babam hayatta olsaydı, onun yüzüne fotoğraflardan bakmak zorunda kalmazdım.
babam hayatta olsaydı gelecekle ilgili beklentilerim daha fazla olurdu.
babam hayatta olsaydı, liseyi birincilikle bitirdiğimi görürdü, üniversiteyi kazandığımı da...
babam hayatta olsaydı uzanıp yıldızlara baktığım vakitler yanımda sakin sesiyle bana birşeyler anlatmaya devam eden biri olurdu.
babam hayatta olsaydı, en sevdiğim kıyafetimi ona mezarında göstermek zorunda kalmazdım. babam hayatta olsaydı ona güzel el yazısıyla ismimi yazdırırdım yine.
babam hayatta olsaydı ona ne kadar yakışıklı olduğunu söyler, içten içe sevinmesini izlerdim.
babam hayatta olsaydı parklarda babalarıyla oynayan çocukları görmemek için yüzümü çevirmek zorunda kalmazdım.
babam hayatta olsaydı, babalar gününde babasına ne alacağını soran arkadaşımın yüzünde bir pişmanlık ifadesi belirip benden özür dilemezdi.
babam hayatta olsaydı, onunla bir daha yaşayamacağım o şeyleri hatırlamaz, Buca sokaklarında daha rahat dolaşırdım.
babam hayatta olsaydı onu hastahane yatağında uyandırdığım günlerdeki gibi değil yatağında uyandırdığım günlerdeki gibi hatırlardım.
babam hayatta olsaydı, anne-babamın mesleğini soran öğretmenlerimin karşısında "ne olur bana sormasa." diye dua etmezdim.
babam hayatta olsaydı yağmur yağdığında dışarıda hala ailemden biri var ve ıslanıyor diye endişelenirdim.
babam hayatta olsaydı bilinci yerinde değilken bana "sen kimsin?" diye sorduğunda ona "ben senin kızınım." derdim.
babam hayatta olsaydı, babamın ayakkabılarını bağlamaya devam ederdim.
babam hayatta olsaydı, ona rahat bir televizyon koltuğu alacağım vaadini söylemeye devam ederdim.
babam hayatta olsaydı, "annene mi benziyorsun, babana mı?" sorusuna babamın fotoğrafını göstererek yanıt vermezdim.
babam hayatta olsaydı, kaç yaşında olursam olayım ona nazlanmaya, küçük bir çocukmuşum gibi davranmaya devam ederdim.
babam hayatta olsaydı, babam gömülürken gözlerimi kapatan ellere minettar kalmak zorunda kalmazdım.
babam hayatta olsaydı, beğendiğimiz motorsikletlerin önünde fotoğraf çektirirdik ve öyle bir motorsiklete sahip olmayı birlikte düşlerdik.
babam hayatta olsaydı, biri bana kötülük yaptığında onu babama söylemekle tehdit ederdim.
babam hayatta olsaydı, yalnız kaldığım zamanlar onun için ağlamazdım, ya da ağlayabilmek için banyoya saklanmazdım.
babam hayatta olsaydı, ona onu sevdiğimi daha fazla söyleme fırsatı bulurdum.
babam hayatta olsaydı, insanlar anneme dul olduğu için önyargılı yaklaşmaz, kötü davranmazlardı.
babam hayatta olsaydı, babamın özenerek giydiği kıyafetlerini başkalarına vermezdik.
babam hayatta olsaydı, annemi öperek beni kıskandırmaya çalışır ve buna gülerdi.
babam hayatta olsaydı, "baba" kelimesini daha fazla kullanırdım ve "baba" derken içim yanmazdı.
babam hayatta olsaydı, ağrıyan başına masaj yapardım.
babam hayatta olsaydı, onu toprağın altında çürür vaziyette hayal etmezdim.
babam hayatta olsaydı, onun elini tutar, hiç bırakmazdım.
babam hayatta olsaydı, onu rüyamda görüp hatırlamaktan korkmazdım.
babam hayatta olsaydı, her kitap okuyuşumda bana "profesörüm" diyen biri olurdu.
babam hayatta olsaydı bizi pikniğe götürür, mangalın başına da kendisi otururdu.
2004 mayıs'ının 20 siydi bu yazıyı yazdıran... 6. yılında pek bir şey yazmaya elim varmadı. öyle kalsın bu da... şimdi de pek yazmasam olur aslında. zamana bırakalım kendimizi. bıraktığımız gibi o toprağa bedenini...
belki bu kadar zor olmazdı her şey,
belki ben de boşverebilirdim bazı şeyleri, olmasa da olur diyebilirdim.
öğretmenler babamın işini sormasın diye dua etmezdim okul sıralarında.. bana bir masal anlat baba en sevdiğim şarkı olmazdı kim bilir?
bu yazıyı yazmak zorunda olmazdım gecenin bi yarısı, ağlamak bu kadar kolay olmazdı belki yanımda olsaydın eğer..
seslenebilmek için yalnız kalmayı beklemezdim. sırf ona sesimi duyurabilmek için saatlerce içip sahile çıkıp haykırmazdım baba diye.simasını fotoğraflarındaki haliyle hatırlamazdım. 8 yaşıma kadar olan şeyleri hatırlamak için uğraşmazdım asla. daha fazla anımız olurdu sonuçta. aşık olurken onun gibi birini arardım, tanırdım sonuçta. baba lafı geçtiğinde içim cız etmezdi. onunla ilgili şeyleri ondan dinlerdim, onunla ilgili konuşulurken , kalbim sızlayarak, pür dikkat dinlemek zorunda kalmazdım öyle bi sarılırdım ki. küçük çocuğun bak karşında; kocaman biri artık diye karşısına dikilirdim öylece; bunun olması bile yeterdi aslında.
arkam da dimdik bir adamın durduğunu fark eder. ne hata yaparsam yapayim mutlaka destek olacak birinin varlığını bilirdim. hayatta tek başıma kalmazdım. en ihtiyacım olduğu zamanlarda sadece resmine bakıp ''neden'' diye sormazdım.
babam hayatta olsa o salak virajı her döndüğümde onu orda elinde sigarası yola bakarken hayal etmekten kurtulurdum. babam hayatta olsaydı ona hiç sarılmamışcasına sıkı sıkı sarılırdım ve seni çok seviyorum canım babacığım derdim. babam sağolsaydı o diyaliz cihazından korkmaması için elimden gelen her şeyi yapardım. ama babam hayatta değil. yazdıklarımın hepsi keşkelerden ibaret.