ilkokul dönemlerinde öğretmenlerin bolca sorduğu sorudur. babasını küçük yaşta kaybeden birisi olarak nefret ettiğim sorudur. bazı patavatsız hocaların ısrarla ne zaman oldu vah vah şeklinde konuyu derinleştirmesi yüzünden kendimi küçük emrah gibi hisetmeme neden olmuştur.
kötü sonuçlar doğurabilecek bir sorudur. liseye başladığım yılda sınıfımda babası vefat etmiş bir çocuk tam 10 derste bu soruyu '' babam vefat etti hocam '' şeklinde cevaplandırılmıştı. her cevap sonrası ise sessizliği hala hissediyor gibiyim.
hayatımda gördüğüm en aptalca soru. genelde ilköğretimde veya lisede karşılaşılır. belki yok babamız belki kaybettik. insanlar şu tekdüzelikten klişeleşmiş muhabbetlerden bıkmadılar gitti.
öğretmenlerin yeni tanıdıkları öğrencilere sordukları sorudur. bilinç altında olan amir memur çocğuysa aman yanlış yapmayalım dikkatimizi eksik etmeyelim, onun bunun çocuğuysa her türl idare ederizdir.
ne zaman bir arkadaşın bu muhabbeti açsa ertesi gün attığı mesaja bile cevap verme gereği duymamma nedenin sorusudur.yahu sana ne babamdan babamla mı beraber sinemaya gidiyorsunuz ? babamla mı canlı müziğe gideceksin ? babamdan mı alıcaksın ders notlarını ? babam mı vericek sıkıştığında borç para ? babama mı ağlıcaksın sevgilinden ayrıldığında ? babam emekli diyorum sıyrılıyorum işin içinden. beni seven babam için param için sevmesin arkadaş.
not: babam hala çalışmakta.
cem yılmaz'ın tonlamasıyla ''sanane yaaa! sananee!'' demek istediğim abuk soru.
sanane, sanane, seni ne ilgilendirir? napıcaksın, bu bilgi hayatında ne işine yarıcak? niye annem değil de, babam? gerizekalı mısın sen ya? ben mecbur muyum sana kütüğümü dökmeye?
bi de bu hocalara babam öğretmen derseniz yandınız, en ufak bi hatanızda ''bak ali, senin baban da öğretmen, bu işleri biliyo olman lazım'' gibi saçma salak uyarılara maruz kalırsınız.
kabustur.
babamı ömrümün hatırlayamadığım kadar küçük olduğum bir döneminde kaybettiğim için ben hep ilkokuldan beri korktum bu sorudan. herkes ilk dersin bu sorularla kaynayacağı sevincini yaşarken, onlara tedirgin gözlerle baktım. bundan kurtulmak için sıra bana gelmeden önce tuvaletlere gittim, hasta numaraları yaptım. bazen de söyleyemedim. hala hayattaymış gibi yaptım. hep de ben olurdum o sınıfta babasını kaybeden kişi. tek bir destekçim olmazdı. olmasın da zaten. allah kimsenin başına vermesin.
-tanıt kendini bize.
-adım soyadım p.a.o öğretmenim.
-annen baban ne iş yapıyor?
-annem biyolog, babam vefat etti.
-nasıl oldu?
-(sorma orospu evladı sorma) trafik kazası öğretmenim.
-başınız sağolsun.
-sağolun.
işte o anda herkesin sana bakışı var ya, şaşkınlık ve biraz da acı dolu bakışı. bazen babanın olmamasının yükünden daha ağır gelir o an...
+ baban ne iş yapıyor?
- babasının mesleğini
+ peki ya o yani deden?
- oda babasının mesleğini
+ finale gel lan
- meraklı beceriyorlardı. aldın mı babayı.
hayatım boyunca hiç sevmediğim fakat eninde sonunda alıştığım soru cümlesi. artık 23 yaşına giriyorum ve soranlara babam rahmetli,sizlere ömür,gömdük öldü vesaire her boku diyebiliyorum fakat 10 yaşında bir çocuğa ısrarla bunu soran öğretmen bozuntularına sesleniyorum; sormayın amına koduklarım. o yutkunmaları biriktirsek tükürüğümüzde boğulursunuz. akıllı olun lan. *