babanın kanser olduğunu öğrenmek

entry81 galeri0
    81.
  1. Sen bi de kendi kanser haberini al bak çıkarken kapıyı tutturabiliyo musun.
    1 ...
  2. 79.
  3. Ben öğrendim o daha öğrenmedi.
    Yaklaşık 3-4 aydır hastanelere gidip gelmekle kolonoskopi olmaktan yorulmuştu. en son 20 gün önce kolonoskopi olduğunda kuş gibi hafiflemişti, oh be bitti bu illet şey demişti. Daha sonra patoloji sonuçlarını bekleme stresleri falan.
    Hallerinden anlıyordum stres yapıyordu.
    Sonuçları dün aldık o baktı pek bişey anlamadı, ben internete yazdım anlamaya çalıştım.
    Karsinom diyor, kanser demekmiş.

    Dün akşam çıktım boş boş gezdim semtin sokaklarında, niye yaşıyoruz, nasıl yaşıyoruz.
    Sorguluyor insan. 1 buçuk ay sonra ekim de düğünüm var. rüya gidi olur diyordum, herşey o kadar güzel hazırlandı ki.
    Kabus olacak sanırım.

    Babam iyi olsunda düğün dernek istemiyorum, yeter ki o iyi olsun.
    Sırf bu entry i girmek için girdim siteye, aklım şaşmış fikrim şaşmış.

    değerini bilin sevdiklerinizin.

    edit: sonuçlar doktora gitti, doktor çok erken evrede bi kanser demiş. kolonoskopi sırasında alındığı iyi oldu demiş. mr ve pet mr istemiş eğer o sonuçlarda sıçrama metastas yoksa başka bişey yapmaya gerek yok düzenli kontroller yeterli olur demiş.
    %70 iyi geleceğine inanıyorum çünkü daha çok erken demiş.

    detaylı düzenli olarak burda paylaşmak istiyorum, hem yazınca rahatlıyorum hem de belki aynı şeyleri yaşayacak arkadaşlar varsa, öncü bi bilgilendirme olur.

    edit: evet arkadaşlar mr ve pet mr sonuçlarını dün aldık doktora gösterdik. vücutta hiç bir yere metastas olmamış çok şükür. yukardan aşşağa herşey normal. kanserli polipte zaten alınmıştı. doktor iyi olduğunu ve 3 ay sonra tekrardan kolonoskopi ile kontrol edeceğini ve daha sonra belirli sürelerle kontrol olacağını söyledi.

    dünyaya yeni gelmiş gibi olduk. erken teşhis çok önemli umarım bu illete tabi ki kimse yakalanmaz, ama yakalananlara da tüm insanlığa şifa diliyorum.

    edit:en son edit'imden 3 ay sonra bir kolonoskopi ve ondan 3 ay sonra bir kolonoskopi olmak üzere babam 2kere daha muayene oldu.
    en son sonuçları tertemiz çıktı ve 6 ay sonrasına tekrardan kolonoskopi verildi.
    belki okuyan meraktan bakan arkadaşlar olur. en önemli nokta erken teşhis arkadaşlar. sizlerde veya bi yakınınızda enteresan belirtiler görürseniz mutlaka ama mutlaka hemen doktora gidin.
    kanserin en büyük düşmanı erken teşhis bunu ben yaşayarak öğrendim. çok şükür ki babam artık sağlıklı ve mutlu.
    tüm hastaların şifa bulması en büyük duam.
    1 ...
  4. 78.
  5. Gözlerim dolu dolu okuduğum entrylerle dolu başlık. Allah kimsenin başına vermesin...
    2 ...
  6. 77.
  7. üzüntüden kendin bile kanser olursun.
    2 ...
  8. 76.
  9. üzüntüye sevk eder. günümüzde kemoterapi artık çok masraflı. gururlu bir baba evladına bu finansal çöküntüyü yaşatmaz ve finalini bekler.
    2 ...
  10. 75.
  11. dünya öyle garip bir yer işte. Bazılarının ' Allah korusun' dediği şeyleri bazıları gece gündüz dualarla istiyor Allah'tan... Herkesin hakkında en hayırlısı olsun inşallah.
    1 ...
  12. 74.
  13. Allah acik şifalar versindir.
    0 ...
  14. 73.
  15. allah korusun..

    acıların en büyüğüdür.
    1 ...
  16. 72.
  17. etrafında gördüğün kanser hastalarının yaşadıklarını az çok biliyorsan, biraz biraz okumuşsan, sonunun ne olacağını bilerek başladığın yolculuk.

    bir akşam yurtta bilgisayarda takılıyorum. annem ile rutin yarım saat günlük konuşmamız var, aradık konuşuyoruz. babanın da sesi kısıldı diyor. grip filandır diye diye üç hafta beklemişler. interneti açıp bakıyorum, gırtlak kanserinin belirtilerindenmiş, sonuçta internet, her şeyi abartır, ama konu baba olunca, insan ciddiye alıyor bir şekilde.

    araştır araştır, bir sitede bir doktorun numarası verilmiş, arıyorum, olabilir diyor, üç hata sürmüşse doktor kontrolü gerekir.

    ikna ediyorum, memlekette doktora gidiyorlar, "bu bizi aşar" deniliyor. araya aracı sokuluyor, hacettepeden sıra alınıyor, "önemli bir profesör". bir kaç gün içinde sonucu çıkar diyerek parça alıyorlar. henüz hiç bir şeyin farkında değilim.

    o günler herkes ilginç bir rahatlık halinde. annem ile babam gergin, ama bize hissettirmiyorlar. zaman akıp geçiyor bir şekilde.

    sonra deniyor ki gırtlak kanseri. hala aşırı gergin değilim, ameliyat olacakmış diyorlar. ameliyat ile alınacak büyük bir kitle. sonuç diyorum, "kanser temizlenecek, ama sesi kısık şekilde konuşacak", yarım ameliyatmış. tamamı alınsa delik olacak diyorlar boğazda, o nedenle yarım olacakmış.

    ameliyat oluyor, ilk gördüğüm an ayaklarım kesildi resmen, her yerinde hortumlar bir şeyler. rengi solmuş, beti benzi atmış. dağ gibi babam, bilekleri benim kadar, yatakta, mecali yok. ilk kez böyle görüyorum onu, belli etmediğimi sanıyorum, abimin sert bakışı ile kendime geliyorum, sahte bir tebessüm etmeye çalışıyorum.

    günler geceler boyunca hastanedeyiz, özel şekilde besleniyor, yemek yiyemiyor, su içemiyor. gıdım gıdım. detaylara girmeyeyim, ama çok zorlu bir süreç aynı anda okul da devam ediyor.

    sonra psikolojisi bozuluyor, olur olmaz her şeye bağırıyor. psikolojik desteği kabul etmiyor. sanıyoruz ki kolay bir şey, adamın dengesi bozulmuş, yediğinden tat alamıyor, su içerken boğazına kaçıyor, öksürüyor sürekli. sesi gitmiş, fısıltı ile konuşuyor. sinirlenince bağıramıyor bile, bağırsa boğazı acıyor...

    zaman bir şekilde akıp geçiyor, kontrollere gidiliyor, temiz çıkıyor, üç ayda bir. hiç sorun yok, iyileşiyor işte, aslan babam, bunu da yendik işte!

    birinci yılında kontrole gidiyor annemler. sürekli olarak temiz çıktığı için lay lay lom modunda herkes. telefon çalıyor, "oğlum ne yapıyorsun", "iyi işte takılıyoruz filan, nasıl geçti, bi şey yok di mi" diyorum, sessizlik, boğazı düğümleniyor annemin, "hiç ameliyat olmamış gibi, hepsi aynen görünüyor filmde". buz gibi bir suya daldığında nasıl irkilirsen, bütün vücudumdan bir elektrik akıp geçiyor. "geçer annem, daha önce de yendi benim babam" diyorum, babamla konuşup kendimce moral veriyorum. telefonu kapatınca giriyorum yorganın altına, erkekler ağlamazmış, peh, ağlamak neymiş orda öğreniyorsun.

    mr kontrolü vs. emin olmak istiyorlar, olmaz böyle bir şey diyorlar. sonunda emin oluyorlar, o olmaz dedikleri olmuş. ameliyat diyorum, "yine kesin alın", yok diyorlar, o bir kez olabilir. araştırılıyor, nasıl olur diye, bi bakalım diyorlar, tüm vücudu tarıyorlar. iş başka imiş, meğer tüm vücuda yayılmış, rapora bir bakıyorum, mide, kemikler, akciğer, her yerde! kanım çekiliyor, ne yapacağımı bilemeden, nefes almaya çalışıyorum.

    o harika doktorlar, o profesörler meğer anlamamış, meğer en başta tüm vücutta varmış, meğer oradan yayılmış. ondanmış böyle kolay tekrar etmesi...

    kemoterapi diyorlar. iğrenç bir şey. tüm hücrelerin de ölüyor. 6 kür diyorlar, 6 ay sürecek, her ay 4 gün. tüpler dolusu zehri veriyorlar canım babama. dayanıyor ama, inanın dayanıyor. ayakta duruyor, tüm hastalara moral veriyor. kendi içinde dünyası yıkılıyor, kendimden biliyorum, ona benzerim, dışarıdan zayıf görünmemek için, çocuklarının ve eşinin moralini bozmamak için dik duruyor, ama içten içe korkuyor, nasıl korkulmaz ki?

    6 ay sonunda, iyileşti diyorlar, büyümeyi durdurduk, gerilettik, şimdi izleyeceğiz sadece.

    3 ay geçiyor, tekrar kemoterapi gerekmiyor diyorlar, sorun yok.

    3 ay daha geçiyor, "çok kötü yayılmış, eskiden de beter". vücudun her yerine yayılıyor bu sefer. meğer bizimki en kötü türü imiş, onlar da sık rastlamazmış böylesine. kemikler vs. her türlü köşebaşını tutmuş. yarayan bir şey yedirsen, tümöre de yarıyor. şeker yok, süt yok, et yok.

    yine kemoterapi başlıyor, ama babam eskisi gibi değil. moral olarak da çökmüş halde. bedeni de eski gücünde değil. artık zehir bedeni mahvediyor, tümör ise ne yapılırsa yapılsın kaybetmiyor.

    abimin düğünü giriyor araya, babam düğünde kınada oynuyor, "sarı zeybek" misali, dimdik ayakta, herkese neşe dağıtıyor. ertesi sabah, acıdan inliyor babam, katlanıyor vücudu acıdan, hastaneye zor yetişiyor, iğne üstüne iğne, dindiriyorlar o acıyı.

    halisülasyonlar başlıyor. bir gece, "geldiler, beni almaya geldiler" diye cama koşuyor babam, yetişiyoruz, belki de camdan atlayacaktı. "ölüm korkusu" diyoruz. bir ilaç buluyoruz, geçiyor.

    sonra ağrılar. kemikleri sarmış tümör, ağrı yapıyor. "normalde kimse dayanamaz" diyor doktorlar, aslan babam, bizi üzmemek için sesini çıkarmıyor. kim bilir ne acılar çektin... geçmiyor, iğneler, nerdeyse morfin düzeyinde, ama yetmiyor.

    radyoterapi diyorlar. acıları geçer. ama ömrü kısalırmış, onu sonradan öğreniyorum, annem biliyormuş. doktora soruyor annem, nedir ne olacak diye, "çok fazla ümitlenmeyin, acılarını geçireceğiz ama" diyor. ben sanıyorum ki, "iyileşmez, çok ümitlenmeyin, ama acıları kesin gececek" dendi. meğer, "ümitlenmeyin, sonu ölüm, acısız olmasını sağlıyoruz" demiş.

    artık hastanelerin bir şeye yaramayacağını düşünüyor ve memlekete gönderiyoruz babamı. annem de onunla beraber. bir hafta gitmiyorum, ikinci hafta da, telefonda sesi çok iyi geliyor. ben araştırıyorum, almanyada özel bir mama tipi besin varmış, vücudu güçlendiriyormuş ama tümör onu yemezmiş, yani çok iyi. ümitliyim geçecek bu hastalık, yine yeneceğiz!

    sonra gidiyorum memlekete. dik oturuyor, koşarak sarılıcam, ama gözler, babamın gözleri ne halde? yuvasından çıkacaklar nerdeyse, bembeyaz, beyaz da değil, sarı bir ten. beni görüyor, rahatlıyor, içeri geçip yatıyor.

    laf atıyorum, "mallorca da ne güzel oynuyor baba", oğlum boşver onu diyor, "benim derdim bana yeter". hiç böyle yapmazdı diyorum, neşeli adamdı, kalkar gelirdi. iş kötüye gidiyor.

    bir gün sonra, ayağa kalkamıyor. bir gecede ne oldu sana baba? tuvalete bile gidemiyor, güçten düşmüş. o gün boyunca, kim anladı, ne oldu bilmiyorum, bütün akrabalar geldi, evde herkes. noluyo diyorum, bakınıyorum, herkesin bildiği bir şey var, bi ben anlamışım, bir iki güne kalmaz ölür modunda insanlar.

    o gün boyunca yatıyor, artık bilinç kayboluyor. en son annesi geliyor uzaklardan, onu görüyor, tanıyor, o da son artık.

    sırayla sevdiklerini çağırıyor, bilinç yok ama, bi şekilde hatırlıyor, herkes geliyor, helalleşiliyor, "tamam seninle işim bitti" diyor, "gidebilirsin". sonra, "şunu da getirin".

    "babam" diyor, "yeşilliklerin arasında beni bekliyor". dayanamıyorum, nefesim kesiliyor, çıkıyorum odadan.

    evde kuranlar okunuyor, yasinler. artık her şey net. olacak, olacak.

    sabah oluyor, bu böyle olmayacak diyoruz, hastaneye gidiliyor. acilde yatarken kalp atışlarını kontrol eden cihaz ötmeye başlıyor, doktor doktor!

    hemen yoğun bakıma alıyorlar. çıkıyor doktor, kalbi durdu diyor. yapma diyorum, annem burada, söyleme. söylüyor. içeri koşuyor.

    az sonra geliyor tekrar, çalıştırdık kalbi diyor. aslan babam, yine pes etmedi! doktora gidiyorum, "çok ümitlenmeyin, sonucu belli" diyor.

    içimden baba diyorum, bize yakışmaz. o da öyle düşünüyor. 3 yıllık kanseri boyunca, bir kez olsun güçten düşmüyor, kimseye muhtaç olmuyor babam. kimseden yardım istemiyor. son güne kadar ayakta duruyor. zaten güçten düştüğünü anladığı gün bırakıyor mücadeleyi. yine kimseye yük olmak istemiyor, çekip gidecek bu dünyadan.

    çıkıyoruz odasının olduğu kata. beklerken ablamla amcam gidiyor odasına. yengemin dizine yatmışım bekliyorum. geliyorlar, ablam ağlıyor, ne oldu diyorum, "bitti" diyor amcam. bağırarak kalkıp koşuyorum, doktora, "kaybettik diyor". "bitti".

    sırtımı yasladığım dağ arkamdan çekiliyor, altımdaki zemin, kayıp gidiyor. ciğerlerim patlıyor acıdan.

    daha dayanamıyorum anlatmaya, sonrasını daha önceden anlatmışım #26107315

    çok sevin babanızı, hiç bırakmayın.

    keşke şimdi içerde otursa öylece. bir şey istemem, orda olsun yeter.
    1 ...
  18. 71.
  19. (#13042932)

    bunu duymayı insan kaç kere kaldırabilir ki?
    kaç kere daha aynı şeyleri yaşamaya dayanabilir ki?
    hani iyiydi, hani bitmişti.
    biz mi üzdük? ne oldu da başladı yine?

    beynim düşünmeyi reddediyor. kaldıramam artık.
    sürekli bir şeylerle oyalanmaya çalışsam da, en ufak şeylere patlamak, ağlamak yorucu.
    eve gitmeyi istememek, o hasta halini görmemek için. onun yanında hiçbir şey yokmuş gibi davranmak.
    ya bu sefer kaldıramazsa diye korkmak. aklına en kötüyü getire getire delirmek.
    bir teselli bulamamak.
    4 ...
  20. 70.
  21. Hani teknoloji dedikleri aptalca birşey var ya. Gereksiz çoğu şeyi yaptıran. Bu noktada kâr etmiyor işte. ve çaresiz olduğunu bilmek. En acısı. Ama bizden öte bir allah var ve onun mucizesi ne gösterir onu bilemeyiz. Allahtan umudu kesmemek gerek.
    1 ...
  22. 69.
  23. 1 yıl önce öğrendiğimde üstesinden geliriz sanmıştım. ama 1 yıl sonra babamı kaybettim, hem de hastahanede gözümün önünde 3 gün boyunca can çekişerek öldü zavallı babam.
    0 ...
  24. 68.
  25. 16 yaşında kanser olmak değildir.

    Tecrübe.
    1 ...
  26. 67.
  27. zordur. konuşamazsınız. yutkunmanın doruklarını yaşadığınızı ilk defa hissedersiniz. daha babanıza göre çocuk sayılacak bir yaştayken. annenize acilde sakinleştirici verirlerken bulursunuz. babanız işte olaylardan haberi bile yoktur. elinizde patoloji sonuçlarıyla hastanenin koridoruna mıh gibi çakılırsınız. doktordan ilk duyduğunuz da koca bir hassiktir çekersiniz içinizden. en zor görevdir durumu aileye açıklamaya çalışmak. gidersiniz acile anneniz umut dolu gözlerle bakar. iyi huylu dimi? söylemezsiniz. çıkmaz ağzınızdan o iki kelime. kötü huyluymuş diyemezsiniz. evet iyi huylu dersiniz. yüz binlerce doktora gidilir. uykusuz geceler geçirilir. yoktur bu hastalığın çaresi. keşke ben olsaydım be baba hasta daha kolay olurdu. keşke koşuşturan sen olsaydın. rollerimiz değişti bu sefer. bu sana göre bir iş baba. ilk haftalar göz pınarlarınız kuruyana kadar ağlarsınız. ama moral önemli evden içeri girince maymuna dönüşürsünüz. ilkokul müsamerenizden sonra yaptığınız en iyi oyunculuğu sergilersiniz. herkes sizi ayakta alkışlar babanız hariç.
    4 ...
  28. 66.
  29. Babanızın walter white olma olasılığı artar.
    0 ...
  30. 65.
  31. hiç unutmayacagım andır .ona gerçekleri söylediğimde delimisin kızım bende ölücek göz var mi demişti , merak etme halledicez demişti . çok uğraştık ama olmadı be baba ..sen bi yerlerde bunun pişmanlığını yaşıyormusun bilmem ama ben bazen keske bilmeseydi diyorum ve seni çok özlüyorum ..
    2 ...
  32. 64.
  33. sonrasında keşke öğrenmeseydim dedirtti bana. ne güzel 2 haftada baş dönmeni, mide bulantını atlatıp iyileşeceğini sanıyordum senin. birkaç antibiyotik ve birkaç da ağrı kesici alıp, ardından tekrar balkonda oturup, çayımızı içip, tatlı tatlı sohbet etmeyi bekliyordum seninle. ama o 6 harfli sözcük yok mu o sözcük. kara kedi gibi girdi hayatımıza. hiç beklemiyordum senden bunu hayat. nasıl da o hastane duvarlarının ardındaki hayat toz pembe bir yanılgıdan ibaretmiş. istemiyorum gülen oynayan çocukları, eğlenceleri, maçları, yarışları, konserleri, hele ne para ne aşk, hepsi boş bu saatten sonra.
    2 ...
  34. 63.
  35. Babamin kanser oldugunu öldükten sonra öğrendim. Babamin neden öldüğünü araştirmak için hastaneye gittiğimde doktoruna sormuştum. Beynimden vurulmuşa döndüm. Büyük bir şoktu benim için. Babam kansermiş ve bize söylememiş.
    3 ...
  36. 62.
  37. Miras sağlamsa sorun teşkil etmeyecek gelişme.
    0 ...
  38. 61.
  39. görende babayı sikiyorlar sanıcak. hastalık işte . başa gelen çekilir.
    1 ...
  40. 60.
  41. içten bir hassiktir çekmeye sebep olucak durumdur.
    0 ...
  42. 59.
  43. babanin kanserden öldüğünü gormenin kardesidir.
    2 ...
  44. 58.
  45. hele de doktorsanız ve patoloji raporunu ilk siz okuduysanız işler daha da zorlaşır. karşınızda sizden açıklama bekleyen aile bireylerine durumu en hafifçe anlatmak ve soğuk kanlılığınızı muhafaza etmek gibi ekstra motivasyonlara muhtaçsınızdır. hayatımın en zor günleriydi ama derdi veren dermanını da verdi/vermeye devam ediyor. daha da iyi olacak inşallah.
    8 ...
  46. 57.
  47. yaşadım 6 sene oldu, 3 ay içinde öldü rahmetli, etkileri geçmedi hala bende , allah göstermesin çok zor. çocukluk kahramanının babanın gözünün önünde erimesi, tuvaletini yapamaz duruma gelmesi, senin birşey yapamaman , kahredici.
    1 ...
  48. 56.
  49. babanizi kanserden kaybetmek ile aynidir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük