yutkunamazsın, düğüm düğüm olur boğazın, göğsüne bir şey oturur.
babaannem öldüğünde, hastanede görmüştüm babamı ağlarken. neden bilmiyorum yüzüne fazla bakamamıştım, sanki onu ağlarken görmem kendisini daha da kötü hissettirecek gibiydi... hızlıca sarılıp başsağlığı diledikten sonra uzaklaşıp bende ağlamıştım.
bundan yılar önceydi. dayım ile yengem ayrılmışlardı. bir gün çocuklardan biri bizim yanımızda annesi ile alakalı sorular sormaya başladı.
yeğen:
-baba şimdi annem bir daha hiç gelmeyecek mi?
dayı:
- anneniz oğlum o sizin gelip görücek sizi
yeğen:
- yalan söyleme gitti işte ben sıkıldım annemin tokasına sarılıp yatmaktan artık annem gibi kokmuyor
dayı:
-(ne söyleyebilirdi ki iki damla yaştan başka)
sonra çocukların dayımın boynuna sarılarak ağlaması....
ben bile çaktırmadan dışarı çıkıp bir sigara yakıp ağlamıştım. yıkılan yuvalar babaları ağlatıyor. anneleri ağlatıyor ama en çok da çocukları ağlatıyor.
babam, babasından sevgi görmeden büyümüş.. hep dayak hep dayak.. zaten üvey annesi de pek istemezmiş.. o yüzden hep yatılı okula göndermişler pederi.. her neyse özet geçeyim..
hani bazı adamlar vardır.. ben yaşamadım, çocuğumu yaşatacağım, kimseye özendirmeden, 1 dediği 2 olmayacak gibi durumları kafasına koyar.. babam da o hesap beni büyüttü.. üstüme titredi. beni o kadar çok severdi ki başka kimsenin sevgisine muhtaç olmazdım..
bazen alaya alırdı, geleceğimsin ulan, zürriyetimsin, soyumun devamısın diye kafamı okşar öperdi yanaklarımdan jagler kokusu üstüme sine sine boynuna sarılırdım..
fakat onun sevgisine ne kadar layık oldum bilemem ama memleket değiştirdiğimiz için yeni başladığımız okula alışamamıştım. okulu bırakmıştım.. bir sonra ki yıl tekrar başlayıp 3. sınıfta yine kalmıştım..
suratına bakacak suratım yoktu.. ağlıyordum.. sınıfta kaldığım için değil.. derslerin sikimde olduğu için değil.. bir yılım heba olduğu için hiç değil.. babamın beni döveceğini düşündüğüm için hiç ama hiç değil.. sadece onu üzeceğim için ağlıyordum..
sevgilime anlattım bu durumu.. babama söylemeden önce.. aramış babamı.. '' baba oğlun böyle böyle sınıfta kalmış. ne olur fazla bağırma ona, sana karşı da mahçup.. açıktan okur yine de bitirir felan demiş.. '' sağ olsun.. *
eve gittim.. daha doğrusu babamın iş yerine.. bi müşteri var fön çekiyor.. suratım asık.. onun ki daha da asık. neyse işi bitti..
geç lan otur karşıma dedi.. ve başladı ; bak oğlum ben yokluk içinde büyüdüm, evden kaçarak büyüdüm.. bu mesleği öğrendim.. sana yanıma gel öğren şu işi dedim.. kadınların tribini çekemem dedin öğrenmedin.. okumaktan başka bir çaren yok.. 2 gün sonra ben ölsem sana kim bakacak ? hiç düşündün mü dedi.. düşünmemiştim. çalışırım baba dedim. sen mi çalışırsın lan.. olm sen zora gelemezsin.. benim oğlum masa başında çalışmalı.. bir imza ile iş bitirmeli.. ona herkes bey diye hitap etmeli.. derdi..
o konuşmanın sonunda gözleri doldu.. çocuk gibi ağladı.. o an kendimden öyle bir nefret ettim ki.. ben de ağladım..
şuan babamın dediği her lafı aklımda tutarak basamak basamak çıkıyorum. her şey senin hayallerin için baba.. seni seviyorum.
18 yaşındayım ve ağladığını henüz görmedim. babam da benim gibi duygularını herkese hissettirmez. babamın; çocuğu, babası ve kardeşi öldü yinede ağladığına şahit olmadım.
kim bilir belki yine gizli gizli ağlıyordur ya da zamanında çok ağlamıştır ve artık ağlayamıyordur bile, bilemiyorum.
Benim bir babam vardı, dinleyin ey ahali!
Gözleri sürmeli sürmeliydi, rimel çekmişçesine; ağladı mı göz yaşlarının sicim gibi akması, o parlaklığın azimetiydi. Öyle ota boka da ağlamazdı;
Yok, insan olmadığından değil, mertliğin ve erkekliğin böyle öğretilmesindendi.
Zordu be benim babamın işi.
Hem delikanlı olacak, o oranda da insan kalabilecekti.
Gözleri siyah siyahtı, boncuk iriliğinde, gece gizeminde.
Baktın mı içine, sen de kaybolurdun efsun derinliğinde.
Ağladı mı, işte o en inciticisiydi.
Yer yarılırdı da sen içine giremezdin, o kadar yok ediciydi, maneviyatınla hâlâ onun karşında dururken.
O benim babam var ya, çok içine ağlamış, bize göstermemişti o sicim gibi olanları...
Benim bir babam vardı,
Ağladım mı gök susardı, yeryüzü kanardı. Öyle içten ağlardı, insan olmayı anlatırcasına.
Az ağlardı ama,
Çok şey anlatırdı hayata dair bana.
Hiç görmediğim olaydır. Ben babamı hep güçlü gördüm. Sadece bir kere dedem vefat ettiğinde babamın ağladığını annemden duymuştum. Bir daha da duymak istemiyorum. O ağlamasın, ben onun yerine ağlarım.
bundan 2 gün önce gerçekleşen, ilk ama tek olmasını umut ettiğim olay. sebebiyet veren şey yıllar önce vefat eden kardeşinin fotoğrafını görmesi. böyle değildi benim babam. yaşlanıyor artık sanırım dedirtti bana.
babam ağlamaz, babam yaşlanmaz, babam hastalanmaz ve hatta hatta babam ölmez diye düşünen biz evlatların, yıllar geçtikçe babasında gördüğü bu tepkimelerle kalbi acır. işte o an anlar büyüdüğünü.