ilk olarak üniversitede okurken yaz tatili için memlekete dönüp babamla karşılaştığımda fark etmiştim.
30 yaşında hala aile evinde oturan erkek gibi eleştirileri boşverin. Anne ve babanızla mümkün olduğu kadar vakit geçirin. Hiçbir insan -hele hele eşiniz bile- onların eksikliğini gideremeyecek; bu, hayatın en ağır hakikatlerindendir.
bugün yüzüme tokat gibi vuran durum. annemi de çok severim ama oldum olası babacıydım ben. boyu kısadır babamın ama tam bir cep herkülü. eli ağırdır ama ne anneme ne kardeşlerimle bana daha elini kaldırmışlığı yoktur. 99 depreminde uyanıktım ben. annem babamı deprem oluyo diye uyandırdığında ilk iş bizim üstümüze atlamıştı babam, tavan falan çökerse diye bizi korumak için.
o dağ gibi adamın yavaş yavaş sağlığının bozulmaya başladığını duymak boğazımı düğümlüyo. bi kulağına cihaz takmışlar işitme kaybı varmış. annem anlatırken "e yaşlandı artık" diyince bi kaç saniye boş boş karşıya baktım.
birinin entrysini gördüm bunları yazmadan önce. onlardan önce ölme isteğinden bahsediyordu. gerçekten düşününce nasıl dayanırım yokluklarına diye,nefesim kesiliyo. allah başımızdan eksik etmesin hiç birini.
Babam benim onun yaşlandığını farkedemeyeceğimi, yaşlandığında onun benim umrumda olmayacağını düşünse de ben de fark ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde yürüyüşe başlamış. Biraz kilo verse, şekerine dikkat etse onun için daha iyi olacak. Bir de sigarayı bırakmalı. Geceleri de üstünü açıyormuş uyurken. Bu ikisinden dolayı sık grip oluyor. Gerçi bu konuda Beni geçebilir mi tartışılır. *
An itibariyle ışın tedavisi görmektedir, benden biraz uzaklardadır. Gerçekten yaşlandığını farkettim bu tedavi sırasında.
Ne olur birşey olmasın ona diye düşünürsün, için burkulur. Onunla yaşayamamışsındır hiç, baba oğul olamamışsındır. Bir ümit belki bundan sonra yaşama ihtimalini düşünürsün.
Insanin icini bir uzuntu kaplar. "Ne olursa olsun babam var lan" hissi yerini "babama bir sey olmasin ne olur" a birakmaya baslar.
Yazarken duygulandim amk.
Korktuğumu farkettiğim an inkar aşamasına girdiğim durumdur,oruç tutarken zorlandığını görmek yorulduğunu görmek,işten elini ayağını çektiğini görmek o kadar iç acıtıcı ki.
Keşke anne babalara 2 can hakkı verilse.
artık oruç tutamadığını, yürürken ona uymak için yavaşladığınızı, kırışıklarının arttığını, ellileri çoktan geçmiş olduğunu, çalışırken çok yorulduğundan sürekli uyuyakaldığını... fark etmektir. ömürden ömür götürür.
anjiyoya girmek için üzerine geçirdiği hasta kıyafeti ile daha kötü olmanızı sağlar.
yıllardır babam ile konuşmam 5 dakkayı geçmemiştir. fakat acil anjiyo olacak diye beni çağırdıklarında onu o kıyafetler ile görünce gözlerim doldu lan.
yaşlanamaz abi ben sırtımı kime dayayacağım. ben kime sinir olacak o saçma istekler için. ben kimden tırsacağım gereksiz şeyler için.
boş yere dememişler insan babasını kaybettiği zaman gerçek adam olur diye.
Gecenlerde tum saclari beyazladigini gordugumde farkettim ama 43 yasindasin mk nereye yaslaniyon dememle fark etme durumunu bloke ettim. Kabullenememektir.
artık bazı konularda olgunlaşmanız gerektiğini gösterir, öyle hop oturup hop kalma devirlerinin sonu geldiğini, düşüncesizce, sorumsuzca yapılan davranışların dizginlenmesi gerektiğini gösterir. insanın içini biraz burkar bu o çok güvendiği dağ gibi adam yaşlanmaya başlamıştır, biraz insanın içi ürperir sanki artık dünyada sizi koruyup kollayacak birisi yok oluyormuş gibi artık ayaklarının üzerinde durma vakti çoktan gelmiştir, acımasız dünyanın nefesini ensenizde hissedersiniz, babanız her zaman yanınızdadır, maddi olmasa da manevi olarak hep size destek olacaktır orası ayrı, ama genede insan hüzünlenir, eski günlerini hatırlar, tebessüm eder, varsa çocuklarını yoksa ileride olacak çocuklarını düşünür acaba bende babam gibi bir baba olacak mıyım diye sorgular.
baba, benim için ilk insan. gözünde everestten daha büyük bir yapıya sahip birinin sendelediğini görmek bile deprem etkisi yaratıyor. iyi yanları o kadar çoktu ki, onun yaptığı iyiliğin, insanlığın yarısını yapabilsem bana yeter. anlaşamadığımız dönemler oldu, ona küfür bile ettim ama hepsi cehaletimin ürünüydü. o hep affetti...
böyle bir adamın hastalanıp yatağa düşüp yavaş yavaş ölmesini izlemek beni ruhen öldürebilirdi. öyle de olmadı zaten. hiç bir şey yokken ani bir kalp krizi ve ebedi aleme yolculuk...
farklı duygular yaşarsınız, çocukluğunuzun genç yakışıklı babası yerini ihtiyar sevecen birine bırakır. Üzülürsünüz, suçlulukta hissedersiniz zira o koca yürekli adam neredeyse ömrünün yarısını size harcamıştır. Gençliği sağlığı her şeyi elinden gitmiştir.
oğlum gidin söyleyin lan bunu babalarınıza. sen şampiyonsun, sen dünyanın en kral adamısın deyin. buraday yazmak yerine gidin ona söyleyin. tamam zor amk, insan utanıyor söylerken, bir garip oluyor filan ama söyleyin abi.
Baba yaşlanınca, köklü bir çınara benzer.
Başında ve yüzünde hayatın izleri..
Yer yer beyaz.. yer yer kırışık..
Yorgun bir şefkatle bakar gözleri,
Kırılmaya ve affetmeye alışık..