Asırlarca, yıkılmaz, yenilmez, dayanıklı insan şeklinde yorumlanan babanın, her fırsatta ağlamayı değil de çözüm bulmayı seçmesinin alışıla gelmesi sonucu, istem dışı gerçekleşmesine engel olmadığı anda patlak veren ve çocuğu dumur eden olay.
Ben babamı en son 2 ay önce ağlarken gördüm. Amcamın %50 yaşama şansı tanıdıkları ameliyata girmesinden sonra dayanamayıp eve gelir ve 'zamanında dikkat etmedik, hep erteledik evladımın, gülümün hastalığını, geçer dedik, umursamadık, vah benim oğlum' şeklinde söylenirken o gözlerden düşen yaşları görünce içimde tarifi olmayan bir duygu belirdi. Ne anlatılır ne de resmedilir böyle bir duygu.
dünyanın en zor şeyi. bütün umutların yerle bir olduğu an. kişinin kendisini zavallı hissetmesinin sebebi. babalar dağ gibi olur. her zorluğa, her darbeye dayanır. ayakta durur. babalar ağlamaz. Şayet ağlıyorsa bir şeyler gerçekten ters gidiyordur.
Benim bir babam vardı, dinleyin ey ahali!
Gözleri sürmeli sürmeliydi, rimel çekmişçesine; ağladı mı göz yaşlarının sicim gibi akması, o parlaklığın azimetiydi. Öyle ota boka da ağlamazdı;
Yok, insan olmadığından değil, mertliğin ve erkekliğin böyle öğretilmesindendi.
Zordu be benim babamın işi.
Hem delikanlı olacak, o oranda da insan kalabilecekti.
Gözleri siyah siyahtı, boncuk iriliğinde, gece gizeminde.
Baktın mı içine, sen de kaybolurdun efsun derinliğinde.
Ağladı mı, işte o en inciticisiydi.
Yer yarılırdı da sen içine giremezdin, o kadar yok ediciydi, maneviyatınla hâlâ onun karşında dururken.
O benim babam var ya, çok içine ağlamış, bize göstermemişti o sicim gibi olanları...
Benim bir babam vardı,
Ağladım mı gök susardı, yeryüzü kanardı. Öyle içten ağlardı, insan olmayı anlatırcasına.
Az ağlardı ama,
Çok şey anlatırdı hayata dair bana.
gözlerin gördüğü ama görmek istemediği anı oynar o dakikalar...
sanki teninden buz gibi su boşalıyordur ama tir tir titrersin; bu titreme üşümekten değil, çaresizliktendir babanın ağlayışıyla.
o koskoca yıkılmaz kalenin parçalanışıyla omuzlarımın ağırlığını kaldıramaz olursun..
hayatımda bir defa gördüğüm (dedemin vefatı) olaydır. acısının büyüklüğü altında direncinin azalması sebebiyle, ona gereken desteğin verilmesi gerektiği andır.
Gazetelerde çoğu defa gördüğüm ve beni mahveden fotoğraf kareleridir. Ve genelde ölen evladının ardından ağlayan babaların fotoğraflarıdır bunlar. Çaresizliğin resmidir. Bitmişliğin resmidir. Dünyanın sonunun resmidir. Elin, ayağın buz tutar, için yanar görünce. baba olmak da annelik kadar kutsaldır dersin.
(bkz: rögara düşen kızına sarılan baba)
(bkz: ölen çocuğunun bağışlanan organları götürülürken ağlayan baba)
(bkz: şehit cenazeleri)
insanın içini acıtan durumdur. zira baba, çocukluk yıllarından beri evin otorite ve güç simgesidir. yıllar geçer; çocuk büyür... boyu babasının boyunu geçer ama babanın çocuğun gözündeki imajı hala aynıdır. ama bu koskoca adam, bu dev çınar da ağlar bir gün. insan yakıştıramaz göz yaşlarını o adamın yüzüne.
"babam dişlerini sıkıp dayanamıyor, hüngür hüngür ağlıyorsa çok canı yanıyor olmalı." diye düşünür insan ve kahrolur...
telefonda bile yanlışlıkla duysanız, babanız çaktırmamaya çalışsa bile hissettiğiniz olaydır. dünyayı karşınıza alabilecek konumda olursunuz. isyan edersiniz. * bağırır çağırırsınız. ama bir şey yapamayacağınızı anladığınızda sadece "seni seviyorum" diye siz de ağlamaya başlarsınız.
telefon sessizce kapatılır.
gayet normal bir durum; ataerkil toplum yapılanması'ndan ötürü (yok evimin direği, yok ekmek kapım, yok efendim evimin otoritesi vb. gibi yakıştırmalardan ötürü ki bu sıfatlar, namlar; baba olan bünyelere de başkaları tarafından veriliyor.) bir türlü konduramadığımız aslında gayet olağan, bildiğin insanın ağlaması. abartılacak bir şey yok o kadar da.
nadir görülen ve görüldüğünde ise insanın içini fena halde burkan bir olaydır. malesef iki defa rastlamış ve akabinde çok kötü duygular içine düşmüşümdür. evin direği olan insan ağlıyorsa sorun gerçekten çok büyük demektir.
içinize koca bir korku ve güvensizliği de beraberinde getiren üzüntüdür. kıyamamaktır. demek hayat babaları bile aglatırmış dersiniz, cesaretiniz, gözü karalıgınız bir anda toz duman olur. ürkekleşiverirsiniz.