sadece ağlattığı için değil,
seneryosuyla
yönetmeniyle
kadrosuyla
tekrar tekrar seyredilsede kendinden bıktırmayan son dönem türk sinemasının en iyi filmlerinden biridir.
çağan ırmağın unutulmayacak olan başyapıtıdır ancak onun akabinde kamera ardına oturduğu ıssız adam filminde kensinlikle ama kesinlikle çok daha fazla promosyon yapmasına rağmen babam ve oğlumun yanından bile geçemeyecek kadar vasat bir kurgusu olan filmdi, yine de aşkı tanımak ve anlamak adına izlenmeyi hak etmiyor da değil!
bu filmi bu kadar iyi yapan ne senaryosu, ne kurgusu, ne de yönetmenlik başarısıydı. bu saydıklarım kötü müydü tabiki hayır. ama bence bu filmi bu kadar etkileyici yapan asıl faktör oyuncuların mükemmel performansıydı.
mahzun kırmızıgül'ün aşka sürgün adlı dizinin çekimlerinde, bu film hakkındaki yorumu takdire şayan ve mahzun'un sinema kariyeri için bir başlangıçtır.
Kırmızıgül: Olum gördün mü filmi, bende böyle bir film yapacam, herkesi ağlatacam anasını ....
(konuşmanın tam metni noktalama işaretleriyle anlatılamayacak derecede ağırdır.)
babamı ilk kez ağlarken görme şerefine nail eden, büyük bir yapımdır. konu ağlatmak ya da ağlamak değildir elbette. içine bir dünyayı saklamış, bitene kadar insanı gerçekten alıkoyan bir yapım. özellikle yetkin dikinciler'in de ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu gördüm. bir insan bu kadar mı rolünü süper oynar. tabi çetin tekindor ayrıdır. o artık fenomen olmuştur gözümde.
buram buram çağan ırmak kokan film. türk sinemasının başarılı örneklerinden biridir. düşük bir bütçeyle de iyi bir film çekilebileceğini fazlasıyla göstermiştir. ağlatma kısmına girmiyorum bile... duygularına, ellerine sağlık çağan ırmak...
her zaman ki salaklığımla izlerken babamla göz göze gelmemek için gidip izlemediğim film. belki bir daha babamla öyle bir filmi izleme şansım olmuycak. büyük ihtimal babam da film oynarken haber kanallarını karıştırıyordu. deli gibi istedim o filmi bir kez de babamla izleyip ona sarılmayı. yine beceremedim. yine yanarken içim mat bir yüzüm vardı pc karşısında. seni çok seviyorum baba.
beş kez de izlesen on kez de izlesen boğazında bir yumruk oturur. daha fazla direnemezsin ve akar gözyaşların. öyle bir filmdir babam ve oğlum. bazen en duygusal sahnesinde güldürür birdenbire.. çağan ırmak yine basarılı bir iş cıkartmıstır. *
ailesiyle sorunları olanların izlemeden önce bir kez düşünmesi gereken film.
çok derinden yarayalabilir, ölüm gerçeği. ya da umutlandırabilir sizi böylesi bağlı bir oğul sevgisi.
belki hayatı tekrar yakalattırabilir, bir çocuğun hayalgücü, veya bağlayabilir amcanın o masum hali.
belki de değişmeyeceğini görmek sonun, hiç ağlatmadan kişiyi, boşverdirebilir.
ya da sarhoş bir babanın, babasından son isteği fena halde acıtabilir.
gidecek odası, dönüp gittiği ya da dönüp gitmek istediği oda olanlar derin bir soluk alıp açmalı filmi..
bir babanenin çocuksuluğu gülümsetebilir, ya da aynı annenin kararlılığı etkileyebilir.
büyük teyze hayatın ufak detaylarını gösterebilir, ve belki de oğlunu anlamayı denemiş bir baba bütün dileğiniz olabilir. ne olursa olsun çetin tekindor'un titreye tireye ağlayışı batabilir, dokunabilir ta derine.
o yüzden bir kez durup düşünmeli baştan;
en çokta bir dedenin "bana dede de" diyişini unutturmayabilir..
sonraki günler hep onu düşünmekle ilgili zaten..
adam karısını sokakta doğurttuktan sonra sabahleyin askeri araç gelir. içinden asker iner ve "darbe oldu!" der. o sözlerindeki duygu "uyan" gibidir sanki.
ikincisi de dedenin torunu ile atın karşısında konuşmasıdır. dede der: "torun hiç sevilmez mi?" * .
işte böyle sözlük. hatırlayınca yine duygu yoğunluğu oldu. ama en çok etkileyen yeri de cd'yi player'dan çıkartırkendir. insan içinden "bu film bu kadar kısa sürmese" der...