babalar ve kızları

entry17 galeri0 video1
    1.
  1. anneler dururken babalara pek paye vermeyiz. anne yüreği, anne sevgisi genellikle daha ön plandadır. oysa babaların çocukların üzerinde bıraktığı iz hiç de küçümsenemez. .. baba-kız ilişkisi tarifi mümkün olmayan bir tılsıma sahip olsa da hemen her baba hamile olan karısının bir erkek evlat doğurmasını ister. ancak doğan çocuk kız ise, babalar annelerden çok daha şanslıdırlar.
    kız çocuklar için babaları;
    -öncelikle hayran olunandır,
    -anneyle çekişildiği gibi babayla hiç çekişilmez, bazen birlikte anlayamazlar anneyi ve onun garip hallerini!
    -öyle bir boyuttadır ki bu durum, baba-kız anneye karşı sır bile tutabilir,
    -kız babası kızını büyütürken sevgisini hissettirebilmişse, o kız ileride ayakları yere basan, özgüveni gelişmiş bir kadın olur,
    -baba çok örnek bir modelse, kızıyla evlenen erkek yandı!
    çünkü evlenilen erkek hep babayla kıyaslanılacaktır. zavallı koca da sürekli ne ile karşılaştırıldığını, ölçünün ne olduğunu bilmeden geçirecektir bu gizli sınavı.
    mesela kızları evlenme çağına geldiğinde hiçbir delikanlı layık olamaz biricik evlatlarına. bütün babaların kızları çok kıymetlidir, oysa yana yakıla istedikleri erkek evlatta bu duruma hiç rastlanmaz. oğulları evlenirken içlerini bir garip sıkıntı kaplamaz.
    -kızdıkları da olur babaların kızlarına, ama bunu asla yüzlerine söylemezler. bir tek bu durumda anneyi sokarlar devreye (kızacakları zaman.) anne kızını alır karşısına; "bak baban çok kızdı, çok söylendi" der. o konuşmanın üstüne baba-kız ilk karşılaştıklarında baba kızına hiçbir şey olmamış gibi tebessüm eder ve olan anneye olur. olaylar, kızın "babamı sen dolduruyorsun" nidaları ile sonuçlanır...

    babalar çok kıymetlidir. bazen bir liman, bazen de bir kaledir. değerleri hep bilinir. ancak kızlar babalarına ne kadar yaslanmış olduklarını pek anlayamazlar. sadece onları kaybettiklerinde anlarlar. sırtlarını bir dağa yaslamış olduklarının o zaman farkına varırlar. kız çocuğunun anılarında öyle bir yaşar ki baba, o gittikten sonra bile, yaslanmış olduğu dağla birlikte yürür kızı.

    çok kıymetlisiniz babalar, çok seviliyorsunuz.
    yaşayan, yaşamayan tüm babalara...

    aylin sarıgül kotil
    18 ...
  2. 2.
  3. şu bir gerçektir ki baba ve kızın arasında özel bir bağ vardır babalar kızlarını hem kıskanır hemde daha özel duygular beslerler. şahsen ben öyle hissediyorum.. genel olarakta böyledir; ogul anaya kız babaya demişlerdir büyüklerimiz.
    2 ...
  4. 3.
  5. öncelikle babam en iyi arkadaşım dert ortağımdır. yüzümden anlar neyim olduğunu neye üzüldüğümü. ben mutluysam oda mutludur ben üzgünsem oda üzgün. beraber o kadar çok sır paylaştık ki annemin haberi olmadan. garip bir çekim var aramızda ne zaman telefona sarılsam beni aramak üzeredir ne zaman o beni arasa tam ben onu aramak üzereyimdir. kendisini seviyorum demek yetmez aslında ben babama tapıyorum. söylediği yanlışta olsa benim için emirdir o ne söylese tamamdır.kırmam oda beni kırmaz. beraber gül gibi geçinip gideriz. allah yokluklarını göstermesin.anneminde babamında.
    2 ...
  6. 4.
  7. canım babacığımın, ben kuşları çok seviyorum diye ( üstelik evimizde muhabbet kuşu olduğu halde), sırf beni mutlu etmek için yaptığı babalıktı. evet babalıktı. çünkü bana ne kadar değer verdiğini gösterdiği her hareketi, gerçek bir baba olduğunu bir kez daha öğretirdi bana. bu da onlardan yalnızca biri. 3. kattaki evimizin balkon kapısını açıp, kapı önüne kuş yemi ve ekmek kırıntıları koyup, eline de büyükçe bir çarşaf alıp; kendini o çarşafın arkasına gizleyerek dakikalarca, bazen saati aşan sürelerce kuş gelsin diye kıpırdamadan beklerdi. ta ki ben yan camdan dışarıya bakıp," geldi baba" diyene kadar. kuş, yemleri yerken babam çarşafı bir anda üstüne atar kuşu yakalardı. bazen kaçırırdı, ama çoğunlukla yakalardı. bazen küçük bir serçe, bazen bir güvercin, bazen tatlı bir kumru.. eve alıp, biraz okşar,sever; sonra bırakırdık gökyüzüne. sırf ben beş dakika kuş seveyim, oyun olsun diye, mutlu olayım diye, evde olduğu çoğu gündüzler; elinde çarşafla ya da hazırladığı bir düzenekle saatlerce kuş beklerdi babam. canım babam. allah başımdan, yanımdan, elini elimden, başımı senin omzundan eksik etmesin.
    1 ...
  8. 5.
  9. her kız, babası gibi bir erkek ister kendine. babası gibi adam. adam gibi adam. bu yüzden babasını bir başka sever kız.
    0 ...
  10. 6.
  11. Baba... sığınaktır kızı için. yaşamın fırtınalarından, yıpratıcı gerçeklerinden, canını acıtan bütün her şeyden uzaklaşmak istediği zaman sığınabileceği sessiz ve güvenli bir liman. Kızı hangi yaşta olursa olsun, çaresizlik içinde boğulurken dahi, elini uzatıverirse babasına, babasının elini tutacağını bilir. Asla bırakmayacağını da...

    bu gece babaları ve kızlarını sözlük kullanıcıları belaltından dem vurarak basitleştirmişler yazık... yaşadığınız dünya üzerinde hiç babasını göremeyen, onların varlıklarına, koruyucu; şefkatli yüreğini görebilme şansına erişemeyen...

    umarım kız babası olursunuz... ve utanırsınız baba-kız ilişkilerini bu derece alçattığınız ve kutsal olan değerlere saldırdığınız için.
    31 ...
  12. 7.
  13. baba ve kızı çok tehlikeli bir köprünün üzerinden geçerken; baba demiş ki kızına:

    "tatlım elimi tut ki nehre düşmeyesin."

    minik kız;

    "hayır baba! sen benim elimi tut" demiş.

    babacığı sormuş şaşkınlıkla, "neden kızım? ne farkı var ki" diyince;

    minik kız cevap vermiş;

    "ben senin elini tutarsam ve bana bir şey olursa, senin elini bırakabilirim... ama sen benim elimi tutarsan, biliyorum ki ne olursa olsun bırakmazsın..!"
    5 ...
  14. 8.
  15. 9.
  16. kızların sırtını yasladığı dev çınar. bir babanın kızına gölgesi yeter.
    1 ...
  17. 10.
  18. Turgenyenge adlı Rus yazarın romanıdır.
    0 ...
  19. 11.
  20. sadece bir alıntı ve kızlar babalarına aşıktır.
    0 yaşında
    Baba :
    Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı? Gözleri de bana ne kadar çok benziyor.
    Kızı :
    Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek.

    5 yaşında
    Baba :
    Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?
    Kızı :
    En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin.

    10 yaşında
    Baba :
    Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?
    Kızı :
    Ben babama aşığım. Büyüyünce babam gibi erkekle evleneceğim. Babam bu ay harçlığımı arttırır mı?

    15 yaşında
    Baba :
    Ne kadar da çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı, bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert konuşmalıyım.
    Kızı :
    Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum. Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman özgür olacağım?

    20 yaşında
    Baba :
    Artık sözümü dinlemiyor. Benden giderek uzaklaşıyor. Kendi parasını da kazanmaya başladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabii. Uzun zamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten. Evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor.
    Kızı :
    Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor. Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli? Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım. Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!

    25 yaşında
    Baba :
    Bir gün bunun olacağını biliyordum. işte evleniyor. Zaten aramız eskisi gibi değildi. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni terkediyor.
    Kızı :
    Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden yapıyor. Kendi hayalindeki damat değil ya! Sanki birlikte yaşayacak olan o.

    30 yaşında
    Baba :
    Çok az görüşüyoruz. Daha sık biraraya gelsek ne iyi olur. Hem torunlarımı da özlüyorum. Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar ki...
    Kızı :
    Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda çok üzgün geldi sesi. Haftasonu onlara süpriz yapmak en iyisi.

    40 yaşında
    Baba :
    Kızım, benim entellektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim. Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı. Şimdi beni beğenmiyor. Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim.
    Kızı :
    Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir şeylerden yakınıyor. Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama. Ya ona bir şey olursa? Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım.

    45 yaşında
    Baba :
    Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel. Gözüm arkada gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı. Onunla gurur duyuyorum.
    Kızı :
    Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır değilim. ilaçlarını da hep ihmal ediyor zaten. Allah'ım onu benden alma!

    50 yaşında
    Baba :
    Dünyada mutlu kal kızım !
    Kızı :
    Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım. Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana? Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol. Ve hep yanımda olduğunu hissettir, ne bileyim ben, arada sırada işaretler yolla mesela. Ah babacığım !Sensiz nasıl yaşayacağım?

    55 yaşında
    Kadın :
    Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım. Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim, çünkü "keşke"lerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini biliyorum. Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur mu?

    Binlerce gözüyle, boşluktaki adam uzanır, düşsel bir incelikten onu kendi gecesine alır...
    7 ...
  21. 12.
  22. --spoiler--
    kızınızın erkek arkadaşı tarafından evden alındığını izlemek, bir milyon dolarlık stradivarius u bir gorilin eline teslim etmek gibidir.
    --spoiler--

    dünyanın en über modern babasını getirin, şu dediğim şeyle ilgili hemen hemen aynıdır hisleri. babayla kızları arasındaki bağ farklıdır. büyüme aşamasıyla ilgisi var tabi. kız çocuğu şımarık halleriyle babayı kendine bağlarken, erkek çocuğu, çocukluğun sempatisini taşısa da erkek olmanın yükünü hep taşır. zaten genelde erkek çocuk daha haylazdır ama kız da yapsa aynısını erkeğe verilen tepki daha büyük olur.
    oğlan çocuğu ağlamaya başlasa, "erkek adam ağlamaz" der susturulur. ezilir yani biraz.

    kızlar öyle mi ama? huhhhuu. cicili bicili kıyafetler, prenses havaları. herkesin gözü onun üstünde bir şey olacak diye. kız çocuğu parası bırakılmaz. gözü kalmasın, başkasından istemesin, baba evinde görsün koca evinde boynu bükülmesin.
    erkek çocuğu parasız kalsa da olur. gitsin kazansın eşek sıpası!

    e bunun da bi bedeli var ama. ayıp var kıza da. her şey ayıp.

    etek giydin ayıp
    ıslık çaldın ayıp
    dil çıkardın ayıp

    türk fimlerinin konusu yani gazozla patlatılan kızlar. bak patlak dedim, sizin dilinizden konuşuyorum anlayın diye.
    hep bi saflık türk kızında. fazlaca korunmuş çünkü. dış dünyaya kapatılmış.

    kız üniversiteyi kazandığı an bütün sülalede telaş başlar. sanki okumaya değil genelev e çalışmaya gidiyor. tövbee. "aman kızım bak sakın sevgili işlerine bulaşma. bak, incele son senende karar ver. sanki karpuz seçiyo.

    anneler kızlarını toplumsal tabulara alıştırırken babalar hep uzaktan uzağa sevmekle meşguller. hiç akıllarına gelmez prenseslerin big gün çocukluktan çıkacağı. bi gün kızı düğüne vs giderken saçlarını fönleyip makyajını yaptığında dank eder.
    baba hemen anneye koşar tabi telaşla. bu kızın hali ne böyle diye.
    anneye çok normal gelir çünkü kızı büyürken; terlik fırlatma, saç çekme, yasak koyma gibi bilimum cezalar anne tarafından bu süreçte uygulanmıştır. baba o saatten sonra nasıl terbiye verebilir ki?

    hem zaten babalarda kontol etme isteği yok ki. isterler ki. tatlı prensesleri pembiş pembiş giysin, işten gelince kucaklarına atlasın, çikolata istesin..
    mümkün mü böyle kalsın? bi gün serserinin(babaya göre) biri kapıyı çalar prensesi almaya gelir. ne yapsa yaranamaz ama babaya. yAZIK erkeklere de.

    kız çocukları fenadır. her istediklerini yaptırmayı bilirler babaya. bukalemun gibi oww. erkek yapamaz öyle. dönekliğe girer çünkü. yakışmaz.
    böyle olunca da kız hep göz bebeği olur. kız çocukları büyümez. hep rezerve bi omuz vardır onlar için.

    dünyanın en güzel, en başarılı en en en kadını olsanız da babanızın gözünde hep pembiş ayakkabılarıyla çikolata isteyen kız olarak kalırsınız.

    10 ...
  23. 13.
  24. erkekler biraz salaktırlar. ben de erkeğim, oradan biliyorum. genelde oğulları olsun isterler. gelenin kız olduğunu öğrenince bozulurlar hafiften.
    bir daha denemek zorunda kalacaklardır en azından, kolay değil.

    sonra kız gelir, emeklemeye, büyümeye başlar. baba da şaşırmaya, çünkü onu o kadar sevebilme ihtimaline hazır değildir, bir oğlum olsa bu kadar sevebilir miydim acaba diye düşünür. salak, elbette sevebilirdin, evladın kızı, erkeği olur mu ?

    işte kız babaya o soruyu sorduran evlattır. daha yeni yeni büyüdüğünde, saçları beline bile ulaşmadan babacığına şefkatle sokulandır. oğlanlar da iyidir elbette ama onlar güreşmek ister ya da top oynamak. babalarını gerçekten ne kadar sevdiklerini anladıklarında ya koca adamlar olmuşlardır, ya da iş işten geçmiştir.
    2 ...
  25. 14.
  26. Hayatımın amına koyan filmler listesinin ilk sırasına yerleşen film.
    0 ...
  27. 15.
  28. Yer yer beni aglatan film. Kesinlikle cok basarılı.

    Babami ozledim resmen.
    2 ...
  29. 16.
  30. Charlie and the chocolate factory' de willy wonka' nın etrafındaki haz etmediği olaylara karşı takındığı kekremsi bakışına benim de rastladığım anda o bakışa nail olduğum kelime öbeği.
    2 ...
  31. 17.
  32. (bkz: fathers and daughters) dün izlediğim film, konusu ve işleyişini çok beğendim, standart bir amerikan film olgusu ünlü bir yazar ve aile sorununu işlemekte tıpkı (bkz: stuck in love) filminde olduğu gibi, ancak buradaki konu ailesi değil, yazarın kızına olan sevgisi. başrolünde russell crowe oynuyor. bu adama filmlerde deli manyak psikopat, yani kısaca herhangi bir psikolojik sorunu olan adam rolü acayip yakışıyor tıpkı beautiful mind'da olduğu gibi. bu filmde de psikotik ataklar geçiren pulitzer ödüllü bir yazar aslında ve kızı için geçirdiği zorlu dönemleri, tedavi sürecini, bir adamın adam amerikan yaşam şartlarında kızı için aslında savaşmanın ne kadar zor olduğunu da göstermekte.

    bir yandan bir amerikan yaşamını eleştirmekte, bir yandan da kız çocuğu sevgisini yüceltmekte. ve bir yandan da genel amerikan kültürünü yansıtmaktadır. aslında filmdeki kız karakter, büyüdüğünde hayatında yaşadığı sorunları kendi açısından çözüme kavuşturamadığında sekse başvurmakta ve bunu çözüm olarak görmekte. ne alaka diyenler olabilir. bizim kültürümüz de insanların cinsel yaşamları genel olarak bastırıldığı için gün yüzüne kolay kolay çıkmaz.

    bunun bir dışavurumcu yaklaşımla ele aldığını düşünüyorum aynı zamanda babasının psikolojik sorunlarını fark eden kızın psikoloji okumaya yönelmesini başka türlü açıklayamadım.

    sonuç olarak, kaliteli uzun zamandır izlediğimde vay anasını derdini butonunu bulmak için sağa sola bakındığım nadir filmlerden.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük