"saclar siyah hatta daha gur, ustte uniforma... ahh aaahh. adam yakisikliymis azizim. simdi cokmus, kirisikliklar artmis, beyaz saclar tek tek azalmis, artik uniforma da yok ustunde, takim elbisesinden vazgecmiyor ama uniformali daha iyiymis be."
diye yorumlar yapilmasina neden olan 30-40 yillik resimlerdir.
ilginçtir.
insanın babasının bir zamanlar o kadar genç olduğuna şaşırmasına sebep olurken, zaman denilen şeyin ne kadar şerefsiz olduğunun farkına varmasını sağlar.
çocukluğun tek aşkıdır o resimdeki kişi. Saçlar Tarık Akan modeli, bakışlar o biçim. saatlerce bakıp bakıp hayallere dalıp gidilen zamanlar gelir akla, rüyalarda görmeler... yıllar sonra, büyüyünce anlayacaktir aşık kız o fotoğraftakinin babası olduğunu ve bu yüzden de hep babası kadar bakışları güzel, babası kadar olgun, babası kadar onurlu birini aramıştır aşık olmak için.
çekmece ya da dolapları karıştırırken karşınıza çıkabilecek akıllara zarar resimlerdir.
çoğu küçük emrak gibi haşin bakışlarla süslenir.eskiden olan ancak şimdi olmayan saçların altına ya slip mayo giyerler ya da tarkanımsı bağrı-açık gömleklerin altına ispanyol paça pantalon giyerler.kaşlar büyük ihtimalle bitişiktir ve bağrından fışkıran kıllarla bezenir.
babanın eskiden ne kadar yakışıklı olduğunu ve zaman içinde çöktüğünü, geçirdiği bazı ameliyatlar yüzünden boyunun bir kaç cm kısaldığını anlamamıza neden olan 'fotograflardır'.
öylesine bir boşluk anıdır , istemsizce uzanırken eliniz albüme sizi neyin beklediğini tahmin bile etmemişsinizdir , albümler ki zamana attığımız en görsel çentiklerdir...
"baba" ki en güzel sesdir ömrümüzün duvarlarında yankılanan ;ona ait bir fotoğrafta, daha siz dünyada bile değilken ve belki şu an bizlerin yaşındayken, uzanmıştır elleri parkasındaki "*" gazetesine manzara aşağılık bir dramı sergiler, dar ağacındaki insanların gölgesinde yürüyorsa babalarımız. o fotoğrafın sizi çağıran bütün sesleri hep bir ağızdan plastikleştirir bedenlerimizi ,yapaylaşırız, hayata onlar gibi bilenememenin bayağılığı fena bir kokuşmuşluk sindirir hayatımıza.
babalarımızın bir resmi bazen cumhuriyetin gözü yaşlı çocuğunu görüntüler eğer sene 70'lerin ilk yarısıysa.
şimdi şişman ve kel olup oğlunu ne zaman görse saçını kestirmeye teşvik eden adamın zamanında zayıf uzun saçlı bir hippie olduğunu ortaya çıkartan resimlerdir.
bir garip hüzündür. bir garip sevinçtir. baktığınız zaman "yıllar onu nasıl yormuş" diye düşünürsünüz. "acaba ben de onun kadar dayanabilecek miyim bu hayata?" diye sorarsınız.
odamda babamın siyah beyaz bir resmi asılı... her hüznümde her sevincimde o resme bakarak güç almaya çalışıyorum. bazı zamanlarda özlemimi bastırmak için.
siyah ve beyaz bir resim bazen en büyük destekçinizdir.
en iyileri (varsa) lise dönemidir.
siyah beyaz çekilmiş, bir meslek lisesinin atelyesinden, hayretler içinde bakarsınız.
sonra
askerliktir tabii ki, elde tüfek tutmacalar, gemide biraz içmeceler...
daha sonrası düğün dernek fotoğraflarıdır. keza bunları hatırlarsınız çoğunlukla.
fakat yeni nesil olarak biz genelde dijital ortamda fotoğraf bırakacağız çocuklarımıza
onlar aynı duyguları pek hissedemiyecek, keza bir fotoğrafa dokunmanın ayrı bir tadı vardır.
zaman zaman çok komik anlar yaşatır insana. şimdi beş vakit namazında niyazında, mücahüt insan gençliğinde yemek masasının etrafında arkadaşlarıyla poz verirken bir de ne görelim önünde rakı bardağı. adamcağız yediremedi kendine resmi yırttı attı. *