Askerse kazanmaya çalışmak değil, kazanmak zorundasınızdır. Küçük yaşlarda çok üzücü ve aşırı baskıyla bunaltıcı olsa da belirli bir yaşa gelince ona hak veriyor, sana devrettiği dizginleri eline alıyorsun. Otoritesine rağmen bunu sende hakimiyet kurmak için değil, bizzat senin için yapıyor. Hiçbir kırgınlık yok benim tarafımca, sadece diğer baba kız samimiyetiyle değil biraz daha hürmete dayalı bir ilişki.
Hiç hir zaman hiç kimsenin takdirini kazanmak için hicbir sey yapmadım. Babamın sözünden çıkmayan bir çocuktum, üzerime düşen sorumlulukları elimden geldiğince yapmaya çalışırdim ama bu babama olan sevgimden kaynaklanıyordu.
Okuldaki başarılı olma çabam öğretmenin takdiri için değil; kendimi tatmin etmek içindi.. büyüdüm evlendim. eşimin ailesinin takdirini kazanmak için de hicbirsey yapmıyorum. Onlara duydugum saygi ve sevgiden dolayi Sorumluluklarımı mümkün olduğu ölçüde yerine getirmeye çalışıyorum hepsi bu.
isterim ki benim çocuklarım benim takdirimi kazanmak için değil, hayatları boyunca doğru, dürüst, ahlaklı ve başarılı insan olabilmek için cabalasinlar.
deveye hendek atlatmaktan daha zordur. şaka tabii. babanın takdiri kazanılır aslında. lakin babalar , benim takdirimi kazandın demez kolay kolay. sadece hissetirir. şımarmasın evladım diye herhalde. ama kız çocuklarını daha çok sever şımartır babalar hep. genel olarak ta erkekler annelerine daha düşkündür zaten.
uğraşılamayacak kadar zor ve nankör iştir. bırakırsın akışına. anca 60'ından sonra az biraz kıpırdanır takdir duygusu. onu da başkalarından duyarsın seni övdü diye.
Küçük bir çocukken düz çizgi çizdiğiniz için ya da şu an çok basit gözüken okuma-yazma öğrenme becerinizi kazanırken bununla bile mutlu olabilen aile, yeri geldiğinde akraba ziyaretlerinde bizim kız/oğlan da okuma yazmayı çözdü amcası diyen baba, eğer siz büyüdükten sonra da aynı hevesle başarılarınızı -sizin başarı saydıklarınızı- takdir etmiyor ve bununla kıvanç duymuyorsa sorun sizde değildir. Zaten küçük yaşınızda da çizgi çizebilmenin "başarı" sayıldığını ailenizden öğrenmişsinizdir. Sanmiyorum ki önüne çizgi çalışması kitabı vb. bir şey konulduğunda çocuk bunu kazanılacak bir savaş gibi görsün.
Baba figürü başarının sınırlarını kendi kafasında sürekli degistirir. Her seferinde daha fazlasını bekler ve bunun sonu kati suretle gelmez. Çünkü çocuğunun nasıl o istediği için, yap dediği için, yapılması gereken bir sey olduğu için öğrettiği düz çizgi meselesini hallettiğini gördüyse, yeni başarı balonlarını da bir bir patlatmasını bekler.
Sırf tebriğini duymak için çıktığınız her bir basamağı bir sure sonra zaten zorunluluk olarak görmeye başlayacağı için, siz o basamakları çıkmaktan vazgeçtiğiniz an eleştiri oklarının da kurbanı olursunuz. Hatta ve hatta beceriksiz, niteliksiz, nankör vb. sıfatlarla yaftalanmanız da olası...
Kişi aslında bu noktayı farkettiği an ayakları yerine basmaya başlıyor bence. Ailenin takdirini kazanmak için çabalamanıza gerek yok, takdir etmek isteyen aile zaten ufacık bir sebep dahi bulur ve sizi mutlu eder. Hatta yeri gelir yalnızca siz mutlu olun diye dahi başarısızlığınızı bile takdir eder ki ayağa kalkıp tekrar başarı basamaklarını çıkmaya başlayın. Başarınız için güç olur eger isterse.
Aksi halde ise istediğiniz kadar fedakarlıkta bulunun, aferin kelimesi duyduklarınız arasında asla olmayacaktır.
insan kendi kendini takdir edebilmeli, gece yatağa başını koyduğunda yaptıkları için mutlu olabilmeli. Gerisi olmuyorsa da bunun için yormamalı kendini, kendi doğruları için harcamalı kalan gücünü.