Çocukluk travmalarının en ağır sendromlarını yaşatır. Anne baba çocuk kutsal üçlüsü olarak bir çay bahçesine gidersiniz. en güzelinden bi masaya oturur, kola bi şeyler söylersiniz, ortaya da annenizin evden sarıp getirdiği börekleri açarsınız. Anne kırk yılda bir gezmek olduğu için mutludur avaz avaz gülmektedir, siz de anneniz mutlu diye sevinirsiniz, baba da horoz gibi şişinmektedir.
Sonra anne üstünüze döktüğünüz börek kırıntılarını temizlemek için size eğildiğinde başınızı istemsizce kaldırırsınız ve babanızın karşı masadaki 18lik kızın bacaklarını memelerini gözleriyle yerken diliyle ağzını yalarken görürsünüz. Gözleri şehvetten kısılmış, sizi ve annenizi unutmuştur, aklında o kızın elbisesinin içine girip o bacakları ayırmak vardır sadece. Parka sizi gezdirmek için değil kendisi baldır bacak görmek için getirmiştir.
Gözünüz annenizin kuru bacaklarına, mandalina büyüklüğünde memelerine takılır, babanızdan nefret eder ağlamaya başlarsınız.