güçlü kızlardır. babanın eksikliği "kadınsal çıtkırıldımlıklar" ı barındırmaya izin vermez, kişi daha fazla görev edinir, zorunlulukla daha fazla büyür. baba korkusuyla yapılamayacak şeyleri kişi kendi hür iradesiyle yapmama yoluna giderse kişilik tadından yenmeyebilir.
agresif olurlar. arkadaş ilişkilerinde "erkek gibi", gönül ilişkilerinde "kedi gibi" olurlar. ayrılıktan korkarlar. gidenin ardından haddinden fazla yas tutarlar. anneye düşkün olurlar. "ben evlenmeyeceğim, annemi yalnız bırakmayacağım" insanıdırlar. erken yaşta güçlenir, olgunlaşırlar. babasız kaldığı günden itibaren asla yaşıtları gibi olamazlar. makbuldürler makbul.
peşin not: babasız değilim, sayılırım, teselli edecek olan edebilir.
edit: amanın tamam abartmaya lüzum yok. mesaj yağdırın demedim, ilk entry'ye gönderme yaptım sadece.
ilişkilerinde erkek kişisinden daha fazla beklentileri olur. Yaş farkının fazla olması * önemli bir husustur. Erkek kişisinde baba sevgisini de ararlar. Bu eksiklik hayatları boyunca devam etmektedir. *
mahallenin erkekleri tarafından (özellikle sivilce yanak ergenler) kaşar diye isimlendirilip, babasının olmamasını fırsat bilmeleriyle mücadele etmek zorunda kalırlar.
he aralarında bu ünvanı hakedenler de vardır muhakkak ama babanın yokluğu en büyük derttir. gerisi teferruattır.
peşin edit: erkeğim lan mesaj falan atmayın.
Hayat karşısında diğer tüm insanlardan daha eksik, daha güçlü, daha zor olan kadınlardır. Kendilerini korumayı bilirler. Farklı düşünürler. Öncelik güven duygusudur onlarda. Güvenin olmadığı yerde huzur ve sevgi bulamazlar.
baba yoksunluğu çeken her kadın, kendisine babalık yapmayı da öğrenir zaman içinde, er ya da geç öğrenir.
iki elinden birisi baba elidir mesela, yüreğinin bir bölümü baba yüreğidir. dışa vurduğu sertliği baba sertliğidir biraz, çok güçlü durma mecburiyetindendir...
belirli ya da belirsiz sebeplerle, babasız büyümüş kızlardır. babasız büyümek bi kız için neyse, bi erkek içinde annesiz büyümek odur.
burda freud felsefesi yapmicam, düşüncelerine nadir katılırım, ayrıca sevmem zaten piçi. yiğit özgür'ün -işte bunlar hep sex- karikatüründen öteye gitmez benim için. (bas eksiye durdurma kendini)
babasız büyüyen kız, evet dedikleri gibi daha güçlüdür, ardı arkası olmadan, en azından ataerkil dünyada yaşadığımızı düşünürsen, sırtını yaslayacak bi erkek figürü olmadan büyümüştür.
işin tuhaf tarafı, erkeksiz büyümüş olmasına rağmen, erkek kafası gibi çalışmaya başlar beyni,
ataerkil dünyanın, ataerkilliğinin dozunun daha yüksek olduğu bi toplumda yaşadığımızdan, babası yerine muhattap olduğu çok fazla erkek olmuştur büyürken, (nakliyeciler, tesisatçılar, ev sahipleri, marangozlar,.. sen çoğalt işte amk, baban kimlerle muhattap oluyor ) işini daha kolay halletmek için, yansıma psikolojisi midir ne sikimse, hızlı çözer erkek beynini, aynştayn olduğundan değil, mecburdur yani, onlar gibi düşünmesi lazımdır,
bu nedenledir ki, onlar gibi çalışmaya başlar kafası, bunu olumlu ya da olumsuz manada söylemiyorum, olanı aktarıyorum.
işte babasız kızlar erkek gibi oluyor yaftası ordan çıkıyor yavru ceylanım.
şahsen hazzetmem erkek gibi kızlardan, kadın dediğin kadın gibi olsun, erkekte öyle olsun, götü başı oynamasın.
herkes kendi cinsiyetinin güdülerini yaşasın hacı.
buraya böyle küfürlü filan yazıyorum diye, kendimle çelişiyorum sanma, erkek gibi olduğumu düşünme.
küfür insana mahsustur, erkeğe değil sadece. önce o tabuyu bi yık.
hee bak şimdi, normal hayatta 10 kaplan gücünde olan bu babasız büyümüş kızımız, erkek kadın ilişkilerinde ağır çuvallar dostum. genelleme yapıyorum sadece bak, çok sağlam ilişki kurabilen güzide istisnalarda vardır, sarılıyorum onlara burdan, saygı duyuyorum.
babsız büyümüş kız erkek kafasını iyi bilir ama yönetmesini bilmez, ilk cilvesini 5 yaşındayken babasına yapmamıştır çünkü o,
çok paran var ama yaratıcılığı olmayan bi dangalaksın, öküz gibi yaşıyosun, öyle düşün.
sevgili potansiyeli olan erkek karşısında, esasen erkeği çok iyi tanıyan, ama nasıl davranılmasını bilmeyen bi öküze dönüşüverirler.
cilveyi, işveyi bilmezler. bizans oyunu oynayamazlar ( yanlış anlaşılmasın, hakkaten erkekler, kendilerine karşı oyun oynanmasını hakediyorlar, ne biliim hoşlanıyorlar lan ) ama işte bu babasız büyüyen, bi takım hisler beslediği erkek karşısında öküze dönüşüveren kızlarımız, bu oyunları oynayamazlar.
erkek kafasını düşün, neyse odur ya, nettir yani, belli eder sevdiğini, hoşlandığını.
toparlıyorum,
babasız büyüyen kızlara, tabiri caizse ''taşşaklı adam'' yakışır. sen anladın ne demek istediğimi, cinsel organınla düşünme genç.
yönetilme ihtiyacı olmayan, yere sağlam basan, özüne güvenen erkekler taşır, kaçmaz bu kızlardan.
babasız kızlara selam ederim, öper, kucaklar, sarılırım. kimse anlamazsa siz anlarsınız ne dediğimi.
canım benim hep bir dayanak ararlar, eğer o dayanağı bulamazlarsa çok sert ve sağlam karakterli olarak yetişirler. Hep bir boşlukları olur. Uzun uzun yazılır çizilir ama zaten babasız büyümüş bu kızlara tek temennim adam gibi bir adam denk gelsin.
sahiplenilmeye, iyi davranılmaya ihtiyacı olmayan kızlardır. çünkü onlar zaten çok güçlü insanlardır.
babasız değilim. ama onunla büyüyemedim. işi hep başka şehirlerde, başka ülkelerdeydi.
küçükken izinlerinde geldiğinde gitmemesi için çok dil dökerdim. o da senin için gidiyorum senin geleceğin için, para kazanmak için derdi. 5 yaşındaki bir çocuk için paranın ne değeri olur ki... 10 yaşıma kadar hep para biriktirdim ben. eğer yeteri kadar param olursa gitmezdi belki babam uzaklara. anneme babam bana kızdığı için mi gidiyor anne derdim hep. uygun bir dille anlatırdı durumu. sonra annemle beraber ayrı odalarda ağlardık. mahallede oyun oynarken düşünce herkes anne diye ağlardı ben baba diye.
evde kırılan bozulan eşyaları ben onarırdım. muslukları ben tamir ederdim mesela. böyle şeyleri evde babaların yaptığını bilmiyordum. sınıf arkadaşlarımın yapmadığını, o işlere babalarının baktığını duyunca çok kızdım babama. ama hiç söylemedim ona üzülmesin diye. bazen çok hasta olmak isterdim dua ederdim bunun için. duyarsa babam da gelir diye. sonra annemi düşünürdüm kardeşim varken benimle ilgilenmesi zor olur, babam gelmezse de bir işe yaramaz hasta olmam diye vazgeçerdim. bu sefer bir de hasta olmamak için dua ederdim.
o zamanlar anlamıştım benim başka sorumluluklarım olduğunu. hiçbir zaman taşkın,düşüncesiz bir insan olmadım. attığım her adımda annemi ve kardeşimi düşündüm. bu huyum hala devam ediyor kızıyorum kendime.
20 yaşıma geldim. babam hala şehir dışında çalışıyor. ona kızmayı bırakalı çok oldu. artık anlıyorum onu. hayatta annemle babam kadar kimseye saygı duymuyorum.
ama bazen keşke gitmeseydin be baba diyorum 'içimden'. o kadar ağladığıma değdi mi yani? geceleri ağlayarak uyuyup, sabah şiş gözlerimi anneme göstermemek için erkenden okula gidişime değdi mi? ben hala el ele yürüyen baba kıza bakamıyorum be baba. içinde baba kızın olduğu her şey üzüyor beni. bana bir masal anlat baba şarkısını duyunca hala kaçacak delik arıyorum ağladığımı kimse görmesin diye. rüyamda sık sık öldüğünü görüyorum baba. dün yine gördüm lanet rüyayı. kaskatı uyandım yine. n'olur ömrün uzamış olsun baba. beraber uzun bir ömür yaşayalım ki kaybettiğimiz günleri telafi edelim...