49 yaşında kalp krizinden vefat etmiştir.
Bir bar taburesi üstünde babamın öldüğü yaştayım dizelerini söylememe çeyrek kala ne kadar da erkenmiş diyorum. 49? Algılamakta zorlanıyorum, bir baba 49 da ölmemeliymiş.
Benim babam da geçirdi tam 2 yıl önce. Şerefsiz kesici ednan bey yüzünden dava açmış bi de sabah okula bırakıyordu beni trafikten sikilmis olacak. Kriz geçirmeden önceki gün tarlada çok çalışmisti. Sabah kalktı öksürüyor agrim var diyo hastaneye giderken yüzü kireç gibiydi Doktor a tipik bi kriz bilmeyen biri baksa anlayamaz dedi. Stent taktılar. Arada atisiyoruz babamla hatirlatiyorum kızıyor bana napayım ama insan tırsıyor. Umarım ciddi şeyler yasamayiz.
iç hesaplaşmanın doruk yaptığı, ölümün akılda yer ettiği, gelecek kaygısının içi kemirdiği zamanları beraberinde getirir.
babaya olan ihtimam artar, her şeyden esirgenir hale gelir. kıymeti daha da iyi anlaşılır. allah kimseye yaşatmasın.
bir evlat için çok zor bir durumdur. bir de haberi sanki ölüm haberi gibi geldiyse yere yığılıp kalmanız muhtemeldir...
o an herşey film şeridi gibi gözünüzün önünden geçer. babanızla yaşadığınız herşey, onun fosur fosur sigara içmesi.. "baba içme artık!" deyişiniz..
elinizden hiç birşey gelmez tabi. sadece büyük bir şok ve gözlerden akan yaşlar.. he bir de dizlerin tutmaması.
kanatsız kalırsınız bir an için. ama her zamanda şanslı olunamıyor malesef...
bir gece telefon çalar. arayan annenizdir. çekinerek açarsınız. "hayırdır inşallah" denilerek açılan telefonlardandır bu. saat oldukça geçtir çünkü. korkmuş ve üzgün bir ses tonuyla sizi korkutmamaya çalışarak konuşur sonra. "gel" der. sadece "gel".
üstünüzü nasıl değiştirirsiniz, hastaneye nasıl gidersiniz yazmaya lüzum yok sanırım...
yoğun bakım kapısına yaklaştıkça bacaklar başlar hissizleşmeye artık. uyuşur beden. "ne oldu, nasıl oldu" diye sorarken " ölüm " fikri sıkça taciz eder ama zihni.
bir doktor gözükür sonra. "hazırlayın kendinizi her şeye" der. neye, nasıl hazırlayacağız kendimizi, hem sevdiğinin, babanın ölümüne nasıl hazırlar insan kendisini? ölüm yakışır mı ki babaya?
siz sıralı ölüm fikrine inanırsınız. sonra inandığınız fikre söversiniz. isyankar tavrınızı dualarınızla dizginlemeye çabalarsınız. hastane kapısında bolca sigara içer, sıklıkla ağlarsınız. kabullenemez, yoğun bakım kapısında dikilip bir haber bekler, genellikle kapı önünden görevli tarafından uzaklaştırılırsınız.
zor günlerdir elbet yaşanan. belki atlatılan, belki alınan son haber ile mahvolunan.
netice ne olursa olsun başa geldiğinde insanın kendisini çaresiz hissettiği bir durumdur. yaşanan bu acıya hazırlayamaz kişi kendisini. ölüm fikri konuşurken kolay, başa geldiğinde yakıştırılmaz babaya..
ailede ırsi oldugunu ve önceden ailenin erkeklerinden ayni nedenden ölen insanlar oldugunu bilseniz de durumu olagan karsilayamazsiniz ve panikten panige girer, babayi kaybetme korkusunu ensenizde hissedersiniz. hele bir de sabah uykudan anneniz "baban kalp krizi gecirmis, kalk" diye uyandiriyorsa o sok atilacak gibi degildir. * yani kötüdür kötü.