benim gibi babası birahaneci olan çocukların korkulu rüyası soru
+ baban ne iş yapıyor ?
- serbest meslek hocam
+ serbest meslek derken...
- lokantamız var hocam
+ öyle mi hangi lokanta (ilçede yaşadığımızdan tanıma ihtmalleri var)
- lale var ya hocam çarşıdaki aslında tam lokanta sayılmaz restaurant da diyebiliriz
+ orası birahane değil mi yaw ?
- valla hocam tabelasında restaurant yazıyor ben içini bilmem
+ babana selam söyle o zaman
Nedense arkadaşların birbirlerine pek sormadığı sorulardan biridir. Ancak ebeveynlerde bu değişir. Şöyle ki;
çocuk: Anneee xxx diye biri var bizim sınıfta. iyi arkadaş olucaz galiba iyi biri.
Anne: (beyninde alarmlar çalmaya başlar. Annesi ne iş yapıyor, babası ne iş yapıyor, nerede oturuyorlar, nasıl insanlar gibi sorular anne beynini yemeye başlar.) Babası ne iş yapıyormuş?
çocuk: ne bileyim anne yaa?!
anne: Ne demek ne bileyim senin arkadaşın değil mi?
gibi durumlar hep bu soru yüzünden yaşanır. Anne hiç bir zaman evladının neden bu soruyla ilgilenmediğini anlamaz, çocuk da annenin neden ilk bunu sorduğunu.
anne ve babası ayrı yaşamakta olan bir öğrenciyi, arkadaşları içinde küçük düşüren, insan psikoloji nedir bilmeyen, sınıfta taşşaklı veli varsa haberim olsunda ona göre davranıyım diyen cahil ve kendini bilmez öğretmenlerin neden olduğu hadiseyi ifşa eden sorudur.
edit: henüz orta1' de iken "bir gün bende öğretmen olacağım ve hiçbir öğrenciye bunu sormayacağım" diye yemin etmiştim. şimdi ise hiç bir öğrencime bu soruyu yöneltmiyorum.
annesi mali müşavir olan küçük yeğenimin mali müşavirliği püftürük bir meslek zannetmesinden dolayı öğretmenlerine "annem polis benim" demesine sebep olmuş sorudur. özellikle okulda sorulmasının çocukları komplekse sürüklediği ve birbirlerini küçümsemelerine neden olduğu görülmüştür.
ortaokulda öğretmenler tarafından öğrencileri tanıma amaçlı düzenlenen testin sorularından biri.
ortaokulda verdiler yine bu kağıtlardan. ben bu soruyu görünce gözüne ışık tutulmuş tavşan misali donup kaldım. ne yazıcam ki ben buraya, boş vereyim. yok bi şeyler yazayım ama okunaklı olmasın. ama okunaklı olmazsa da öğretmen yanına çağırır sorar. yok ben yazmayayım. ama yazmadığım için bir şey derlerse? yok diyemezler, ya babam yoksa diye de içimden söylenip duruyorum. velhasıl ben bu sorunun yanıt kısmını boş bırakıp geri vermiş ve möhöhö daha babasının ne iş yaptığını bilmiyor möröröhrö diye gülen hayvan arkadaşlarım tarafından bir ay boyunca taşak konusu olmuş olsam da işin aslı şudur; babam müteahhittir o vakitler ve tüm öğretmenler bundan yararlanma hevesindedirler. beni ders sonlarında kenara çeker bizim dam akıyor baban birilerini gönderiversin şeklinde "rica"larda bulunurlardı. babam da bu durumdan sıkıldığı için bana "kızım sakın müteahhit olduğumu kimseye söyleme e mi?" diye tembih yağmuruna tutmuştu.
şimdi sevgili öğretmenler, beni tanımak istiyorsanız benimle bi 20 dakika sohbet etmeniz yeterli. babamın mesleği, kaç kardeşim olduğu, evimizin kime ait olduğu soruları gereksiz yani. sizin yüzünüzden eğitim öğretimden nefret ettim. hadi ben üniversiteyi bitireli 10 yıl oldu, siz benden sonra gelenlere de bu soruları sormaktan bıkmadınız. bilgisayar mühendisi olan patronum toplantılardan izin isteyip çocuğunun okuluna gidiyor. neden? müdüre bilgisayar alınacakmış ve bilen birilerinden yardım istiyorlarmış.
sonra diyorsunuz ki melih gökçek çok yedi, bi 5 sene daha yiyecek. siz daha kendi çevrenizdekileri sömürme derdinseniz. haydan mı geliyorsunuz yoksa huya giden taraf mısınız bilemedim.
A:merhaba yeni taşındık ve bu okula yazıldım.
B:adın ne evladım
A:suat hocam
B:baban ne iş yapar oğlum
A:genellikle annemi yapmayı tercih eder hocam
B: bi ziktir git lan!!
eğer babanın mesleği çok bilinmeyen bir meslekse, o mesleği herkese anlatmak çocuk için işkencedir. çocuk, anlatabildiğine olayı basitleştirerek anlatmaya çalışır ama çoğu zaman karşıdaki anlamaz.