sevinirken onu arıyorsun etrafında, ağladığında gidip anlatmak istiyorsun ama yok...
hani keşke biraz daha iyi tanısaydım diyorsun... zaman geçtikçe onu tanıman gerekenden ne kadar da az tanıdığını farkediyorsun... en sevdiği şarkı nedir yaşarken sormak hiç aklına gelmedi şimdi bilmiyorsun...
Her sabah annemin sessiz iç çekişleriyle uyanmaya başlamıştım
Annemin gündüzleri yüzü gülmüyor
Her gece ağlıyordu.
Saçlarımı okşuyor, gözlerime bakıyor
Kadersizim diyordu
Kadersizim kızım
Bahtı karalım benim.
Ama ne kadar sorsam da niye ağladığını söylemiyordu
Daha küçüksün yavrum
Büyüyünce anlayacaksın.
Babama koşuyordum,
Babam mutfakta sigara içiyor,
Hadi salona git kızım duman seni hasta eder diyordu.
Sen niye içiyorsun o zaman baba
Sigara senin sağlığına da zararlı deyimli yani
Yorgun gözleriyle
Öyle ya doğru söylüyorsun kızım deyip gülümsüyordu.
Dudak kıvrımlarında kaybolan sanki yaralı bir gülümsemeydi
Acı bir gülümseme
Oysa benim babam böyle gülümsemezdi
Gözlerime acı acı bakıp
Hadi sen salona geç demezdi.
Hem nedense son zamanlarda babam çok öksürüyor
Annemde çok ağlıyordu.
Annemin sessiz iç çekişleriyle uyanmaya başlamıştım
Ne çizgi filmleri seviyordum artık ne barbi bebekleri
Babamın yüzü gülmüyor, annem hep ağlıyordu
Beş buçuk yaşındaydım.
Üstelik günler hiç geçmiyordu.
Herkes daha küçüksün derken altı yaşım bir türlü gelmiyordu.
Sabahları erken kalkıyorduk
Annem beni komşuya bırakıyor
Babamla yan yana yürüyüp kayboluyorlardı sokağın öbür başında
Oysa annem çalışmıyordu
Babamda erkenden niye nereye gider söylemiyordu
Pencerenin önünde dönüşlerini bekliyor,
Geldiklerini uzaktan taa uzaktan görünce
Dünyalar benim oluyordu.
Sonra yaz geldi
Doğum günüme iki gün kalmıştı
Herkes ne istersin diyordu
Ben susuyordum
içimden hiçbir şey istemek gelmiyordu.
Sonra sonra ne olduysa o gece oldu.
O gece annemin sessiz hıçkırıkları depreme dönüştü sanki
Ben odamdan çıkarken içerden sesler geliyordu
Hem ev ne çok kalabalıktı
Halamlar ağlıyor, büyük annem ağıt yakıyordu.
Dedem kuran okuyor
Komşular beni tutuyordu
Nedense bir an gözlerim babamı aradı
Ama ev evimiz çok kalabalıktı
Sanki babam bu kalabalıkta kayıptı
Ben baba dedim baba babam
Annem yavrum dedi sarıldı boynuma
Sanki yıllardır görmemiş gibi
Haykırdı sonra kızım iki gözüm
Babama ne oldu dedim
Yine cevap vermek yerine kadersizim bahtı karalım benim
Anne babam dedim babam babam
Bende ağlamaya başladım
Baban artık yok dedi baban artık yok
Baban öldü baban öldü yavrum
Baban artık hiç öksürmiyecek
Anne öldü ne demek
Ölüm ne demek
Ölüm nasıl bişey
Bende deli gibi ağlıyordum
Bir kıyametin ucundaydım anlıyordum
Yani artık baban geceleri rahat uyacak dedi
Sonra bayıldı
Ben öleydim yavrum dedi büyük annem, ben öleydim
Ölmüş babamın yorganına sarıldı
Babamın yüzünü zorla gösterdiler
Koştum sarıldım boynuna
Baba uyan dedim
Baba ne olur uyan
Uyan baba ben sensiz ne yaparım
Uyanda gülme istersen bana
Hem, kime sokulurum akşam olunca
Baba uyan yarın doğum günüm benim
Baba, baba altı yaşıma giriyorum uyan
Hiçbir şey istemem sözz
Gürültü yapmam, seni hiç üzmem
Söz baba, Baba söz
Hadi bir gün daha dayan
Baba aç gözlerini hadi uyan
Uyan baba, baba uyan
Babamı doğum günümde toprağa verdik
Doğum günümü öyle kutladı babam,
Sigarasıyla çakmağı hala bende durur
O beni babamdan, babamı bende ayıran
Her doğum günümde beni hala hıçkırıklara boğan,
Küçücük dünyama kıyamet olup yağan
Baba, baba nerdesin
Nerdesiniz babalar
Babalar uyanın uyanın babalar
Bu sigara dumanında yetim büyümesin arık
Başka şehirlerde başka çocuklar
pek cok kotu tarifinin yani sira, ozellikle kizlar icin ileriki yaslarda erkeklerle asla normal bir iliski kuramamaya sebebiyet verebilen durumdur. hep kaygi olur insanda nasil davransan, nasil konussan daha iyi olur bilemez, her daim kasarsin.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü, kör oldum.
Yıkadılar, aldılar, götürdüler.
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum.
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylememesine maviydi kör oldum
Taslara gelince hamam taslarına
Taslar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taslarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
annem ile babamın uzun zaman önce ayrılmasıyla başıma gelmiş ve hiçbir eksiklik hissetmeme sebebiyet vermemiş durumdur. zira şu vaziyette daha mutlu olmamı sağlamış gelişmedir.
iki çeşittir aslında. Babanın ölü olması durumunda babasız kalmak ve baba yaşarken babasız kalmak. Her ikisi de zordur elbet. ama yaşayan bir babayla babasız kalmak daha acıdır. insana ömrü boyunca kimsenin gideremeyeceği bir eksiklik verir. Bir babanın olduğunu bilmek, yaşadığını, nefes aldığını bilmek ve onun seni sevmediğini bilmek. işte kaldırılamayacak nokta bu. Bu durumda ister istemez insanın aklından "keşke ölü olsaydı da, ben onun evladı olsaydım" diye geçip gider.
g.tünüzü toparlayabilecek birisinin olmadığını bilerek, hata yapmamak zorunda olmaktır. yaptığınız hataların ilk elden g.tünüze gireceğini bilmektir. hata yapmayı özlemektir.
hayatta ölümden daha asık suratlı birşey olmadığını küçük yaşlarda öğrenmek, bir daha ciddi olamamaktır. yavşakça bir gülümseme oturur böyle insanların yüzüne, dandik bir sınav için tırnaklarını yiyen çevresindekilere bu gülümsemeyle bakar. belki bu yüzdendir, hayatta gördüğüm, risk almayı en çok seven insanlar, yarın aç olacağını bile bile patronuna s.ktiri çekebilenler, altındaki mototrlu aleti 3 kahkaha uğruna deli gibi kullananlar, ölümden "bizim bir arkadaş" gibi bahsedenler, kendisine azıcık naz yapan bir kız arkadaşına boy boy laflar dizenler ve genelde de bu yolda çok başarılı ve haklı çıkanlar, ya babasızdı, ya hayatsız.
babasız çocuk, eksiktir. akşam eve istediği saatte gider anneleri camlardan diğerlerini "hadi bak baban geldi" diye azarlarken. lisede veli toplantısına kendi gidendir, "kız istemeye tek başıma gitsem nolur lan acaba" diye düşünendir. gereğinden çok çok erken adam olandır.
ve gördüğüm kadarıyla, hepsi muhteşem birer babadır.
güvenilir bir omuza yaslanamamak, başını koyup rahatça, korkmadan, hiç şüphe duymadan uyuyamamak, ne olacaksın diye sorulunca ''ben babam gibi olucam!'',
mahallede kavga çıkınca ''benim babam hepinizi döver olm'' diyememektir.
her gece yatağa girince bir gün daha onsuz geçti, acaba o olsaydı bugünüm nasıl olurdu diye düşünüp ağlamaktır.
yeni tanıştığın biri 'baban ne iş yapıyor?' diye sorduğunda 'benim babam yok' diyince karşıdakinin yüz ifadesinin değiştini görünce bir kez daha ölmektir.
hiç olmamışsa, hatırlayamıyorsanız canlı yüzünü en acısıdır. "baba" diyemeyecektir diliniz kimseye ya, her "baba" diye bağıran çocuk canınızı yakar. çocukken çok kızarsınız babası olan arkadaşlarınıza. çocukluk ya... büyüdükce kızmak yerine sessizce üzülürsünüz.
ama bişey var ki, alışmak diye bişey yok bu duruma...
her insan için zordur. ama tabi bi de vakitsiz kaybedilmişse asıl zor olan bu. sen gelirsin 55-60 ına babanı kaybedersin 80 küsür yaşında. bu normaldir,sıralı ölümdür en azından ama 10 yaşında 20 veya 30 yaşında babasını kaybedenler? belki daha 50 sini görmeden ölmüştür babaları. belki daha az...