az önce baba zula'nın babasız kızlar balosu adlı şarkısını dinledim. çok kederli be! yani tabii babaları tarafından örselenmiş, babaları yaşadığı halde sevilmemiş, hor görülmüş kızların ne hissettiğini anlayamam. tam da o kızların nefret ettiği biriyim. çünkü bana deli gibi aşık, adeta tapan bir babam var. ama gel gör ki, herkesin bir derdi var. yaralanmış kızlar! üzülmeyin. eğer sinop gibi, kastamonu gibi, efendime söyleyeyim çorum gibi acısız bir memleketin insanıysanız sizi hunharca kıskanabilirim. çünkü şanslısınız, ait olduğunuz bir yer var, kaybetmediniz.
babasız kızlar balosunun davetlileri! topuğu kırık, rimelleri akmış, fırfırlı giysileri yırtılmış, ruju çenesine kadar dağılmış, ciğeri kezzapla yakılmış kayıp ruhlarsınız. vatansız cesetler balosunun davetlilerinin kaybedecekleri bir ruhları bile yok. şanslısınız.
empati ne güzel şey. kimse yaşamadığı acıyı bilemez ama saygı duyabilir. hem aşkta katı ve acımasız olmak için babasız olmaya da gerek yok. elimizde olmayanın yoksunluğunu çekiyoruz. babası tarafından sevilmemiş kız "babam bile sevmedi, başka hangi erkek sevebilir?" der. vatanından ayrı kalmış kız ise "yaşama sebebim düşmanın elindeyken beni hangi erkek mutlu edebilir?" der. ikinci gruba giriyorum. fani olana ancak dertsizler ömür adayabilirler. derdinizi sevin ve kutsayın. zira kişiliğinizi ona borçlusunuz.
babasız kızlar balosunda sırtından hançerlenmiş acılı kadınlar feryatlarla şarkı söyleyedursunlar, vatansız cesetler balosunda biz çıt bile çıkarmıyoruz. amaaan, kim duyar bizi? duysa bile kim anlar? simsiyah kefenlerimizle gömülmeyi bekliyoruz. vatanımızda olmadıktan sonra gömülmenin ne anlamı var?
bir türk'ün arabesk, slow pop, türkü kalıplarından sıyrılarak yapabileceği yegane hisli şarkıdır. böyle bir taşaklılık yok.
dinlerken düşündüm ne kızım, ne çirkinim, ne de ailem beni sevmiyor. fakat izlerken içerledim. daha sonra aklıma herkesin bir derdi var geldi. modum volkan konak'a kayacakken kendimi durdurdum.
babası tarafından sevilmeyen kadınları,
bir nevi,
içinden çekilebilecek birkaç cümleyle özetleyen şiir, şarkı.
(kır kalbimi, alışığım ben.)
kadınların,
başka bir adamdan çok babalarına ihtiyacı vardır ki,
bir başka adamın hatasını babalarına atabilecek kadar,
kırılmış kalpleri.
(niye seveyim seni
babalarının terk ettiği kızlar, kötülüklerinde cömert
aşklarında hazin ve güvenilmezdirler.)
kadınların,
bir başka adamdan çok babalarına güvenmeye ihtiyacı vardır ki,
o güvenin kıvamını tutturamadıklarında ve o iç rahatlığı tatmadıklarında,
bir başka adamın hatasına, sevgisine bile acımasızlıkla yaklaşabilecek kadar,
kırılmış kalpleri.
(buyrun kibar hanımlar beyler
babanız sizi sevdi de ne oldu?
korkak, kör ve bok gibisiniz.)
kadınların,
bir başka kadını babasının yanında,
içerken, ağlarken, alışveriş yaparken bile gördüklerinde içlerinde oluşan burukluk,
bir süre sonra nefrete dönüşebilecek kadar,
kırılmış kalpleri.
ne zaman dinlesem doğuda çirkin kız çocuklarını everip, başlık parası alamadığı için babalarının onları sevmediğini düşündürten/hissettiren bir acayip baba zula şarkısı.
bende de nedense tam tersi bi etki yaratır bu şarkı. "babamız bizi sevmedi. çirkiniz." hani çirkiniz de bu bizim günahımız sanki der gibi. bizi çirkiniz diye sevmeyen babanın ta ..... koyayım kafası gibi geliyor bana...
&feature=related
not: sözlerin uzun versiyonunu ilk kez yukarıda gördüm. ama olsun, sizin babanız sizi sevdi de n'oldu diyor sonunda. yani çok da tın!
perihan mağden şiiri.
babazula'nın bestelediği, brenna mac crimmon'ın seslendirdiği hali insanı hipnotize etme becerisine sahip. akşamdan beri 50yi bulmuştur herhalde dinleme sayım, kendime engel olamıyorum.
"babamız bizi sevmedi çirkiniz"
bu kadar mı delici olur bir şarkı her bir nota, mısra insanın içine işliyor.