bugün

onu yaşadığı zorluklarla kıyaslanmayacak olsa da kolay değildir bir adamın büyüttüğü kız çocuğu olmak. çok şey katar ama insana. pek tabii en iyi ileriki yaşlarda anlarsınız bunu. sancılı bir dönemi olur her iki tarafında. atlatırsanız ne ala...

biz atlatanlardandık.
birbirine her koşulda destek olanlardan. kimi durumlarda birbirinden çekinenlerden. karşılıklı içenlerden. gizlediğimiz birçok şey vardı ama asla şüphe duymadık birbirimizden.

ettiğimiz tek kavga vardır. "çık git gözüm görmesin seni" dediğini bilirim. o kapıdan çıkamadığımı, nereye gideceğimi bilmediğimi, geri dönmezsem babamı bir daha göremeyeceğimi düşündüğümü bilirim... kapı dibinde dikilirken ben, onun bana sarılışını bilirim, gururuna yediremediği için hiçbir şey demediğini, o gece daha çok içtiğini... ama en çok beni her şeyden çok sevdiğini bilirim.

çocuk gözünden yaşananları anlatabilirim, babamın yaşadıklarını ise az çok tahmin edebilirim. her baba farklı elbet, dile getireceklerim sadece benim hisettiklerim.

okulda ettiğiniz bir kavgayı söyleyemezsiniz ona. anlatamazsınız. anlatırsanız ertesi gün okulu basar, çocuğu bulur çünkü. o yaşlarda insan "hehe gördün mü bu adam var ya benim babam" diyemiyor. rezil olduğunu düşünüyor herkese. bizde de utangaçlık had safhada.

izin almak için cesareti toplamak gerekiyor. ara bulucu bir kimse yok ortamda. babayı ikna edecek, seni idare edecek biri yok. "hayır" dedi mi akan sular duruyorsa birde, vay haline. doğru cümleleri seçmek gerekiyor. izin istemeden önce uykusuz birkaç gece geçirmek ya da.

narin, kırılgan olmuyorsun pek. bir zaman sonra denesen de narin olmayı, sırıtıyorsun zaten. dinliyorsan şayet, verdiği akıllar daha dik durmanı sağlıyor başına gelenler karşısında.

eleştiriyorsun da ama. yapmasını beklediklerin oluyor. düşüncesiz olduğunu düşündüğün, anlayamadığına inandığın anlar. oluyor.. ergenlikte girdiğin bunalımlar oluyor. sanıyorsun ki herkes gibi baban da üstüne geliyor. yıllar geçtikçe farkediyorsun ama ona ne kadar çok benzediğini. o zaman daha iyi anlıyorsun onu.

hiçbir zaman karşına geçip ültimatom vermiyor. cezalandırmıor. sinirli bir adam olsa da sana kıyamıyor belki. iyi niyetini suistimal etmene tahammül edemiyor ama. haklı da...

neyi sevmediğini, neye kızacağını zamanla öğreniyorsun sende. bağıran çağıran bir adam olmadığından sesi yükseldiğinde yaş kaç olursa olsun o gözlerin sulanıyor.

evlenir diye korkuyorsun ara sıra. özellikle çocuk yaşlarda iğneleyici laflar edebiliyorsun. duyana komik gelen, edene zafer kazanmış hissi veren laflar bunlar.

"evlensin" diyorsun ya da. mutlu olsun o da. yaşlılığında bir dost olsun yanında. bak gene bile "yaşlılığında" diyorsun. paylaşamıyorsun işte kimseyle kabul et.

biliyorsun hep arkanda. senden güç alırken sana güç veriyor aynı zamanda. üniversite mezuniyetimde arkadaşlarımın annelerinin alkışlarını bastırmıştı babamın alkışları. gözlerinde gördüklerim sayesinde aramamıştı gözlerim annemi o kalabalıkta.

ödün kopuyor. "ya ona bir şey olursa" diye. hoş bu tüm evlatlar için geçerli biliyorum ama yalnız kalırım korkusu işte.

"iyi ki" diyorsun bazen. "iyi ki bu adam benim babam". gurur duyuyorsun babanla.

bu yatar en çok hayırlı evlat olma çabamın altında...
(bkz: #4659878)
en güzelini düşünecek, hep iyiliğini...
ona ne süphe.
annenin yokluğunu hissettirmeyecek...
elinden geldiğince.
her derde derman olacak...
olduğu kadar.
ama hem o yetersiz hissedecek, hem de sen yarım kalacaksın.
yine de hayatın annenin doldurması gereken yarısı hep boş kalacak.

balkonda oturup etrafı izlerken siz, karşı komşunuz kızıyla birlikte balkona çıkacak. orda olan tek sandalyeye anne oturacak, kızı da kucağına. sarılacaklar sonra... annesinin bir tanesi diye sevecek onu. içiniz yanacak ama babanızın kucağına oturup ona sarıldığınızda yetmeyecek işte, anneye sarılmış hisi vermeyecek.

ama yinede avutacak sizi babanın varlığı, güç verecek. ya o da olmasaydı düşüncesi içinizi korkuyla dolduracak.

tanım: hayatın iç burkan detayları.
(bkz: i am sam)
borçlu hissettiren durumdur.