ne zaman izlesem paramparça olduğum, ardından hayatıma sövdüğüm filmdir.
ben babamı asla sevmedim, sevmeye izin vermedi çünkü. yaşayamadığım çocukluğum, sevgisiz onca yıl. bu filmde kendimi buluyorum, baba sevgisi nasıl bir şey? işte onu görüyorum, hep yalnız izledim birileriyle izleyecek kadar cesaretim yok.
Kaliteli oyuncularin ve dozunda şivenin filmin gerceklik payini artirdigi icin hungur hungur aglatan film. O kadar icten ve yapmacikliktan uzakti ki, aglamamak ne mumkun. Konu guzel, ama aglatan gercekciliktir.
yalnızken izlenmesi gereken filmdir. veya eşinizle izleyin.
bu filmin ilk çıktığı zamanlar arkadaşımın abisinin düğünü vardı. onun için kadınları düğüne götürecek bir şehirlerarası otobüs ayarlanmış. otobüste bu filmi açmışlar. filmin başındaki doğum sahnesini görünce yaşlılardan biri filmi kapattırmış. 2 saat yolu o teyzeye küfrederek gitmişler.
bu filmin ismini duyunca niyeyse aklıma hep bu olay gelir.
türk sinema tarihinin en güzel ilk 5 filminde her zaman yerini alacak yapıttır. ancak ve ancak benim gözümde hiçbir zaman 1 numara olamayacaktır. 1 numarası için (bkz: eşkiya)
--spoiler--
elimi neye attıysam kurudu. karım öldü. bir zamanlar aynı yola baş koyduğum arkadaşlarım reklam şirketlerinde, iktidar borazanları çalan gazetelerde acıyıp bana iş verdiler; köpeğe kemik atar gibi... kendilerini temizlemek, ruhlarını temize çıkarmak için... dur; konu bu değildi. ben başka bir şey diyordum. heh, tamam; ev diyordum. baba, buraya niye geldim biliyor musun ? denize bir oda ver. onu yanına al. burada büyüsün. bir evi olsun. gidecek başka hiçbir yeri yok. ona bir oda ver baba.
--spoiler--