9 yaşında babasını kaybeden ve zaten sosyal fobiye sahip biri için uzun süre alışılamayan sorudur. çocukluğumda her tanışma derslerini gergin geçirirdim bu insanların yüzünden. hatırladıkça deli oluyorum. sana ne benim babamdan, babamın işinden ? ona göre mi not vereceksin muamele edeceksin, sınıfta statü farkı yaratacaksın? çocuk bile düşünebilir bu ihtimali ve yaratacağı sonuçları be gerizekalı.
- evveet senin baban ne iş yapıyor bakalım?
+ babam vefat etti öğretmenim.
- ay üzüldüm cınnım özür dilerim
+ içses: siktir git yavşak. ardından bütün arkadaşların sana acıyarak bakması , sendeki ağlama isteğine rağmen unuttum ki ben yeaa tavrı.*
zamanla durum güzel anıları göze getirse de hatırlatsa da daha çocukken ağır geliyo babasızlığa mahkum olmak ve de ne cevap vereceğini bilmeden babam öldü demek.
ortaokul-lise yeni gelen hocayla tanışma zamanlarındadır.
hoca: baban ne iş yapıyor?
çocuk:vefat etti hocam....
hoca: aa öyle mi bilmiyordum çok özür dilerim
çocuk: yok hocam rahatsız hissetmeyin ben alıştım artık...
aslında zannedilenin aksine bir süre sonra alışılıyor gibi bu sorulara. boşluğu dolar mı tabi ki de dolmaz ama gözleriniz dolmadan donuk bir biçimde benim babam yaşamıyor diyebiliyorsunuz. sizin yerinize karşınızdaki üzülüyor, sanki bunun ne demek olduğunu anlayabilirlermiş gibi.
özellikte okula yeni gelen çocuklarla tanışmak için baba mesleği soruluyorsa daha çok iç acıtan bir durumdur.
+eveet, sen kalk bakalım. adın ne?
-mehmet öğretmenim.
+peki mehmet, baban ne iş yapıyo bakalım?
-şey...babam yok benim.
+ııı...tamam canım.