sinema bilimi açısından baktığımızda vasat bir filmdir. sen oraya koy ağlayan bir çocuk, kamerayı da yaklaştır yere hatta yan koy, ver abi alttan müziği. oh ne güzel. halbuki iyi film beyine kalem batmış hissi verendir. işte bu yüzden çağan ırmak kalitesiz fakat popüler bir yönetmendir. türk halkının temel değerlerini iyi bilir ve sürekli bunun üzerine çalışır. sen git oynat bakalım bu filmi finlandiyada kaç kişi ağlar filmin sonunda... gerçi sinemada evrensellik ne kadar önemlidir o ayrı bir tartışma konusu.
ha ben bu kadar yermenin üstüne o filme gittim mi? gittim. ağladım mı? biraz... o zaman susar otururum ben.
Bir Çağan Irmak filmi. ilk izlenildiğinde sinemada bulunan her kitleyi salya sümük ağlatan film. Filmin başarısı da her kültürdeki insanı etkileyebiliyor olması. bunun eğitimle sosyokültürle alakası yok. her insan kendine bir pay çıkarabiliyor. izlenmesi tavsiye edilir.
kendimi ağlamak için hazırladığımdan dolayı 5. dakikasından itibaren aralıksız ağladığım filmdir. film bitince ne mi oldu? japon bir portakalda vitamin yeniden doğdu sanki, göz değil 2 tane çizgi vardı yüzümde.
neyi anlattığı mühim değil aslında, nasıl anlattığı önemli. nice filmler var ki daha etkileyici konulara sahip, ama değil işte kardeşim duyguları hissettirmekte o kadar başarılı değil o filmler.
--spoiler--
torunun attan birdenbire korkup da dedesinin koluna sarılması bile ne kadar etkileyici anlatılmıştır, o arka plandaki müzik, çetin tekindor un mükemmel oyunculuğu ve içtenlik...
--spoiler--
ağlarken bir anda tek bir sözle güldürebilen, hıçkırıklarınızı tutmaya çalıştıkça anlattıkları içinize işleyen film. hayat sandığım kadar da basit değilmiş dersiniz, derinlik katar insana, küçük şeylere takılıp üzüldükçe izlenesi..
Fox tv'de başladığını görünce aklıma salim'in karısının repliği geldi. 'tamam duygulandık bitti gitti' sonra ''eeee maça daha 1 saat var ibo sHow'u izlemek mi istersin yoksa bunu mu'' dedim sonunda seyretmeye başladım. yok işte duygulandık bitti gitti değildi bu. Yine hüzünlendirdi yine o dönemi bu ülkeye yaşatanlara bela okuttu belki bin defa güldüğüm sahnelere yine güldürttü. Kimi zaman deniz oldum seyrederken kimi zaman sadık kimi zaman hüseyin efendi. her sahnede birisi oldum ben o filmde. Bazen de sadık'ı babam, Hüseyin efendi'yi dedem yaptım. Yaşadım yeniden filmi. allah bilir kaçıncı seyredişim de yeniden yaşadım. ilk gördüğümde verdiğim 'tamam ağladık bitti gitti' değil bu film. ileride dedesinin neler yaşadığını merak eden çocuğuma seyrettireceğim film. Belki büyük dedelerinin büyük annelerinin neler yaşadığını merak eden gençler çıkacak bundan 20 30 sene sonra. Bizim okuldaki tarih kitaplarımızda yer almayacak bir dönemi onlara açıklamak için seyrettireceğim film olacak. belki de onlar da ağlayacak benim gibi.
evet yine ağlayacağız, on yılda geçse, elli yılda geçse üstünden. bu filmi her izlediğimizde salya sümük ağlayıp akabinde bir ay baş arısı çekeceğiz stresden. ama yinede gülücez küçük deniz' e ve herzaman... ve herzaman... neyse. çok güzel bir filmdir. çağan ırmak' ın zaten yaptıkları iyidir ama bunun üzerine çıkabileceğini sanmıyorum yada düşünemiyorum.
daha girişiyle o günleri yaşamış insanları hüzne boğan başarılı ve yeni, dejenere olmuş sefil gençlikten çocukların muhtemelen bir bok anlamayacağı film.
sancısı tutan karısına bir türlü yardım bulamayan, etrafta kimseciklere ulaşamayan çÂresiz bir adam, aynı günün sabahı parkta eşinin cesedi yanında ve yeni doğmuş çocuğu ile birliktedir. sonunda bir kişi görür, "etrÂfta kimse yoktu" der. aldığı cevap "darbe oldu" olur.
12 eylul donemine herzaman oldugu gibi bir solcunun perspektifinden bakmis olan film. 12 eylul 1980 sabahi cocugunu sokak ortasinda dogurmak zorunda kalanlar sadece solcularin kadinlariydi, Hapiste iskence gorup verem olanlar sadece solculardi, sonen hayatlar yanlizca solcularin hayatlariydi. Gerisi hep laf-i guzafti, angaryaydi zaten.