bugün

Nerede o günler. Gerçi ölse bile toprak kabul etmez onu. Adi şeref yoksunu.
(bkz: kötü çok kötü)
siz henüz bir baltaya sap olamadan gerçekleşirse hayatınızı 2 katı kaydırır.
kimisi için herhangi bir adamın ölmesi gibidir. kimisi hatırlamaz babasını, çok küçükken kaybetmiştir.

aklında küçük bir hastane anısı vardır. babasının kahvaltısı odaya gelir. haşlanmış yumurta, azıcık peynir, azıcık domates, az ekmek. karnı acıkmıştır. babası kahvaltısını o'na verir...

son görüşü olacaktır babasını. ne zaman haşlanmış yumurta yese aklına gelecektir. ve o da verecektir çocuğuna haşlanmış yumurtasını...
her ne yaşanırsa yaşansın insanın kendi canı kanı ölümü yakıştıramıyorsun asla.
Benim için bir şey ifade edeceğini sanmıyorum. Hiç yanınızda olmayan birisini onemsemezsiniz di mi? Hele bir de valizinizle 8. SınıFa giderken evden kovulmussaniz... hiçbir yerinizde olmaz bence...
yaşamaktan acayip korktuğum bir durum.
Insanlarin yüzde 90'ının yaşayacağı durum. Kabullenmek gerek.

Ulan biz de ölcez bunu niye düşünmüyorsunuz?
Baba aynı zamanda annelikte yapmışsa iki kat koyar insana.
Hayatımi siken olay. Babam ölmeseydi hayata karşı bu kadar ezik ve çaresiz olmayacaktım. Bu bir isyansa allah'a; evet ben bir asi kulum.
Tam 10 sene olacak bu yılın ağustos ayında.
Daha toy delikanlıydık gittiğinde büyüdük adam olduk. Ama hala aranıyor yokluğu. Bi ömür de aranacak eminim.
ay okuması bile kötü yaşaması nasıldır kim bilir. inşallah hiç kimse böyle üzücü olay yaşamaz
yıl 1998, ben daha 16 yaşındayım babam gibi sevdiğim dedemi kaybedeli 3 ay olmuş içim yanık daha bunun üzüntüsünü atlatamamışım bir taraftanda hayat devam ediyor lise son sınıftayım o zamanlar dersler yoğun çalışmak zorundayım. neyse arkadaşlar hiç unutmam unutamam daha doğrusu 14 mayıs 1998 şöyle akşam saatlerine yakın telefon çaldı arayan eniştem annemle konuşuyorlar bir üzüntü olduğunu konuşmalardan çaktım zaten. neyse annem telefonu kapattı meğerse babacığım hakkın rahmetine kavuşmuş onu haber vermiş enişte. insanın içi bir tuhaf oluyor üzüntü mü? şok mu? ne olduğunu anlamıyorsun cenabı allah insana dayanma gücü veriyor işte. babamın cenazesini morg'a kaldırmışlar o gece sabah olmadı inanın üzüntüsü bir yana birde akrabalar olsun tanıdıklar olsun ağlayıp sızlanmıyor mu işte o insanı daha da yıkıyor. yarın oldu cuma sabahı ben dahil gittik hastanenin morguna babamın naaşını aldık oradan yıkanmış temizlenmiş artık toprağa verilmeyi bekliyor. babacığımı son kez orada gördüm sonrada cenazei namaz, mezarlık ve babamı toprağa verdik tek çocuğum ben o yüzden babamı toprağa verirken benimde tutmam istendi mezara bende girdim (16 yaşındayım üstelik) cenazeyi kabrin çukuruna yerleştirdik, ben çıktım sonra duası yapıldı düşünün arkadaşlar canı yanan sizsiniz diğerleri ne kadar teselli etselerde 5-10 dakika sonra dağıldılar babamı gömdük acıyı çeken de babasını kaybeden de bendim ve bundan sonra babam olmayacaktı. hem dedemi hem babamı 3 ay arayla kaybettim artık onların olmayacağını bilmek işte insanın kendini buna alıştırması yaşadığı acıdan da zor. bu vesileyle babamı anmış eskileri yad etmiş oldum allah rahmet eylesin, babasını kaybeden arkadaşlara da allah sabırlar versin.
Nerde o günler,dedirtendir,keşke.
olabilir, sonuçta bizde birgün öleceğiz fazla duygusallık iyi değil sayın yazarlar, ama babadır tabiki derinden etkiler.
başlığı görünce bile bıçak saplandı sanki. hayatımı karartacak olaydır hiç olmaması ümidiyle.
bir kız çocuğuysanız içinizde ayrı bi yara olacaktır daima.
çünkü ilk aşkındır baban senin baba kız her zaman farklıdır sizi herşeyden koruyan kıskanan sahiplenen seven adam artık yoktur.
üniversiteye sizi gözyaşlarıyla bırakır ama mezuniyet töreninde orada onu göremezsiniz.
Seni o adamdan isteyemiyecekler acaba kimi çağırsam da oboşluk dolsa dersiniz dolmaz.
kapıya seni o uğurlamicaktır.
Evleneceğin adamı kenara çekip kızımı üzme diyemicektir.
düğününüzde o adamla dans edemezsiniz.
çocuğunuzla o adamın nasıl mutlu olduğunu göremiceksinizdir.
ok büyük eksiktir babasız kalmak karşınıza çımadığı tek bir an yoktur.
buraya ilk kez ciddi bişey yazma ihtiyacı hissettiğim başlık.
arkadaşlar, bakın ben 28 yaşındayım. ve babamı bir ay önce 58 yaşında bi anda kaybettim, işyerinde bi telefon geldi, babanın kalbi durmuş dediler, nasıl hastaneye gittiğimi (gidebildiğimi) allah bilir bi, 4 gün süren bekleyişin ardından 26 nisan pazar akşamı aramızdan ayrıldı, mekanı cennet olsun. şimdi baban ölmüş tmm da niye buraya yazıyorsun diye soracaklar bundan sonraki kısmı dikkatle okusun.
-hani yaş ilerledikçe babanla arana bi soğukluk girer de sen böyle ona küçükken yaptığın gibi sarılamazsın ya, işte ne yapın edin araya o soğukluğun girmesini engelleyin.
-işten döner dönmez sadece yemekte babanla vakit geçirip odana çekilme, onunla biraz vakit geçir, sohbet et.
-babanla ilgili düşündüğün ve yarın yaparım dediğin ne varsa hepsini bir an önce faaliyete geçir.

aslında çok şey var da yazacak, bunları yapsanız bile yeterli.

şimdi, bu yazıyı okuyan herkes ama herkes akşam eve gittiğinde babasının elini öpsün, boynuna sarılsın, babanız da şaşırsın, olum ne istiyosun söyle hadi falan diye şaka yapsın, yüzündeki şaşırmış ifadeyi hissedin, o sevinci görün, oturup sohbet edin hiç etmediğiniz kadar, s.edin interneti karıyı kızı iki saat ölmezsiniz. beni tanımasanız da benim için lütfen bunu yapın.
Bundan 9 sene önce 18 yaşında kaybettim babamı, Farklı şehirlerde yaşayıp sadece tatillerde görebildiğim babamı.
-Etrafa bakıyorum da, anne baba diye kavram kalmamış, gençlerde özellikle. Eskiden ne çok şey yapabiliyormuşuz aslında ailecek.
-insan kaybedince anlıyor işte bazı şeyleri.
Sol yanının gitmesi gibi birşey,

dört ay önce yaşadığım büyük acı.
nur içinde yat babaciğım....!!!!!
Allah düşmanına vermesi.
10 gün oldu babam aramızdan ayrılalı. tam 10 gün. az önce eşyalarına baktım, dokundum. ama elimden bir şey gelmiyor. aylar sonra buraya girdim sadece bu duyguyu paylaşmak için. çünkü benimde babamında hataları oldu hayatımızda. bunlar özel şeyler bunlara değinmeyeceğim. değineceğim şey ise; en yakınlarından birinin birden yok olması. evet durup dururken. aniden. günlerdir kapalı ortamda zor duruyorum, saatlerce ankara sokaklarında dolanıp duruyorum. başka yerlerde kendimi buluyorum. aklımda tuhaf bir dalgınlık, pis sakalım, zorla dinlediğim insanlar... gecen gün arkadaşım balkonda kızının yaramazlıklarını anlatarak benim aklımdakileri unutturmaya çalışıyordu, gülüyordum ama aklımdan balkondan aşağı uçup çakılmak geçti. sonra numarama devam ettim. bu aralar böyle. aslında acır gözle bakıyorlar, belki de canımı gerçekten sıkan bu. gerçekten yanıma gelip bu yara üzerinden ilişkilenmeseler belki daha çabuk alışacağım ama o bakışları çok kötü. artık sende çaresiz bir eksiksin der gibi bakıyorlar. daha çok umursuyorlar. daha çok ilgililer. çünkü sen eksiksin. bundan böyle de öyle olacak. sıcak bir avuç içinin yokluğuyla ve başarılarına gururla gülümseyecek, gözleri dolacak bir kişinin eksikliği ile hayatına devam edeceksin. hayatının sonuna kadar çekeceksin, başka bir yolu çekeceğiz.
12 yıl önce başıma gelmiş olan durumdur. O zamanlar 10 yaşındayım, babam hepatit b hastalığına yakalandı. Ölümü yaklaşık 1 sene sürdü, ve can çeke çeke hayatını kaybetti. Son zamanlarında doktorlar ümit yok diye eve gönderdiler, son zamanları en sıkıntılı zamanları idi, şuurunu dahi kaybetmişti, sigara içmeyi unutmuştu, ciddi bir şekilde zayıflama, sabit bir şekilde gözlerini tek bir yere odaklama, vücudunda çeşitli yaralar açılması, gerizekalı doktorların teşhis koyma konusunda yeteneksiz olmasından dolayı saçma sapan testlere sokulması, bana seslenmesi yanına gittiğinde cevap vermemesi gibi şeylerle karşılaştım. bu o zamanlar çocuk olan bende oldukça derin bir yara açtı, psikolojik açıdan baya sarsıldım şuan 22 yaşımda olmama rağmen hala düzelmiş sayılmam. Babamı kaybettikten sonra, sınıfımda olan kişiler tarafından piç diye hakarete uğramışlığım vardır, sınıf öğretmenim doğru düzgün beni savunmazdı bile. Benim çocukluğum, hiç bir şekilde neşeli ve mutlu geçmedi arkadaşlar.. Çocukluğuma dair, iyi anılardan çok kötü anıları hatırlıyorum.
büyümektir. büyümek istemediğin halde büyümektir. babanız hala hayatta sağ ve sağlıklı ise kıymetini bilin.
Sürekli "ulan acaba cennete mi gitti cehenememe mi" diye dusunmektir sanırım. Bilmiyorum ben en çok o an ne yaptığını düşünürdüm heralde.
güncel Önemli Başlıklar