hayat masalının anlatıcısı,dinleyicisi,kahramını.bir gün acı bir sonla bitirir masalınızı ve kalakalırsınız.sonunu değiştirmek istersiniz.mutlu bir son yazmak istersiniz ve ''cennete gitti'' diyerek inandırırsınız kendinizi.masalın başında bir varmış bir yokmuş demeniz gibi.
(bkz: bana bir masal anlat baba)
kalbinden bir parçanın kopmasıdır.derin yaraların açılması, hayatın bir bölümünün kapanıp yeni bir bölümün açılmasıdır.özlemdir.
tam anlamıyla 'acı' dır.
diri diri canın çekilişinin hissedilişidir. ilk anda pek etki etmez, sersemletir, düşüncelere boğar adamı sadece. geçmişte yaşanılanları uzaktan seyredersin sessizce. sırtına çıkıp inmediğin günleri, elele yürüdüğün o saf çocukluk günlerini bir bir izlersin nemli gözlerle... o saflığa, huzura dönmeye istenilen anlardır.
ardından canın çekip gitmesine yakın feryat figan... aslında neye yarar ki bağırmak çağırmak. ama gene bir son umuttur, son bir istektir...
onsuz hayatta saatler birbirini kovaladıkça her şeyde onu aramaya sebeptir. belki de hayatının merkezinde olan ilk erkeğin seni terkedişidir. ilk aşkın sonuna gelişidir. bilirsin çekip giden hiç bir erkek onun gibi gitmedi, hiç kimse onun kadar değerli değildi. o apayrıydı...
bedeninin büyük kısmını toprağın altına koymaktır. alışmak zorunda olmak acıtır insanı. elini tutup gezdiğin yerlerde tek başına, üşüyerek yürümeye çalışmaktır her şartta.
henüz yaşamadım ama eminim insana çok acı veren bir durumdur. gözlemlediğim kadarı ile bir kaç kişinin acısını paylaşmış oldum. bir babanın son anına denk geldim. son anında bile kendisi güler yüz gösterirken ve ölümden korkmadığını anlatmaya çalışırken, çevresindekiler sürekli ağlıyordu ve perişan haldeydi. aslında bunun ne kadar yanlış bir tutum olduğunu belki de orada tarafsız bir göz ile o babayı anlayan tek insan olarak ben gördüm. o baba ölürken tek istediği çevresindekilerin üzülmemesi, perişan olmaması, hayata devam edebilmeleriydi. kendisinin ne kadar değerli olduğuna, kendisini ne kadar özleyeceklerine ikna olmak istemiyordu. istediği bu hayatta bıraktığı karısının, çocuklarının, torunlarının hayatlarına mutlu devam edebilmeleriydi. bunu gerçekten gözleri ve yüz ifadeleri ile çok iyi anladım. isterdim ki o son anında herkes bunu anlayabilseydi ve daha sakin olabilseydi.
sonuçta elbette kimse bu olayı yaşamak istemez. ama babanın ölümünden perişan olmak da bence kendi bencilliğimizden kaynaklanır. babanın istediği bu değil. aynı durumda annenin istediği de bu değil. bir anne, baba gerekirse çoğu zaman çocukları için hayatını bile feda edebilir. bir annenin ya da babanın son anında mutlu olduğunuzu, perişan olmayacağınızı göstermek sanırım onlara son anında verilebilecek en güzel hediyedir.
Sınıftaki gerizekalı kızların sürekli babalarından bahsetmesi(babam çok iyidir,babamsız bir gün düşünemiyorum gibi)Öss ye gireceğimde yanımda olmayağını bilme,benim meslek sahibi olduğumu görememesi,evlendiğimi görememesi.Veli toplantılarında öğretmenin senin babanmı gelicek annenmi gibi sorularına maruz kalmak.Ulan liseye gidiyoruz ama hala bazı aptal öğretmenler baban ne iş yapıyor gibi aptal soruyu sormasalar olmaz sanki dimi?Tabiki öldü demiyorum,diyemiyorum çünkü.Babamın en yakın arkadaşı ölmüştü ve arkadaşının oğlu için babam demiştiki 'biricik oğluna doyamadı çokta seviyordu' sanki sen çokmu doydun baba ya.Ya bunu yaşamayan bilemez başkasının başına gelince vah.tüh deyip geçerdim ama yine evimde tüm sevdiklerim vardı ve ben mutluydum kaybeden değildim çünkü.o kadar çok anlatılacak şey var ancak buraya sığmaz.Eğer şuan yanınızda ise gidip uzun uzun sarılın ve öpün.insan kaybedince değerini çok iyi anlıyor maalesef ama çok geç oluyor...
Aldığınız üniversite diplomasının bile O göremediği için bir anlamının kalmamasıdır,sevincini paylaşacak,sarılacak birinin olmamasıdır,alışmış gibi yapmaktır.Aksi takdirde ahkam kesen bir sürü gereksiz tiple muhattap olmaktır...O'nun bizi izlediğine inanıp,kendi kendini teselli etmeye çalışmak ama başaramamaktır.
hayatın en acı tecrübelerden biri fazla söze gerek yoktur unutulmicak yokluğuna alışılmayacak yeri hiç bir zaman doldurulamıyacak olan o en değerli varlığımızın öylece gidişidir.
duygusal açıdan insanı çökertip erkek adam ağlamaz felsefesini bikaç haftalığına darmaduman etsede mantıken gayet de doğal bir durumdur.. insanlar doğar yaşar ölürler o insanın baba olması bu doğa kanununun işlememesi anlamına gelmez.sonuçata erkeklerin %99.9u baba olur (geri kalanı kısır falan) o zaman hiç bir erkek ölmesin olucak şey mi...
artık hayata bir dayanağın olmadan devam edersin.. tek gücün annen olur.. babasızlık bazen içine oturur insanın.. her babalar gününde bir hüzün çöker yüreğine.. ne kadar kötü olursa olsun babadır işte.. özlersin.. hiçbir acı babanın yokluğu kadar yakmaz içini.. ölüm kadar yakamaz..
1 yıl önce kaybettiğim, bu hayatta sahip olduğum olacağım en önemli şeylerden biri. *. hani çok tipik olacak belki yazdıklarım ama kıymetini bilin ailenizin. hiç dinlemiyor hacı ecel denen şey. ummadık anda, ummadık yerden bir hastalık çıkarıyor. sonrası malum. ya aniden geliyor ölüm, alıp getiriyor insanı ya da günlerce, aylarca bekletiyor yoğun bakım kapıları önünde. sandalyelerde yatmak, hastahane koridorlarında volta atmak değil insanı yoran, bitiren. her yoğun bakım kapısı açıldığında "ne oldu öldüğünü mü söyleyecekler?" diye düşünmek. bu korku yok mu bu korku... günler, haftalar, aylar bitiriyor adamı. her telefon çaldığında yüreğiniz ağzınıza geliyor. ve bir gün, o beklenen haber ulaşıyor size. çok ta kolay söylüyorlar: hasta ex oldu. 3 kelime bir cümleyle koyuyorlar noktayı kendilerince onlar. ama sende durum öyle olmuyor. sağlıklı bir şekilde, gülerek, neşeyle şehir dışına yolladığın babanın morgda olduğunu anlıyorsun maalesef. aile zaten perişan. anne gözyaşları içinde, abla zaten bilmiyor bile bunu, kız şehir dışında, nasıl anlatacaksın? sana ne mi oluyor ? ayakların uyuşuyor, göz kapakların kapanıyor, başın dönüyor. ama yine de ayakta kalıyorsun, kalmak zorundasın. biliyorsun çünkü etraf çakal dolu. biliyorsun ki insanların zayıflıklarından zevk alan, adi şerefsiz insanlar var. ve biliyorsun ki bunlar yalnızca yabancılar değil. en yakınındakiler. amcan, halan, yengen her kimse. ayakta kalmak o anla sınırlı değil maalesef, biniyor da biniyor sırtına yük. kefene sarılıyken yüzünü görüyorsun bir de. işkencenin en büyüğü de bu zaten, en büyüğü. dağ gibi adamı görüyorsun. rengi değişmiş, cansız, üzerine toprak atılmasını bekliyor. ağlayamıyorsun. güçlü olman lazım çünkü. ailedeki tek erkek evlat olarak ayakta kalman lazım . ailenin kadınları ağlarken, koluna girmen lazım. erkek adam ağlamaz demen lazım o an, ne kadar ağlaman gerekse de. tabutun üstüne sonra da toprak atman lazım. işte ne koyar adama bu. sanki öldürmüş gibi koyar. üstüne her toprak attığında "inanmıyorum ölmedi" dersin kendi kendine. rüya lan bu dersin. ama ne yazık ki değildir. zamanla kabullenirsin bir daha gelmeyeceğini. bir iki şeyi öğrenirsin. ailenin ne kadar değerli olduğunu. tekrar tekrar söylüyorum. karı kız bilmem ne siktiredin hacılar. ağlarsa ananız ağlar gerisi yalan ağlar. üzmeyin ailenizi. uslu çocuk olun tarzında bir şey bu değil, ama üzmeyin. çok uç şeyler yapmayın. diğer şey ise bu hayatta karı kız için keninizi harap etmemeniz gerektiği. elbette üzülür insan ama harap etmeyin kendinizi. böyle bir acıdan sonra kendimden utandım geçmişte üzüldüğüm anlar için. neyse anlatacaklarım bu kadar, gece gece bilgisayar başında gözler doldu yine.
ha ayrıca, bu girdiyi "kendini acındırıyor" ,"duygu sömürüsü yapıyor" şeklinde yorum yapan şerefsizdir, ittir, yavşaktır, orospu çocuğudur.
doğru düzgün yaşayamadığım acıdır. belki de böylesi daha iyidir.
10 yıl geçtiğinde bile hala köşede oturuyormuş hissi yaratır.
faydaları vardır herşeyin oldğu gibi:
bu hayat denen kahpe sizi daha yanaklarınız pembeyken tokatlamaya başlamıştır artık rüzgar yüzünüzü acıtmaz. gözlerinize kum kaçtığında diğer insanlar kadar canınız yanmaz zaten on yaşınızdan beri gözlerinizde bir kum tanesiyle dolaşmışsınızdır. hayatın ne kadar kolay sona erebilceğini kavramışsınızdır, her şeyi kafaya takmamanız bundan olsa gerek. ağlayan bir çocuk gördüğünüzde yaşadığınız acı onun kefenlenmiş vücudunun başında ağlayamamış bağıramamış olmanızdandır. zordur ağlamak onun ardından. cenaze namazında saf tutarsınız güya. aslında saftakiler sizi tutar. yıkılmazsınız orda olduğu gibi. elbet her zaman iyi insanlar vardır dünyada ama hiç biri onun desteğini hissetiremez size. her yara kapanır denir, bazıları iz bırakır bazıları bırakmaz. baba acısı ise kabuk tutar ve kemikleşir o kabuk. arada sırada kanar bu size insan olduğunuzu en iyi anlatan şey olur hayatınız boyunca.
dağ gibi adamdı sözünü her duyduğunuzda en güzel vesikalık fotorafı gözünüzde canlanır. ses tonunu unutmaya başlarsınz, artık rüyalarınızda görmüyorsunuzdur. eskisi kadar sevmiyor muyum onu diye sorarsınız kendinize. işte zihninizde onun gülümsemesini canlandıramadığınızda ağlarsınız...
ben babamın açık giden gözlerini ellerimle kapadım. aynı şeyi bir daha yapabileceğimi sanmıyorum. sadece şunu söylüyorum.
keşke olsan yanımda kır saçlı yakışıklı adam, iki saat sonra seninle balığa çıksak şöyle. mutfakta karşılıklı birşeyler atıştırıp, fenerden bahsetsek, bak; söz yemleri ben hazırlayacağım bu sefer, dönüşte de arabayı ben kullanacağım. ah burda olsan. ah!...
Allah herkesin sevdiklerine uzun ömürler versin, hayırlı ölümler nasip etsin.
bir kız için hayatta en güvendiği erkeğin, bir erkek içinde en güvendiği dostunun, bi' anda onu bırakmak zorunda kalmasıdır.
elbet bir gün yaşanacaktır ama umarım allah en geç zamanda yaşatır herkese...
Asla göremediğim büyük eksikliğini hissettiğim ..ben doğmadan 1ay önce baska bir tarafa gecen kahramınım öyle kötü bir şeydir ki benim doğumumu bile öğrenememiştir ve bi kızı olacağı için sevinememiştir herkes anlatamaz babasızlığı o büyük yoksunluğu.. o acıyı yaşayanlar bilir anca o duygu anlatılamaz yaşanması bile zordur. Ben hiçbir zaman evdeyken maçın son sesini açıp her golun atıldığında çığlık çığlığa sevinen bie baba karakteri göremedim. bana şuana kadar en büyük teselliyi annem veriyor oda olmasa mutluluğu tanıyamazdım her halde ama benim babam ölmedi hala yanımda sadece uzun bir seyahate çıktı ve beni ne kadar çok özlediğini biliyorum..