henüz 8 yaşında idim. aklı başında olan her çocuk gibi pokemon izliyor ve ash in neden hala mistyle sevişmediğini merak ediyordum. bu konu üzerine pek çok kez arkadaşlarımla şakalaşmıştım. sevecen bir çocuktum. sevgimi göstermek için arkadaşlarıma en sevdiğim pokemon kartlarımı hediye etmekten kaçınmıyordum. karşılığında ise sırtlarına binip okulun bir duvarından ötekine kadar kendimi taşıtıyordum. çok zengindik. dublex evimiz, 1000 tane sporcu kartım, 2000 tane bilyem vardı. en güzeli cine 5 i şifresiz izliyorduk.
gece olmuştu, hava buz gibiydi ve simsiyah gölgeler duvarlarda koşuyordu. şimşek sesleri ta içime kadar işliyor beni korkularımla baş başa bırakıyordu. korkularımı unutmak için cine 5 teki fantasy filmini izlemeye koyuldum.. nedense onu izlerken erkek olduğumun bilincine varıyordum. hayata dair yeni şeyler öğrenme yolunda ilerliyor pipimin kalkışı ile geleceğe dair umutlanıyordum.. birden kapı açıldı hemen şhow tv yi açtım. fenerbahçe nin geçmiş maçlarını izliyormuş gibi yaptım. pipim eski haline geldi. sonra gelen kim diye bakmak için kapıya yöneldim. gelen babamdı ama yalnız değildi. yanında uzun boylu iki sarışın abla vardı.. annem bir iş gezisi için ankara daydı ve nedense annem yokken babam hep başka kızlarla gelirdi. ağzım çok sıkıydı 500 bine hafızamı tamamen silerdim.
- baba kim bu ablalar?
- onlar iş yerinden arkadaşlarım, toplantı yapacağız oğlum.
- hee tamam baba kolay gelsin.
- sağol oğlum hadi sen yat artık.
- tamam babacığım. seni çok seviyorum. heee 500 bin?
- ehehööhü al bakalım sıpa. unut her şeyi.
- hihihhi bide powerrangers almak istiyorum baba.
- tamam tamam alırız...
ablalar geçerken kafamı okşadılar. arkadan gelen çok güzeldi. fantasydeki kızlara benziyordu içim kıpır kıpır olmuştu. aman allahım sanırım aşık oluyordum.
babam, ablaları geç saate kadar çalıştırdı . ben dayanamayıp uyudum. kalktığımda onlara hemen kahvaltı hazırladım ve pokemon izlemek için televizyon karşısına geçtim. öğlen olmuştu hala uyanan yok. yatak odasına girdim babam tek başına uyuyordu. o mini etekli güzel abla yoktu. hemen babamı uyandırdım ve sordum;
- baba o ablalar nerde?
- sen uyuduktan sonra gittiler oğlum.
- ama baba kahvaltı hazırlamıştım, kalsalardı.
- bak oğlum ben işverenim ve onlara neden para veriyorum biliyor musun?
- neden babacığım?
- çünkü sabah ben uyanmadan gitsinler diye.
bu sözün anlamını yıllar sonra öğrendim. babam güzel bir strateji seçmişti ama oğluna 500 bin verip o kızlara binlerce dolar vermesi saçmaydı. işte bu yüzden herkese tavsiyem; çoluk çocuğunuzun rızkıyla oynamayın güzel bir sevgili bulun onunla bedavaya sevişin.