kavakların para ettiği zamanlarda yaşamış bir hızarcıdır. biri ondan fiyat almaya gittiğinde adamla birlikte kavakları görmeye giderlermiş. kavakları şöyle bir kucaklar, kalınlıklarına bakarmış. sonra da adama sorarmış: "babandan mı kaldı, kendin mi diktin?"
eğer bu kavaklık basından kaldıysa, satan adamın emeği olmadığından değerini de bilemeyeceğini düşünüp dermiş hemen: "bu kavaklar iyi değil para etmez pek, ancak şu fiyata olur." karşısındaki hemen kabul edermiş.
eğer kavaklığı adam kendi yetiştirdiyse, hızarcı bilirmiş ki bu adam çok emek verdi, göz nuru akıttı bu bahçeye. onun için az parayla yetinmez, emeğinin her karşılığını isteyeceğini bildiğinden yan çizmeye başlarmış: "bunlar benim işime yaramaz, biraz daha büyüsünler, ama istersen sen başkasına kestir bunları."
kıssadan hissedir ki; bir şey mirassa onun değeri pek bilinmez, ama emekle kazanıldıysa sonuna kadar hakları gözetilir.