cumartesi günleri, hayal gibiydi.. çocuk ömrümün en anlamlı bekleyişleriydi, cumartesi gününü beklemek.. lacivert beyaz hırkam vardı, hep o oluyordu üstümde, babamın, deri ve sülüksiyon kokan ayakkabı dükkanına giderken.. sonra annem o hırkayı köye yolladı galiba, bilmiyorum..
şimdilerde hep otobüs var, ama o dönem minibüslerde beyazıta gidiyormuş demek ki. minibüsle giderdik.. şoförün yanındaki koltuğa otururdu babam, bazen bir tabure olurdu, ben de onun üzerine oturdum.. kafamı uygun bir yere yaslar, minibüsün kafamı titretmesinin verdiği hazla gülümserdim..
dükkana girdiğimizde -dükkandan ziyade, bilen bilir, bir handı burası- midemi bulandıran, ama sevdiğim o keskin deri kokusu karşılardı önce beni, sonra da kemal amca.. üç beş laf eder, gülümser, sonra da çivileri alırdı yeniden ağzına. babam da amcamı poğaçacıya yollar, kahvaltımızı aldırırdı. bana bir poğaça bir vişne suyu, kendine de su böreği.. sanki ömrümün en müthiş yerinde, en müthiş yemeğini yiyor olurdum..
babam çalışır, arada bir bana da kesmem için sayaları verir, ama genelde serbest bırakırdı. handa koşar, zıplardım. her yeri kurcalar, yüzüme ayakkabı boyası sürerdim, kızmazdı babam.. hatırlıyorum, ayakkabı kalıplarının olduğu kısmı gördüğümde çok korkmuştum, ne gibi görünmüşlerdi bana acaba?
öğlen yemeği vakti gelince beni ihya eden yemeğim önümde duruyor olurdu; hanın girişindeki büfeden alınmış sucuklu tost, kutu pepsi! dünyanın en mutlu çocuğundan bile daha mutluydum. kokusu, çıtır çıtır edişi. kutu pepsinin küçük küçük pıtırtısı. evet, kesinlikle dünyanın en mutlu çocuğu bile benim yanımda çok mutsuz bir çocuktu, kusura bakmasın..
iş öğreneyim diye götürmedi beni babam, mutlu oluyorum diye götürdü sanırım.. bilemiyorum..
sonra cumartesileri evde olmaya başladım, babam artık götürmüyordu. sonra annemi dövmeye başladı, ablamın göz yaşları vardı.. sonra eve gelmemeye başladı.. sonra ben büyüdüm, o çirkinleşti.. sonra ben eşek kadar oldum, o hayatımızdan çıktı..
8 yaşındaydım.. minibüs tıngırtımı, poğaçamı, sucuklu tostumu, pepsi'mden gelen pıtırtıları elimden alan neydi, bilmiyordum..
26 yaşındayım.. minibüs tıngırtımı, poğaçamı, sucuklu tostumu, pepsi'mden gelen pıtırtıları elimden alan neydi, hala bilmiyorum..
tek bildiğim, dünyanın en mutlu çocuğu, artık benden daha mutlu..