ölseydim daha iyiydi dedirtir... o adam, yere her bastığında, senin ciğerlerine basmıştır... kalbinin üzerinde çivili ayakabılarla yürümüştür aslında... onu o haliyle gördüğün anda...
ayakları öpülesi babadır. bir de oğlu aldığı yeni ayakkabıların şekli bozulduğu zaman veya ufacık bir çizik, yırtık olduğu zaman artık giymez ve yenisini alır ama baba zorluklarla büyüdüğü için o ayakkabıları atmaz kendisi giyer. çünkü çocukluğunda çok yırtık ayakkabıların içinde ayağı üşümüştür, çok ayakkabasız gezmiştir, atmaya gönlü elvermez.
gören şeyin göz değil, adeta anahtar deliği olduğunu ispatlayan durumdur, sen beş ayakkabı alana kadar babanın ayakkabı kevgir olmuş sen nasıl bir evlatsın önce onu sorgulamalısın denecek evlattır.
anneler içinde benzer durum yaşanır, hani hep derler ya yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Çok doğrudur sen dolap üstüne yıkılırken "off giycek hiç bişeem yokk nefret edioom." gibi saçma sapan ağzını yamultarak konuştuğunda git bir annenin dolabını aç kaç parça kıyafeti var gör sonra o ağzını yamultmayı ve marka takıntını bir köşeye bırak.
ayrıca en azından böyle bir durum olduğunu farketmiş ve ailesinin yaptığı fedakarlıkları gözardı etmek yerine durup düşünmüştür. onu yapmayanlar da bolca var.
baz işsizlerin dalga geçmesiyle gerçekliğinden taviz vermeyecek durumdur. bir yandan hüzün bir yandan da gurur verir. babaya duyulan sevgiyi hatta aşkı büyütür.