Sene 1990 larin ortasi geriye donuk hatirladigim en net olaylardan biridir ufagiz daha okula gitmiyoruz nasil bir kafaysa halinin uzerinde kagitlari piramit yapmisim kibritle de yakmisim izliyorum evi bir duman kapladi goz gozu gormuyor bizim salonun da cift girisi vardi evin icinde daire cizebiliodun yani neyse peder uyuyodu dumana uyandi atesi sondurmek yerine beni iki tur kovaladi amina kodugumun oglu die yakaladiginda tekmeyi basti duvara yapistiydim sonra gitti atesi oyle sondurdu. Adam evin yanma riskine ragmen o tekmeyi atti. Hatira die haliyi saklarlar hala.
Rahmetlinin herşeyden en az 2'şer stoklama huyu vardı.
kalmadı, bitti kelimesine sinir olurdu... Öyle ki cep telefonundan bile 2 taneydi. yani abartmıyorum birini de televizyonda "haydi adamlar a'sı çıktı v'sı çıktı arayın" temalı tv programından almıştı, günlerce uğraşmıştım tabiki bozuk çıkmıştı...
3 yıl olucak kaybedeli kendisini. evde toz şeker daha yeni bitti düşün.allahtan bozulmuyor. 3 yılda da 2 kez ev taşıyıp, erzaklarını da yanımda taşıdım.
baba üzgünüm ama toz şeker bitmiş, seni de çok özledim.
Bi akşam Cebimdeki sigarayı görmüş (yada farketmiş) neyse bahçeye köpeklerin yanına çıktık karşısına aldı beni, sordu ne zamandır diye 2 yıldır dedim yüzünü buruşturdu peki neden diye tekrar sordu gelecek kaygısı kendime yavaş yavaş zarar verebildiğim tek faaliyet vs saydım sonra kafamı koltuğuna aldı yürüdük bahçede sadece yürüdük o bile 2 yıldır benimle ilgilenmediğini o gece anlamıştı. uyumadan önce yanıma geldi bana kullanmayacağıma dair söz verdirtti büyük yeminleri de sıraladı ardı sıra, bırakmam zor olacak ama eminim babam bunu istediği için olacak. üstelik hayatta kalan tek varlığım babam, hala bir babanız varken kıymetini bilin.
5 6 yaşlarındayken iğneden çok korkardım hastanelerden doktorlardan..
Sonra bi gün baya hasta oldum üşüttüm doktor bana 20 tane iğne verdi. Tabi o zaman arabamız yok babamın bi motosikleti var onunla sağlık ocağına gidip gelicez.
Babam ve annem beni hergün giderken dedenlere gidiyoruz ananene gidiyoruz diye diye 20 gün boyunca sağlık ocağına götürdüler. 20 gün boyunca da her seferinde inandım. Mk ne masummuşum sonra da kimseye inanmadım işte.
fazla sayıda olmayan anılardır. en çok aklımda kalanlardan bir tanesi ;
lise son sınıftayız. kanımız yerinde durmuyor tabi deli deli akıyor her akşam sokaklarda atraksiyon peşinde. sigaraya tam başlamamışım ama arkadaşlar sağ olsun çizgiye kadar getirmişler beni. bir akşam gene 2 üst sokakta apartman girişinde sigara eşliğinde mal gibi muhabbet ediyoruz. ortalık karanlık o zamanlar sokaklar bu kadar aydınlatmalı değildi göz gözü görmüyor pek. arkadaş klişe olarak "baban geliyor" esprisini yapmış evvelden onlarca kere hali hazırda. artık yemiyorum tabi tam sigarayı köklerken gene dedi "baban geliyor" diye.. benim sırtım sokağa dönük yüzüm apartmana ayaktayım. o kamilde merdivende oturuyor benim tam tersim pozisyonda sırtı apartmana dönük yüzü sokağa. böyle diyince "sktr layn o numarayı yemem ben hem gelse ne olacak geleceği varsa göreceği de var pederin" der demez omzuma bir el dokundu işte..
fazla şey etmemişti allahtan sadece "ne bağrıyon lan peder meder diye ne pederi hem olm ben sana sigara içme demedim mi lan" şeklinde çıkışmıştı *
90 lı yılların başları 7-8 yaşlarındayım. Yine haylazlıklar peşinde koştuğum yaz aylarından biri. Köy yerinde büyüdüm ben erik çalarak ağaçlardan. Bir gün şu su atan tabancalardan var elimde oynuyoruz evin önünde bir şey oldu tam hatırlamıyorum ama hatırladıklarım daha mühim zaten. Arkadaşımı mı ıslattım çok bir şey oldu işte çocukta şeker olsa gerek eriyeceğim korkusuyla ağlamaya başladı çocuk garip bir şey. Peder bey de evdeymiş sese çıktı cama. bir bağırması vardır ki çakılıp kalırım yerime çok korkardım babamdan hangi mesafeden bağırırsa bağırsın o bazı çocuklar gibi kaçmazdım çakılıp kalır kalbim korkudan çarpardı yol ortasında da olsam araba da gelse kıpırdayamazdım korkudan ( şaka falan değil bunlar) komşu da çıktı cama o sıra kaçsana evladım dedi kaçarsam daha fazla dayağı evde akşam yiteceğim diye cevap verdim. Peder uçarak indi merdivenden 20 basamağı üç adımda geçerek rekor kırdı. Geldi yanıma canım su tabancasını aldı kırdı boncuk tabancası olsa dersin ki tehlikeli ama değil. Neyse sol bileğimden tutup götüme bir tekme attı ve peşine bam bam bam birkaç tane daha maşallahım var sekiyorum ayaklar yere değmiyor ilk tekmeden sonra altıma işemiştim zaten. Bir rahatlama gelmişti işeyince bileği de tutmuş savrulamıyorum ki adam profesyonel. Salak bir gerekçeyle sağlam bir dayak yemiştim ama bu ilk değildi ve son olmayacaktı o merdivenlerden bana bir tekme yerleştirmiş bir keresinde, beni onun üç adımda geçtiği basamakları hiç değmeden inmişliğim vardır. Boynuz kulağı geçiyormuş. Yeni rekor artık bendeydi.
Daha çok küçüğüm 2 yaşında felan babam beni dükkanda kameraya alıyor, rasim abime dönüyorum o zamanda en sevdiğim çalışanımız abi bak babam beni kameraya alıyor bak beni çok seviyor diyorum, o gün bugündür babamı ne zaman sevsem 2 yaşıma dönüyorum. Ve babamı hergün severek uyanıyorum. Şükürler olsun varlığına. Tebessümüne ömür verilir.
Bir gün eve geldi babam ben o sıra 9 yaşlarındayım hoşgeldin dedim sarıldım falan dediki oğlum dışarda bişey var heralde senin dedi apartmanın merdivenlerine bunu bırakmış https://galeri.uludagsozluk.com/r/1454879/+
Nasıl çılgınlarca sevinmiştim gördüğüm anda bu tır ışıkları yanan kornası olan benzinlikli bir tırdı çok hava atmiştm bu tırla ben be.
pederin ofisine surekli gidip geliyorum. bir punduna getirip kizi bir aksam cikardim ve caktim.
1 hafta sonra filan babama "baba haberin olsun, senin sekretere boye boyle yaptim diye anlatim guldum. bana hayatinda sesini yukseltmemis babam bir bagirdiki anlatamam. megerse adamcagiz kizla ilsiki yasiyormus ! ayrildilar tabii.
daha biraz önce babam balkondan bakınırken çaprazdaki binanın üst katında oturanların daha yeni aldıkları arabasının üst açılır camın açık olduğunu fark etti. o kişileri tanımadığımız halde bana gelip o binadaki kuaförün telefonunu bul da söyleyelim uyarsınlar bir onları, arabanın içi su içinde kalacak iyice hızlanan yağmurdan dolayı dedi. neyse telefonu netten buldum ve hemen verdim. babam kuaför kızı aradı ve söyledi durumu. onlar da ilettiler durumu aracın sahibine. neyse arabanın sahibi de gelip cam tavanı kapattı, ıslanmış olan içini sildi gitti. buna benzer şekilde bir de geçen sene tam migros'a girerken bir bayan aracının el frenini çekmeyi unutmuş. o araç başladı hız alarak arkasındaki son model mercedes'e doğru gitmeye. biz fark edince babamla giden aracı tuttuk ve içeride anons ettirdik. neyse kadın geldi panik içinde. aracına binip durumu düzeltti. kadın daha sonra çok teşekkür etti bize dönerek. tutmasaydık mercedes'e geri geri gidip hızlanarak çarpacaktı. bizde de bu durumların tersi oldu. babam aracına o kadar dikkat etmesine rağmen geçtiğimiz senelerde bir sokak köpeği dişleyerek aracın ön tamponuna zarar vermiş ve binadaki otoparkta kimliği belirsiz bir araç veya bir şahıs da aracın bir yan kapısını bayağa uzun bir şekilde çizmişti. buna rağmen başkasının malı zarar görecek diye elimizden geldiğince bunu engellemeye çalışıyoruz.
Bundan yıllar yıllar önce bir veli toplantısı yapılıyor ben de kapıdan dinliyorum matematikçiyi notları açıklıyor du sıçtım nabıcam ben amk felan tribe girmiştim baba emekli astsubay olunca böyle oluyor işte neyse hoca bruce dickinson 4 dedi ben bekliyorum kapıda babam çıktı bana sarıldı ama baba notlar fransız sistemine göre 5 veya 10 üzerinden değerlendirilmiyor demedim.
Çocuğum. Çok küçüğüm. izmir - fuara gittik. Meger arkadaşı varmiş çok yakın tüm oyuncaklara ücretsiz bindik. Hepsine bindik ama hatta defalarca bindik.
Sonra annem babam ablam ben dönme dolaba bindik. Dönme dolapta annem ve babam çay içtiler. Biz ablamla oynayıp izmir' i seyrettik. Dakikalarca da dönme dolaba bindik. O akşamı hayatım boyunca unutamayacağım.
Babamla ilk ve tek aktivitemiz olabilir o dönme dolap. kendi arkadaşları ile dışarda takılır, eve yemek saatinde ve uyku saatinde gelirdi sadece. Bazen sabaha karşı.
Buraya yazmaya değecek güzel bir anımı hatırlamıyorum. Muhakkak güzel, mutlu anlar da geçirmişizdir babamla ama nedense insanın aklında genelde travmatik olan olaylar kalıyor. Şimdi buraya küçükken beni dövdüğü anıları mı anlatayım, yoksa bana yaptıklarını anneme de yapmaya kalkmasından sonra onu dövdüğümü mü anlatayım sözlük?
Ya da durun durun aklıma yazabileceğim trajikomik bir anımız geldi. Sevgili babacığımın benim üzerime ne kadar düştüğünü, ne kadar ilgilendiğini anlayabileceğiniz bir anı.
Lise 2 ye gidiyorum. Okulda sık sık disiplin suçları işlediğimden okul yönetimi, hocalarım falan velimi çağırıyorlar. Ben de sürekli annemi getiriyorum, yaptıklarımı anlatıyorlar ve annem de bana gereken cezayı veriyordu. Her ne kadar gereken cezayı veriyor olsa da hocalarım buna pek ikna olmadıklarından önümüzdeki ilk veli toplantısında babamı görmek istediklerini söylediler. Adamlar haklılar amk 2 haftada bir velimi okula çağırıyorlar ve bir kere bile babamı göremiyorlar. Neyse babama durumu anlatıyorum baba ille de seninle konuşacaklarmış veli toplantısı yarın bizim sınıfta olacakmış seni kesin bekliyorlar diyorum.
Babam derin bir of çekip bana o efsanevi sorusunu soruyor; kaça gidiyorsun lan sen? Sahi ya kaça gidiyordum ben?
Bir baba düşünün sözlük, oğlunun kaçıncı sınıfa gittiğini bile bilmeyen ama her fırsatta arkadaşlarının çocuklarının başarılarını anlatıp senden adam olmaz diyen bir baba...
Zihnimde pek bir iyi anısı kalmamış. Son hatırladığım anısı kaldı yalnızca. arkasından "gidişin olsun da dönüşün olmasın!" diye bağırdım. Son kez döndü baktı. Duyup duymadığına emin değilim. Belki özür dilemek için baktı. pişmanlığı yüzünden okunuyordu aslında ama bir şey demedi. Döndü arkasını gitti ve bir daha dönemedi. 1 hafta sonra öldü.