılmıştı.