Amacı sizi hayata hazırlamak yahut azminizi körüklemek değildir ne yazık ki. Toksik ebeveynlerin çocuklarını tamir etmede terapinin ilk adımı, çocuğun kafasındaki baba imajının asla gerçek olamayacağını ve babasının tavırlarının toksik bir madde gibi zarar verici olduğunu kabullenmesinden geçer.
Kişi kabullenmek istemese de bunun adı duygusal tacizdir.
doğru bir davranış olmaz, sanki. Oyunda bile cocuğa yenilin ki cesaretlensin, kendine inansın, birey olduğunun farkına varsın, derler. Küçümsemek çocuğu bunlardan mahrum etmek anlamına gelir, bence.
esasen kendini küçümsemesidir, çünkü ona göre sen onun ürünüsün. sen böyle küçük olunca aslında o küçük oluyor. yediremediği de budur. ego meselesi bir nevi.
Türkiye'de her 10 babadan 9 unun yaptığı şey. onlarda babalarından öyle görmüştür çünkü. ben oğluma bunları yapmayacağım demek için kendinizi çok iyi eğitmeniz, geliştirmeniz hayata olan bakış açınızı değiştirmeniz lazım bunu da her insan yapamaz ve bize nasıl davranılıyorsa aynı şekilde çevremize yansıtırız.
bebeklikten ergenliğe kadar çocuk gelişimi çok özen ister. her dönemin doyurulması gereken belli başlı özellikleri ihtiyaçları vardır. bu dönemler arası sağlıklı bir şekilde atlatılmayınca kendine güveni olmayan, pasif, hata yapmaktan korkan, en ufak başarısızlıkta suçluluk duyan bireyler oluşturmuş oluyoruz.
0-3 yaş arası çocuğun en kritik yaş aralıklarından biri ama sorumsuz ebeveyn ve yanlış tutumlar çocukta güvensizlik ve kaygıyı getiriyor. özellikle senin bir daha annen olmayacağım, seni bırakıp gideceğim, gibi yemek yesin diye bile yapılan abuk subuk laflar çocukta kronik güvensizlik ve anneye karşı kaygılı bir bağlanmaya neden oluyor.
3-6 yaş kendimizi en özerk hissettiğimiz yaş aralığı. kendi başımıza bir şeyler yapmamıza müsade edilmemişse yine bu dönemde utanma ve kuşku duygularımız gelişiyor.
6-9 yaş aralığı özellikle bu yaşlarda rekabet ve kıskançlık duyguları gelişmeye başlar bu yaşlarda çocuğu başkalarıyla kıyaslama, yaptığı iyi şeyleri onaylamama, başarıya karşı bir başarısızlık duygusu oluşmasına neden olur. ilerde bir şeyi başarsa bile tam anlamıyla tatmin olmaz ve anne babasının gözünde hep başarısız, pasif hisseder kendini.
ve ergenuslar.. özellikle kimliğimizi oluşturmaya başladığımız bu dönemde anne-baba ile olan ilişki o kadar önemli ki.. çocuğun yeteneklerini, ilgilerini, keşfetmek çocuğu başıboş bırakmamak çokta sıkmamak gerekiyor. bu yaşlarda ergenin asi tavırlarına anne ve babası aşırı tepki verirse dayak veya hakaret vs çocukta özsaygıda düşüklük oluşuyor. toplumda bunun karşılığı çok söyleme yüzsüz, çok dövme arsız edersin şeklinde atasözü ile de olayı pekiştirmişiz. bu yaşlarda çocukla insani şekilde konuşmamak, tartışmak yerine hakaret veya dayak gibi durumlar çocuğun kendisine olan saygısını yok edecek ve arkadaş ilişkilerine çevresine yansıyacak bu durum.
ha bu şekilde büyüyüp illa özgüvenli, lider tipli kişiler yok mudur vardır. zaten mizaç denen şeyin ben doğuştan olduğuna inanırım bugün aynı ortamda doğan yetişen yavru kedilerin karakteri bile birbirinden farklı kimi hemen alışıyor kucağa geliyor kimi 3. ayda anca alışıyor korkak çekingen oluyor. yani siz iyi bir yetiştirici olsanız bile çocuk çekingen ve utangaç olabilir bu aşırı dozda olmadığı sürece sağlıklıdır. ama gelişigüzel çarpık bir yetiştirme ile zaten var olan utangaç ve çekingen mizaçlı çocukları iyice dibe çekiyorsunuz. herkes lider vasıflı olmak zorunda değil, herkes atlangoç olmak zorunda değil her şey yeteri kadar olsa kafi.
bundan 3 yıl öncesine kadar bir alışveriş mağazasında kıyafet alacakken kadın görevli gelmesin diye dua ederdim utanırdım çünkü.
allahtan belli bir yaştan sonra insan bu tür şeyleri takmıyor ya da ben bu durumu aştım.
bu yazıyı okuyan herkes bir gün çocuğunuz olursa lütfen ona güzel davranın...
Babaların, standart olarak gelen özellikleri arasındadır.
Babalar hep kendi gördüklerini uygular. sevgi gösterince kendilerini ezik gibi hissetmekten korkarlar. Çünkü babaları hep öyle yapmıştır. Bizim için en iyisini isteseler de bunu yapmamız için gereken manevi desteği göstermezler.
Ellerinden geldiğince hiçbir şeyimizi eksik etmezler. Ama biz kendimizi geliştirmek vs. için bir şey yapmaya kalktığımızda "sonra ne olacak?, yapamazsın, ne gerek var?" gibi cümleler kurarlar. içten içe de destek olurlar ama bunu gösteremezler. Çünkü gösterirlerse büyük çınar ağacı görüntüleri bozulur gibi hissediyorlar.
Bu özellik de miras olarak geçiyor. Döngüyü kırmak sizin elinizde...
Ataerkil ve gelenekçi bir toplum olduğumuz için bir çok şeyi söylemeye hakkınız yokmuş gibi sus otur,sesini çıkarma, konuşma diye diye böyle zır cahil insanlar yetişiyor.
Babanın ve ailenin, daha doğrusu hiç kimsenin çocuğu bu kadar ezmeye, küçük düşürmeye hakkı olmadığı gibi bu durum çocuk için de böyledir.
Yapan var mıdır diye düşünürsek malesef ki yok gibi...
Bireyi Olumlu yönde harekete geçirmiyorsa kesinlikle psikolojik yıkım getirecek harekettir. Gerçek maksadı bu değilse bile babalar bunu çok yapıyor. Perde arkasından çocukları için aklı çıkan baba evladının yüzüne karşı bunu asla hissettiremez aksine aşağılar. Kendi babamdan örnekler buldum.