hicbirseyin farkında olmayan küçük kardeş ve büyük sorumluluklar kalır kişiye. Artık gelir gider dengesini ayarlama işi yetişkin kişiye düşer. Kişiyi duygusallastirir, aynı zamanda olgunlaştırır. Eve karşı olan sorumluluğu arttırır.
Çok özledim be baba.
kelimeler yetmez anlatmaya, hissettiklerinizi anlatacak,açıklayabilecek kelimeleri bulamaz, cümleleri kuramazsınız. Susmayı tercih edersiniz içinizde kopan fırtınaya inat sadece susarsınız, sessiz sessiz gözlerinizden dökülür iki damla yaş.
Küçük birde kardeşiniz varsa hele ona utanılacak bir şey olmadığını, babanızın yüz kızartıcı bir suçu olmadığını anlatmaya çalışırsınız.
en zoru da ne olur biliyor musun sözlük, anneniz daha fazla üzülmesin, dost üzülmesin düşman sevinmesin diye dik durmaya çalışırsınız en çokta bu yıpratır adamı. dışarıdan bakıldığında dimdik durursunuz ama dizleriniz ağrır taşıyamaz hale gelmiştir. kendinizi bırakmak istersiniz ama yapamazsınız, dik durmak zorundasınızdır.
hayatının en güzel çağında üniversite okurken o kapıdan ellerinizle uğurlarsınız babanızı, o kapının önünde sarılırsın, 20 yaşında değilsindir o an. 2 yaşında ki bir çocuk oluverir kendini tutamazsın. baba en güvendiğin insan, arkanda dağ dibi duran adamı oraya yollamak ve onun sorumluluklarını üstlenmek zorundasınızdır. "gitme baba, beni bırakma" dersiniz. o ise hala dimdik "annenle ve kardeşinle ilgilen, dik dur. senden tek beklentim okulunu bitirmendir." der ve "hadi artık" diyerek ayrılırsınız.
o cezaevinin kapısına yapışır ağlarsınız. babanız içeridedir artık ancak siz ne içeridesinizdir ne de dışarıda. bir yarınız içeridedir artık.
masanın başına görüşte beraber çektirdiğiniz resmi koyarsınız. o zamana kadar boşvermiş alttan dersleri olan uzarsa uzar diyen adamken o resme bakarak dişinizi tırnağınıza takarak çalışırsınız. babanız sizden bunu istiyor çünkü.
şimarmasın diye bu zamana kadar seni yüzüne karşı hiç takdir etmeyen baban açık cezaevindeyse iznini mezuniyet törenine denk getirir. o törende gözlerinde gördüğün gurur ve heyecanın verdiği hissi hiç bir şey veremez sana.
babam cezaevinden çıkalı 1.5 sene oldu sözlük, ama o günlerin izi ömür boyu benimle olacak. darısı babalarını bekleyen diğer insanlara, eşlere, annelere.
Sungurlu Kapalı Cezaevine selamlar olsun.
edit: 2 sene 4 ay yolunu gözledim Allah bir daha gözletmesin, babasını eşini oğlunu kardeşini bekleyenlere sabır versin. en büyük tesellim canı sağdı çok şükür hala sağ. "soğuk mezar taşına sarılmak da vardı ama şimdi gidip ayda 1 de olsa kanlı canlı sarılıyorum" diyerek teselli buluyor insan.
Gidiyor işte , benim biricik babam gidiyor. Babamın tabiriyle "sadece sayılı gün görüşmemekken" benim için cezaevine gitmesi, bir eziklik, bir parçanızın kopması.Babam yanımda olsa bile her zaman bir burukluk ile yaşamak. Belki de babamda böyle düşünüyordur.
Hayatın en acı verdiği anlardan biri. Cezaevine girme nedeni paylaşılabilecek bir mevzu olduğunda belki daha az olumsuz etkisi olur. Ancak haksız yere ve usulsüz gözaltı durumu varsa 466 sayılı kanun kapsamında hak aranması gerekir.
kelimeler yetmez anlatmaya ama gözyaşlarının düştüğü yeri yakmasıdır, akraban olsa bile baskalarının yanında sıgıntı olmaktır, anne ve kardese karsı güclü olmaya calısırken kendi yaşını umutmaktır, kuru ekmek-soğana razı olmaktır. evin çatısının ucup gitmesidir ne kadar duvarlar olsada en önemli yer eksik kalır, her gün onunla birlikte volta atarken aynı hayalleri kurmaktır. bazen telefonda konusurken herseyi unutup sen nerdesin diye sormak her aksam ona sarıldığın günün hayalini kurmaktır,
evine,işyerine "sahibinden satılık" yazılarını yazarken babanın bunları görmediğine şükretmektir.
keske hep cocuk kalsaydım diye isyan etmektir, "ulan biz ergenlik çağı nedir bilmedik,ergenlikte neler ile ugrasıyorduk" diyip içinde kalan eksiklikleri meşrulaştırmaktır.
kaç yasına gelirsen gel aklına geldikce içinin acımasıdır.acıkcası içinin en ezik yanıdır.
bugün başıma gelen olayın ta kendisi sözlük. babamı bugün sivil polisler geldi aldı ve götürdü. ne için mi sadece 9 bin liralık borcu için. üstelik bu borç için kendisine hiçbir uyarı bildirimi gelmemesine rağmen. 3 aylık bi yatarı varmış sanırım. ama yatsa da çıksada bu parayı ben ödiyeceğim bu hafta içinde. o zaman hemen çıkacakmış.
öyle tuhaf ve insanın kafasını bolca düşüncelere salan aptalca bir durum ki, 2 gündür kendimi mal gibi hissediyorum. içinde dışarı çıkmayı bekleyen nedensiz öfke ve sinir var. ama bi o kadar da çok hüzün... nedenini anlamadığım salakça ağlama nöbetleri geliyor bazen. zoruma gidiyor sanırım düştüğümüz durum. yada onun kendini düşürdüğü durum. o kadar çabuk olduki doğru düzgün vedalaşamadık bile. normal zamanda zaten birbirimizden ayrı yaşıyorduk, çokta görüşmüyorduk üstelik. ama emniyette onu kelepçeli görene kadar. işte o zaman herşeyi unutuyorsun. diyorsunki babam. sadece baba kelimesinin anlamını o zaman anlıyorsun...
allah ım kimsenin başına vermesin dilerim bu derdi. az gibi gözüksede yatan kişi için öyle olmayan bir süre zarfı. allah daha kötülerini yaşayanlara sabır versin. neden buraya bu kadar döktüm içimi bilmiyorum ama az da olsa rahatladım be sözlük...
bıdı: imla.