eğer belli bir yaştan sonra başladıysa, eve yeni bir heyecanın gelmesi demektir.
annem diye söylemiyorum, yemek olayında döktürür. geçen bi kuru fasulye yaptı, bu kadar mı olur yemin ederim. tam üç tabak patlattım. hatta o kadar ki son tabağı süpürdükten sonra dayanamadım eline sağlık dedim. duygulandı kadıncağız.
lakin babamın emekli olmasıyla bu mutlu günler geride kaldı artık. izdivaç programlarını izlemesine sesimi çıkarmadım. kurtlar vadisi yerine aşk-ı memnu'yu tercih etmesi de kabul edilebilirdi. sonuçta sabahtan akşama kadar evde oturduğu için çok sıkılıyordu. bilgisayarımın başına oturmasın da nasıl istiyorsa o şekilde takılsın diye düşünüyordum. ama şok bir karar alarak, hayatında hiç mutfağa girmemiş biri kendisini aşçılığa adayınca, o andan itibaren mevzu artık bana dokunur olmuştu.
yapma dedim, etme dedim, dinletemedim. olay yine her zaman doğruların yanında olan bize patladı;
- oğlum nasıl olmuş ama yemek?
+ patatesler pişmemiş.
- nasıl pişmemiş?
+ bildiğin pişmemiş işte baba. tuzu da az.
- ulan gerizekalı sen ne anlarsın zaten yemekten.
+ ya baba kızacak bişi yok. yapıcı eleştiri.
- senin bu oğlun ciddi salak. hangi soruyu bildi de üniversiteden mezun ettiler anlamıyorum.
+ baba patatesin pişmemesiyle benim mezuniyetimin ne alakası var. bariz pişmemiş işte.
- sen değil misin lan yüzmeye gönderiyordum da, sen evden çıkıp top oynamaya gidiyordun. utanmadan şortunu da bakkalda ıslatıp öyle geliyordun eve bizi kandırmak için. siktir lan. beğenmediysen yeme o zaman.
şaka gibi. olayı 13 yaşındaki yüzme davasına bağlamayı başardı. o kadar yalvardım. 'slip mayo giymem zorunluymuş giyemem baba, homofobik insanım' dedim. dinlemedi napim yani.
yıllarca anneme, olumlu-olumsuz yapmadığım eleştiri kalmadı yemekleriyle ilgili. bir sefer ses etmedi bana. ahını mı aldım ne oldu bilmiyorum. işte bunlar hep tecrübe bakın. geçen yazımda da söyledim, tekrar söylüyorum. annenizin kıymetini bilin. ben bilmedim, başıma neler geldi görüyorsunuz. bir eline sağlık demeyi çok gördüm kadına.
özellikle hemcinslerim. çok kabayız arkadaşlar. ayılığın lüzumu yok. evlendik mi aynısını yapabilecek miyiz? hanımı kırmamak uğruna o ilk kez denediği ve iğrenç olan mercimek çorbası için 'uff harika olmuş aşkitom' derken içimiz hiç mi cız etmeyecek?
annenin yokluğunda baş gösteren durumdur.
bir haftadır baba yemeği yiyorum sözlük, önceki gün balık yaptı, bugün de nohut yemeği. oldu mu diye yanına çağırınca tencereye bakıp bakıp güldük; ama cidden de oldu, kendimden utandım hatta. ben 22 yaşında evin kızı olarak hiçbir şey yapamazken babamı burdan tebrik ediyorum.
+nasıl da güzel yapmışım yemeği ama.
diyerek övgü beklerler.
kırk yılın başı yemek yapmıştır, haklıdır aslında.
babayı yemek yaparken izlemek de ayrıca eğlenceli bi durumdur.
boğazına düşkün, yemek yemeyi seven babanın kalkışacağı iştir. unutkanlık ve dalgınlıkla birleşince ortaya yemeğin taşması, dibinin tutması, hatta yanması gibi trajikomik görüntüler çıkar. ardında haftalardır el değmemiş, temizlenmemiş hissi uyandıran bir mutfak kalır. ama azimli bir babaysa ne yapar eder o yemeği pişirir, hatta zamanla kendi çapında uzmanlaşıp daha sizin bile tek başınıza denemediğiniz, yapımına ancak katkıda bulunduğunuz yemekler ortaya çıkarır. * siz tadı konusundaki tereddütlerinizden dolayı el sürmekten kaçınırken babaya düşense bu yemekleri oturup afiyetle yemek, silip süpürmektir.
anne:bir kere de ben evdeyken yapsan da yesek senin şu meşhur menemeni
baba:olmaz hanım o hergün yapılmaz lezzeti orda .
diyalogdan anlaşıldığı gibi sadece annenin evde olmadığı günlerde görülen eylemdir.
Akşam evde ne yemek var? sorusunu babaya sormaktır.
Babanızla aynı yemekleri seviyorsanız ya da siz en çok neyi seviyosanız da onu yapıyosa tadından yenmez olan bu olur işte.
Aşçı olan babamdan dolayı gayet alışık olduğum bir durumdur. Yemek yapmaya yeni başlamış babaları bilmem ama bu konuda ki uzman babalar annelerin aksine, yemeğin beğenilmesi konusunda daha tahammülsüz olurlar. Nedenini bende çözemedim. Ama yemek yapmak erkeklerin eline feci halde yakışıyor, orası kesin.
bazı yemekleri anneden çok daha iyi yapabildiği muhakkaktır. mesela bir menemen kadından çok erkek eline yakışır. şöyle bol biberli ağzı yakan menemeni ben hiç bir kadının yaptığını görmedim, ama git sanayiye en güzel menemenleri elleri yüzü yağ içindeki ustalardan yersin.
bir de bazı erkekler özellikle bazı yemekleri yapmayı severler ve o konuda uzmanlaşırlar. o kadar senedir barbunya, kuru fasulye yiyorum henüz babam gibi yapanını görmedim. bunlara istanbul'daki ünlü bilimum kuru fasulyeci de dahil.