yıllar boyunca '' baba evin direğidir.'', '' baba sert yüreklidir.'' , '' erkekler * ağlamaz.'' gibi sözlerle büyüdük. ne kadar inanmasak da bunlar hafızamıza kazındı. işte bu yüzdendir ki babanın ağladığını görmek bizi çok üzer, şok oluruz bi anlamda. yiğeni öldüğü zaman babamın ağladığı rivayet edilir. ben görmedim. görsem de babama olan düşüncelerim değişmezdi. ben 7 yaşındayken de kahramanımdı hala benim gözümde en süper kahramandan daha kahraman.
gördüm babaların ağlamasını
dalları düğüm düğüm
gövdesi kahve falı
bir zeytin ağacını köklemek var ya
sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı
kazma vurmak beşyüz yıllık meşeye
acısını duymak var ya kopmanın
babaların ağlaması işte o
babaların ağlaması öyle zor
bir şiir gibi narin ve sevdalıdır aslında babanın yüreği kendi içinde olabildiğince kırılgandır hislerinin çatısı yoktur tutamaz onları gizliden dökülen yaşlarına işarettir.
bundan 2 gün önce gerçekleşen, ilk ama tek olmasını umut ettiğim olay. sebebiyet veren şey yıllar önce vefat eden kardeşinin fotoğrafını görmesi. böyle değildi benim babam. yaşlanıyor artık sanırım dedirtti bana.
babam ağlamaz, babam yaşlanmaz, babam hastalanmaz ve hatta hatta babam ölmez diye düşünen biz evlatların, yıllar geçtikçe babasında gördüğü bu tepkimelerle kalbi acır. işte o an anlar büyüdüğünü.
ailede hiç kimsenin ağlaması babanın ağlayışı kadar canını acıtmaz insanın.
baba ağlayınca boğazınıza hiç geçmeyecekmişçesine bir yumru takılır.
çünkü bilirsiniz ki babalar gücün, metanetin ve koruyuculuğun semboludurler.
baba ağlarsa bilirsiniz ki çok daha olumsuz bir olay olmuştur.
zaten ardından da büyük ihtimalle siz ağlarsınız ya da gözyaşlarınızı tutmak için kendinizle mücadele edersiniz.
babam ve oğlum filmini izlerken meydana gelen durumdur. ilk defa ağladığını ve ilk defa tuvalet dışında yanında solo tuvalet kağıdı bulundurduğunu gördüm.
şahit olunduğunda insanın yüreğini acıtan, ister istemez gözlerden yaş dökülmesine sebebiyet veren makus, etkileyici olaydır. ilginç olan sadece öz babanı değil herhangi bir babayı ozellikle çocuklarının önünde ağlarken, ağlamak zorunda bırakılırken görmek aynı derece de üzüntü vericidir.
içinizi çok acıtan, aklınıza hep gelen andır.
kendi babasının öldüğü an ağlamıştır. üzülürsünüz çok her şeye. gözyaşlarını saklamaya çalışır bakışlardan, başamaz.
insanın içindeki tüm değerleri alt üst eden olaydır. baba yıllarca despot, ve duygusuz davranmıştır. siz ağladığınızda sizi zayıflıkla suçlamıştır. sonra yaşlanmıştır. her söze her harekete ağlar olmuştur. kendi laflarını yüzüne çarpmak zayıf bir insan olduğunu söylemek istersiniz ama yapamazsınız. sonra sizde ağlarsınız, ağlanmadan geçen o yıllar için ağlarsınız.
Inanilmaz bir aci yasatir evlatta.
Onun gözünden 1 damla yas aksa bile, evladin yüregi burkulur, aglamaya baslar.
Katlanilmaz, dayanilmaz bir acidir cünkü bu. Babanin aglamasi, onu o halde görmek bile kötü bir durumdur.
Hele hele anne ve babanin ayni anda aglamasi, onlari caresiz görmek bitirir insani ...
evlatların sık rastlamayacağı bir şeydir. babalarının da bir insan olduğunu, etten kemikten yaratılıp, duyguları olduğunu hatırlarlar. baba ne kadar kasmışsa kassın evveliyatta otorite için, evlatların eğer aklı eriyorsa "bu adam dinlenmez artık" demeyeceği, aksine sevgisini göstermemelerinden yakındıkları babalarına ilgilerinin artacağı bir gerçektir. oysa hep otorite diye kastırmış ve ailesine sevgisini göstermeyi bile zayıflık sanan bir babanın, artık her şeyini yitirdiğini sanmasına sebep olabilir. lakin yanlış bir kaygıdır. bu durum uzun zaman boyu paylaşılamamış sevgiyi, söylenmemiş duyguları söylemek için bir altın fırsattır.
babanın ağlaması durumun ehemmiyetini gösterir. yaradılış itibariyle daha dayanıklı olan erkek ırkı baba olunca daha bir sartleşir. babanız ölüm, ayrılık veya zor günler için ağlıyorsa sarılın ona sıkı sıkı, yanında olun. fakat sizi terkettiği, gidip başka çocuklar edindiği eşi ve ailesi için ağlıyorsa sessizce uzaklaşın.
askerde kaybedilen yegeni için, ölen babası için, eve icra geldigi için sessizce aglar babalar. çaresizlik bazen güçlerini zorlar elleri kolları bağlı kaldıgında hıçkıra hıçkıra ağlar babalar.
bundan yılar önceydi. dayım ile yengem ayrılmışlardı. bir gün çocuklardan biri bizim yanımızda annesi ile alakalı sorular sormaya başladı.
yeğen:
-baba şimdi annem bir daha hiç gelmeyecek mi?
dayı:
- anneniz oğlum o sizin gelip görücek sizi
yeğen:
- yalan söyleme gitti işte ben sıkıldım annemin tokasına sarılıp yatmaktan artık annem gibi kokmuyor
dayı:
-(ne söyleyebilirdi ki iki damla yaştan başka)
sonra çocukların dayımın boynuna sarılarak ağlaması....
ben bile çaktırmadan dışarı çıkıp bir sigara yakıp ağlamıştım. yıkılan yuvalar babaları ağlatıyor. anneleri ağlatıyor ama en çok da çocukları ağlatıyor.
eğer baba kendine acıyan biriyse, gözyaşlarının size dokunmasından çok sizi rahatsız edecek, adeta "kalk ayağa ne ağlıyorsun lan" demek isteyip diyemeyeceğiniz, ve diyemedikçe daha da sinirlenip kendinizi yediğiniz zamanla ona olan saygınızında azalmasına sebep olacak durumdur...
Halbuki baba nedir? Dağdır, yaslanırsın güvenle uzun uzun... Baba nedir? Problem çözücüdür, başınıza ne gelirse gelsin çözüm ondan gelir... Baba nedir? Doğrudur... ne derse inanırsınız yüzünüze baka baka herhangi bir konuda yalan söyleyecek son insandır. Duyduklarını hoşunuza gitmeyecek olsa da...
Bunlar olmadan bir babanın ağlaması sadece soğutur... *
bir felaket gibidir.
sanki o anda babayla beraber yer de, gök de ağlar. ağaçlar, kuşlar, herşey ağlamaya başlar...
hayatınızda bir milattır bu.
babam ağladı. artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak...