sitem doldu bir anda buralar. ama öyle oldu, beni anlamadı işte ne yapayım ki zorla mı kabul ettiriyim kendimi.
çocuktuk. mahallede top oynardık. belki de mücadele hırsı ilk oralarda oluştu. babadan bir şey istedik, şımarırız diye almadı çoğu zaman. kendi adıma konuşuyorum ki maddi durum değildi bunun nedeni. çünkü o da çocuklukta babasından böyle görmüştü. bu döngü genlerimizde kalıcı bir hasar bırakana kadar devam mı etmeli.
büyüdük, belki de büyüdük sandık. gururumuz vardı artık. o ki herşeyden daha değerliydi. onu yüceltmek çiğnetmemek yaşam vazifelerimizdendi. ama baba kendi bildiğini okumaya devam edecekti. biz yokuz ya, o bize gelecek hazırlıyor ya sözde. ama bilmez ki geleceğimizi yönlendiren geçmişimiz bu denli hasarlı oldukça nası bir birey olunabilir. öyle bir şey olmasa bilinçaltı diye bir şey bize bahşedilmezdi.
evet eski kafalı bir babam var açıkcası. onun babası da eski kafalı, hatta onun da büyük büyük babası da öyleymiş.
bir saatten sonra bir insanın varlığı yokluğuyla ayne şey haline gelirmiş. ama böyle olmasın babam hayatımın ilk sıralarında olsun, bi kere değer versin, adam yerine koysun, büyüdüğümüzü anlasın istemez miydik?
zor, benim için benim gibiler için. gerçekten zor.
herşeye rağmen gençlik başımızda duman, anlamaz kimse di mi.
genel bir ergenlik sanrısıdır.
doğrudur, insanlar yaşları ilerledikçe, hatalarını unutmak istedikçe ve güzel hatırlamak isteği ile sevimsizleşir, samimiyetlerini kaybederler. bir zamanların çılgın adamı, basmakalıp cümlelerle öğüt veren adam haline dönebilir. işte o zamanlarda, evlat olmanın sorumluluğunu yüklenerek silkelemek gerek o babayı. sesini yükseltmeden ama sesini içine işleterek "sen hiç hata yapmadın mı?" diye sormak gerekir. "yapmadım"ın tereddütünü duymak ve kendisinin de duymasını sağlamak yetecektir işte, anlamasına değil belki, ama dinlemesine.
emek vermek gerekiyor aileye de en az gençlik heyecanı ile peşinden koşulan şeyler kadar.
babaların da ellerinden tutulup yürütülmesi gerekiyor bazen, sıkılmadan, bıkmadan, yarı yolda elini bırakmadan.
liseli ergen gençlerimizin çok kullandığı cümlelerden birtanesidir.babası anlamaz,anne anlamaz,arkadaşları anlamaz hep bir yalnızlık içerisindedir.herkez maske takmıştır ona göre beni kimse anlamıyor bir sagopa dinleyeyimde karamsarlığıma karamsarlık katayım der. bu başlık da bana umut sarıkaya'nın 16 yaş bunalımıyla ilgili mükemmel tespitlerinden yola çıkarak çizdiği karitakatürü aklıma getirdi ve yine çok güldüm.