babanın ciddi bir hastalığa yakalanması

entry20 galeri0
    20.
  1. cok bok bir durumdur hayatında her zaman yıkılmaz saglam aglamaz gördügün insanın eriyip bitmesi... lanet dünyanın lanet gercegi iste ölüm.
    1 ...
  2. 19.
  3. 18.
  4. 23 haziran 2003

    doktorun odasından çıkılır, çöküp kalınır en yakın sandalyeye elinde filmler tahlil sonuçlarıyla, gözlerin kitlenir kalır yerdeki karolara. onca kalabalığın gürültünün içerisinde cehennemi yalnızlığı yaşarsın. biraz olsun güç bulduğunda dizlerinde kalkar yürümeye başlarsın o koridorda, yürüdükçe bitmez sonu gelmez, duyduğun tek ses kendi ayak seslerin olur sadece, sonun başlangıcına yürürsün adım adım ama yediremezsin kendine, kabul edemezsin bir türlü. tam kapıdan çıkarken telefonun çalar, boğazın düğüm düğüm "yokmuş birşey" der geçiştirirsin. genede bir umut mücadele başlar, savaşmadığın cephe kalmaz ordan oraya koşturup durursun, yorgunluk nedir bilmezsin, nefes nefese her gözde bir umut beklersin, dudaklarında bir söz...hergün biraz daha büyürsün, büyürsün de küçücük nokta kadar kalır dünya içinde...

    22 nisan 2004

    nur içinde yat baba...
    2 ...
  5. 17.
  6. beyninde ve akciğerinde kanser olan dağ gibi adamın on ayda eriyip ölmesidir. Allah kimseye göstermesin.
    1 ...
  7. 16.
  8. (bkz: şizofreni)

    bedensel olmasada ruhsal yani. zamanında sağ-sol kavgaları sırasında, hiç alakası yokken, başına aldığı darbelerden yüzünden olduğunu söylerdi "önceden" . evet önceden, çünkü artık kabul da etmiyor. ilaç içmeyi reddediyor yani. 2-3 yada çok zorlasa 4 yılda bir tepesi atıyor, anneyi kapı dışarı ediyor. ama allaha şükürler olsun son yıllarda hiçbişeyi yok gibi görünüyor.

    daha sonra "bana karşı kötü davrandılar" dediği ve ilişkisini tamamen kestiği, anne * kız kardeşleri, erkek kardeşi * nin yardımıyla hastaneye yatırılması oluyordu. o yıllar yılı size bakan, başı her zaman dik adamın polis zoruyla hastaneye götürülmesi, insanın gözünün önünden gitmiyor. polis zoruyla dediğimde, polis "beyefendi bizimle geleceksin" den sonra babamın verdiği "peki" cevabı. çünkü kendide biliyordu. ama yine de onurunu hiçbir zaman kaybetmeyen adamın polislerle beraber giderken ki bize olan bakışları. ama dediğim gibi allaha şükürler olsun kendini de aşıp, uzun zamandır iyi. o "acaba yine ne zaman başlıyacak" telaşesini unutturdu bize.
    2 ...
  9. 15.
  10. başlığı bile gece gece gözyaşlarına boğmaya yetendir. bu durumda olan binlerce -maddi imkanı olmayan- aile gelir geçer zihinlerden...

    evet belki ecele çare yoktur ancak umut, umut denen de bir şey vardır ki geri dönüşün kapısıdır. vurgulanmak istenen; o geri dönüşe bile imkan bulamamaktır. bu tarz hastalıklar zordur ve bir o kadar da masraflı. ateş yuvaya düştüğü zaman tabi ki hiç bir masraftan kaçınılmaz, eğer imkan varsa. ya yoksa?

    acaba kaçımız bir bira az içip de parasını hastane önünde babasını bekleyen çocuğun eline sıkıştırdık? veya kaçımız bir paket sigara parasına kıyıp (!) da, eşini ziyaret etmek için yok parası bulamayan kadına yardım ettik?

    belki hayatımızda bir 'm' harfi bizim için herşeyi değiştiriyor ancak sonuçta 'babam' olmasa da orada hasta yatan bir 'baba' var.
    1 ...
  11. 14.
  12. dünyanın başına yıkılmasıdır.
    0 ...
  13. 13.
  14. keşke sağ olsa da her şeyimi harcayıp onu kurtarabilsemdir.
    1 ...
  15. 12.
  16. tüm hayatını değiştiren, içinde korkuyla yaşamana sebep olan, babanın üzüldüğü anlarda canın daha fazla yanmasına sebep olan kötü durum... ve kimsenin yaşamak istemeyeceği, sıkıntılı zamanların peşinden ayrılmadığı, kalpte hep bir sızının olduğu durumdur...
    0 ...
  17. 11.
  18. zordur artık o büyük adamın yaşamının tehlikede olması... çaresizliği öğretir insana... hayatın boşluğunu... o güçlü adamın bile makinalar olmasa yaşayamayacağı gerçeğini indirir insanın yüzüne hayat, yeterince sert bir darbeyle... soran hiç kimseye o "hasta" diyemezsiniz çünkü o siz hastalandığınızda yanınızda olan, düştüğünüzde elinizden tutan adamdır ona birşey olduğunu hem kabullenemez hemde konduramazınız ona... yanına gidip elini tuttuğunuzda anlarsınız ne kadar anlamsız savaşlar verdiğinizi... aslında hayatınızım belki de sadece o andan ibaret olduğunu... onu kaybetmeyi düşünemezsiniz bile onu bir kapısı morga diğer kapısı yoğun bakıma çıkan ameliyathaneye gönderirken... sadece iyi olucak, o güçlüdür hemde çok güçlüdür dersiniz ve sadece ona "babacım gözlerini açtığında yanında olucam" dersiniz gözlerini açıp açmayacağını bilmeden... ve hayat oyununu oynar... saatler uzar.. ve kurtulduğunu bilmek yeniden hayata dönmek gibidir... * * *
    6 ...
  19. 10.
  20. +merhaba ben babanı yakaladım.
    -sen kimsin?
    +ciddi bir hastalık.
    -ya şakanın sırası değil şimdi.
    .
    .
    -koş koş doktoru ara, adam ölüyor lan!**
    0 ...
  21. 9.
  22. acı çok acı bir durum. ama güçlü olmalı insan, savaşmalı babası için. çağreler aramalı. yılmamalı. allah yardımcısı olsun bu durumdakilerin. allah kimseye yaşatmasın.
    1 ...
  23. 8.
  24. babanın aniden ölümünden iyi olan, hastalık sözcüğü içinde umut barındıran bir durumdur. ciddi de olsa atlatabilme ihtimali varken aniden ellerinden kayıp gitmesi daha zor, travmatiktir.
    0 ...
  25. 7.
  26. 6.
  27. baban, zor zamanında hatalı bile olsan her şeye rağmen yanında duran insan..
    kimi zaman kavga edip sinirlensen de sorun çıkaran sen olsan bile her zaman gelip özür dileyen ellerinden öpüp saçlarını koklayan o koca adamın bugün yerinden kalkamamış ve kalkamayacak olmasıdır o ciddi hastalık.onu ilk defa birine muhtaç olarak görürsün bu benim babam mı diye sorarsın kendine o kimseye minnet etmeyen senin kahramanın olan adam şimdi başkasının yardımı olmadan yemek bile yiyememektedir.ama o bu halde bile senin başın ağrısa niye başın ağrıyor kızım bir derdin mi var deyip ağlayabilen şu halde bile çocuklarını düşünebilen vefakar insanın en çok bu hali koyar sana.çok acı çekiyorum al artık allahım canımı deyip de senin onun için hiçbir şey yapamaman senin eskiden ne kadar boş şeyler için üzüldüğünü,savaştığını gösterir sana.savaşman gereken asıl şey tam karşında duruyordur şimdi.
    pişman olursun eskiden söylediklerin için.keşke daha fazla gösterebilseydim sevgimi dersin ,keşke daha fazla öpseydim ellerinden , keşke onu hiç üzmeseydim , keşke ...
    4 ...
  28. 5.
  29. insanlara hatalarını telafi etmek için fırsat veren, değerini bilemediği şeyleri değerinin bilmesini sağlayan durum. kabullenemese de insan bilir her an babanın ölme ihtimalinin olduğunu ve olası durumları değerlendirir aklında. o hiç ölmeyecekmiş gibi orada duran adamın olamama ihtimalini kara kara düşünür. bir bakıma babanın yarı ölmesidir. insanlar sevdiklerini kaybettikten sonra değerini anlar ya bir de kaybetme korkusu yaşarken anlarlar bunu. tarif edilemez o duygu, biçare ne gelir ki elden? alışılan düzenin alt üst olmasından, hayatların alt üst ve hep bir tarafı eksik olması ihtimalinden korkulur. uzun süre hasta olarak kalması her gün öldürür sizi, bir kere öldürmesi gerekirken. hayatınız en güvendiğiniz, sığındınız kişinin bir ayağı çukura girmiştir. tüm kalbinizle sarılırsınız geri kalan birlikte geçirilecek zamana, boşa harcanmış onca zamana inatla.
    2 ...
  30. 4.
  31. babalar güçlüdür, onlara bir şey olmaz, babalar sanki hiç yaşlanmaz...

    insan konduramıyor babasına. inanamıyor eskiden bir aspirin dahi içmeyen adamın torba torba ilaçlarla dolaşmasına, bir hastalığın başka bir hastalığın habercisi olabileceğine, hastanelere daha sık gitmeye... ama en çok yürümeye zorlandığında koluna girdiği zaman anlıyorsun bunu. daha sıkı tutmak istiyor, kafanın üstünde taşımak istiyorsun onu. az bile çünkü.

    önceleri tanısı henüz koyulmamış bu hastalığın belirtilerini izliyorsun evde. o belli etmek istemiyor sana yorgunluğunu, sen belli etmek istemiyorsun ona korktuğunu. ama o da korkuyor. belki ölmekten ama en çok seni üzmekten... bu belirtiler hayra alamet değil anlıyorsun ama sadece gecelere bırakmıyorsun artık edeceğin duaları. gece gündüz zihninde, dilinin ucunda oluyor yakarışlar allaha.

    şaşırmam diyorsun, hazırlamaya çalışıyorsun kendini her şeye. tahlilleri alacağın günü iple çekmiyorsun ama. o gün hiç gelmesin istiyorsun, farkına varıyorsun aslında doktorla görüşeceğin gün belki duymaktan korktuklarını işiteceğini. yazık ki " babam sapasağlam" diyemiyorsun kendine bile. kandıramıyorsun artık kendini de.

    o gün be gün daha çok çöküyor. gözlerinin önünde eriyor baban. koca göbeği eriyor, daha 20 li yaşlarda seyreldi diyerek hep üzüldüğü saçları tümden dökülüyor. sen babanın seyrek de olsa beyazlamış saçlarını görmek istiyorsun.

    insan konduramıyor babasına. ilacını verdiğinde, bardağı tutmakta zorlandığında, sen bir elinde bardağın altından tutup diğer elini babanın başına koyduğunda anlıyorsun en çok.
    üşütmesinden korkuyorsun, en önemsenmeyen gribin dahi babanı gene yatağa sereceğini biliyorsun.

    doktordan duyabileceklerini tahmin ediyorsun, gözlemlediğin her bir belirtiyi internette araştırıyorsun çünkü öncesinde. kafanı iki elin arasına alıp, çıkamıyorsun odandan. anlıyorsun az çok neler olduğunu.

    babalar yaşlanmamalı "dağ gibi adamlar" onlar çünkü.

    dilimizde dualar, sadece geceleri değil günün her saati allahımıza ettiğimiz yakarışlar...
    11 ...
  32. 3.
  33. (bkz: allah korusun)

    insanın tüm hayatını alt üst eden, küstüren durum.
    1 ...
  34. 2.
  35. Kazik kadar insana ne kadar zayif oldugunu ogretir. Babasi olmadan nasil yetim kalabilecegini anlar insan. Baba aci ile bogusurken agzindan sadece "yavrularim, kuzularim" sozleri ciktikca ne kadar cok sevildigini farkeder, ne kadar cok sevdigini anlar. Kardesler hic olmadiklari kadar tek bir butun olurlar babanin hastaliginda. anne cocuklarina bakar, gurur duyar, esine bakar, onu sevmeye yeterince vakti olmadigini dusunur. Bizim kusagin anneleri babalari birbirini gizlice sever, cocuklar sahit olamaz asklarina, hatta birbirleri de pek bilemezler. Iste o babanin hastaliginda onlarin askina ilk kez sahit olursunuz. Eger hersey yolunda giderse baba iyilesir, o iyilesince hastaligi sirasinda kotuye gitmis olan diger konular da sanki kendiliginden cozulecek gibi olur, oyle ya; babaniz sagligina kavusmustur, onun varligiyla cozulemeyecek birsey kalmamistir artik.
    4 ...
  36. 1.
  37. acıtır.
    babanızla beraber geçireceğiniz zamanın kısa olduğuna işarettir.
    altı yaşındaysanız, hastane odasına girmeniz de zordur, babanızın da ordan çıkması imkansızdır. bakakalırsınız kapı aralığından, bembeyaz çarşaflar içinde yatan hasta, yorgun babanıza. diyecekleri vardır, öpecekleri vardır. dedirtmezler, söyletmezler, yasaktır. herkes olacakları biliyordur aslında, küçük kız hariç.
    ve imkansız gerçek olur, çıkarırlar babanızı odasından. anne, ne kadar yalnızdır ki, bir takım hastahane işlerini kendisi gerçekleştirir, küçük kızı hastahane koridorundaki döşemelerin çizgilerine basmadan yürüme oyununu oynarken. tanıdık bir kaç yüz görünür ama sonra kaybolurlar. baba iyileşse de eve gitme zamanı bir gelsedir artık, hem odasını da boşaltmışlardır, beyaz çarşaflar da gitmiştir onunla. oyunlar, arkadaşlar bekliyordur mahallede, hastahane ne sıkıcıdır. anne, kahverengileşmiş yüzüyle, küçük kıza dönüp 'hadi gidiyoruz' der. eve gidilir, akşamlar olur, baba beklenir...gelmez bir türlü.
    acıtır.
    15 ...
© 2025 uludağ sözlük