hep korktum izlemekten bu filmi. babamla aramda olan münasebetten ötürü çekindim izlemeye. sonunda bugün izledim bu filmi. hüseyin aga çok ağlattın beni çok.
Çağan Irmak'ın kaleminden ve kadrajından çıkan 2005 yapımı bir filmdir.Filmi izlerken gözyaşlarınız akarken bir yandan da kahkahalarla gülebilirsiniz.izlenmesi gereken bir filmdir.
--spoiler--
"peki sen hiç bir çocuğun büyüyeceğini görememek ne demek bunu bildin mi? hiç bilir misin bu duyguyu? hayat devam edecek, birileri yeni kitaplar yazacak okuyamayacaksın, yeni filmler çekilecek izleyemeyeceksin, sevdiğin bir şarkıyı bir daha dinlemek isterken dinleyemeyeceksin... bunlara kolay alışır insan; ama onu büyürken izleyememek, yanında olamamak, ilk kız arkadaşını göremeyecek olmak..."
--spoiler--
ne zamandır izlemek isteyipte zaman bulup izleyemediğim filmdir. ama sonunda gece saat 02.00 dolaylarında izlenmiş ve bünyeyi ağır hasar durumlarına sokan filmdir. babanın evde olmayışı, özlenişi, filmi izlerken daha bir vurucu olmuştur ve sabaha kadar durmaksızın ağlanmıştır..
(bkz: salya sümük)
gecenin bir yarısı odamda izlediğim filmdir.filmi izlerken annem odaya girip beni salya sümük görmesin diye ödüm bokuma karışmıştır.gecenin 3 buçuğunda filmi bitirip kıpkırmızı gözlerle ayakta alkışladığım filmdir.
--spoiler--
bana gittin diyorsun ama baba, ben gitmedim,gidemedim,kalamadım,evim nerde bilemedim çünkü aklımın bir tarafında,bir köşesinde hep sen vardın. seninle bu olmamışlığım,bu küslük...
--spoiler-- *
bu film'i izlemeyi, bilemediğim bir nedenle düne kadar geciktirdim. şimdi düşünüyorum da, bu film'i
iyi ki sinema'da seyretmedim; çünkü evde izlerken bazı sahnelerde, hıçkırarak değil, uluyarak ağladım. çağan ırmak, benim ağzıma sıçtın.
bu iki oluyor. bunda önce de, ıssız adam'ı seyretmiştim. orada uluyarak ağlamadım, hatta hiç ağlamadım; ama ebem sikildi. ada ile, acı çektirmiştin. bu film'de de insanı, "kiralık katil" gibi apansız kalbinden vuruyorsun. her an bir puşluk beklerken, dede ile vurdun beni. okuduğum entry'lerde herkes aynı sahne'de vurulmuş. yol'da kollarını iki yana açtığı an vurulduğumu anladım; ama çok geçti, ulumaktan başka yapabileceğim birşey kalmamıştı.
sadık'ın babasıyla yaptığı konuşmada geçen replikleri ile baştacım olmuş filmdir...
s = sadık
h = hüseyin (babası)
s: deniz'e bir oda ver, onu yanına al. burada büyüsün, bir evi olsun. gidecek başka hiçbir yeri yok.
h: gördün mü evlat ne demek? zor geldi, değil mi? bakamıyorsun, değil mi çocuğa? gördün mü evlat ne demek?
s: gördüm baba, görmem mi hiç. peki sen bir çocuğun büyüdüğünü görememek ne demek, onu bildin mi? hiç bilir misin bu duyguyu? hayat devam edecek... birileri yeni kitaplar yazacak okuyamayacaksın. yeni filmler çekilecek izleyemeyeceksin. sevdiğin bir şarkıyı bir daha dinlemek isterken, dinleyemeyeceksin. bunlar kolay, alışır insan... ama onu büyürken izleyememek,yanında olamamak... ilk kız arkadaşını göremeyecek olmak. baba... yüreğim yangın yeri gibi biliyor musun? gözü arkada kalmak böyle bir şey galiba. kaç gündür onu itmek istiyorum bana sarılınca. beni sevmesin diye kaç gündür buğraşıyorum ama yapamıyorum. onun hayatında yutkunamadığı bir yumru olacağım için de kendimden nefret ediyorum. ona bir oda ver baba. bir evi olsun, ama zaman zaman da çıkıp gidebileceği bir ev.
bir çok sahnesinde kendi hayatımdan bir parça bulduğum film.özellikle sadık'ın babasına oğlu hakkında konuşurken 'ömrü boyunca onun boğazında yutkunamayacağı bir yumru olacağım.'demesi büyüdüğünü göremeyeceğinden bahsetmesi,sadık'ın ciğerlerindeki hastalığın hapishanede yatması yüzünden oluşması ve filmini sonlarına doğru deniz'in babasının hayalini görüp ona içten bir 'baba' demesi ve bunun gibi bir sürü ayrıntı bu filmi her izlediğimde beni benden alır.