herkesin demeyeyim de baba sevgisine sahip olanların şaşırdığı bir gerçektir. baba kavramının sadece cezadan, yemeğini içmesini sağlamaktan , aç açıkta bırakmamaktan ileri geldiğini sanan şahsiyetsiz hiç bir zaman babalık sıfatını haketmeyen insancıklara sesleniyorum. bir baba ne zaman mı baba olur?
kızının sevgisini kazandığında
ailesine gerçekten bir baba olabildiğinde
bencilleşmeyerek
merhametli olarak
herşeyden önce insan olarak baba olunabilir...
allaha havale etmek en doğrusu sizi beddua etmeye bile değmezsiniz ağzımı açıp küfretmeme de allah en iyisini bilir ve şunu diliyorum allahtan o baba sıfatını taşıyan sıfatsızları sana havale ediyorum. bu insanlar kendi canından kanından olan çocuklarla bunarlarken baba olma arzusuyla yanıp tutuşanları da cevapsız bırakma.
keşke adam ol demekten önce adam olabilsen baba keşke örf adet derken kendi değerlerini beş kuruşluk insanlara yedirmesen baba ve keşke sana baba demek zorunda kalmasam baba.
bu öyle bir arkadaştan, bir futbolcudan, bir siyasiden, bir ülkeden nefret etmeye benzemez. kolay kolay olmadığı için, ne yazık ki gerçek nefretin ta kendisidir.
söylediğin herşeye kızıp kavga konusu yapıyorsa, bir günü bile sakin geçirmekten acizse, iğrenç sesiyle bağırıp insanı strese sokuyorsa, en mutlu anlarda bile kavga çıkarabiliyorsa nefret edilir o babadan.
neden nefret edildiğine bağlı. ergenlik döneminde hiçbirşeye izin vermemesi, arada iki tokatlaması felansa sebep, geçicidir. babanın yaptıkları 3-5 yıl içinde kafaya dankkkkkkkkk edecektir. ondan nefret edildiği için,kendinden nefret edilecektir.
yok çok daha vahim, derin nedenler varsa, babalık yapmanın ne demek olduğunu bilmeyen bir mahlukatsa, kimse kimseyi bir sperm için sevmek zorunda değildir. aynı şey anneler içinde geçerlidir.
öznel ve gerekçeleri şahsa münhasır bir durumdur. bir şeyleri sevmek ya da sevmemek için sebeplerimiz olabilir bazen bu sebepleri yaratabiliriz. ama her durumda seviyor ya da sevmiyoruzdur eleştirisi yapılabilse de duygu reeldir ve yaşanır. herkesin kendi hayatını yaşadığı gerçeğinden hareketle olabilir diyoruz.
babası terkedenler haklı olmakla birlikte. bumerang gibi bir nefret etkisidir ya insanın kendinden nefretini yada çocuğunun bu kezde babasından neferetini doğurur.
Çoğu kişinin anlayamayacağı durumdur.
Çünkü onların anne ve babası birliktedir ve babası evine sadık bir insandır.
Babaya hakaret eden enrtyleri eksilerler, babaya küfür edilmesini hoş karşılamazlar, ergen birey davranışı olarak algılarlar.
Soruyorum şimdi size; kaçınız anne babası ayrı ve annenin yanında kalıyorsunuz?
Kaçınız babanızı sokakta görseniz tanımazsınız?
Kaçınız babası annenize "git kendini sat" demiştir?
O yüzden babasından nefret eden insanları garipsemeyin, elbet bir sebebi vardır. Kimse keyfinden babasından nefret etmez.
sevmiyorum seni. hiçbir zaman sevmedim. çünkü ben sevginin ne olduğunu anlayacak yaşa geldiğimde, sen yoktun yanımda. sırf babam olduğun için seni sevecek kadar güçsüz ya da yumuşak kalpli değilim. gözlerine bakabildiğim, dokunabildiğim insanları severim ben. senin gözlerinin rengini bile sorsalar söyleyemem.
ama ne yalan söyleyeyim, küçükken bir kaç fotoğrafına bakmıştım. yüzün gülüyordu. işte o an iyice nefret ettim senden. neden gülüyordun ki? bak, ben gülüyor muyum?
ha unutmadan, ben sana saygı da duymuyorum. neden saygı duyayım? annemle yaptığın beş dakikalık zevk için mi? annem saygı duysun. benimle hiç bir alakası yok konunun. nüfus kağıdımda ''baba adı''nda sen olduğun için mi? hayır, yine tutturamadın. nüfus kağıdımda benimsemediğim çok şey var.
beni yıllardır görmeyen akrabalarla karşılaştığımda ''ayy aynı babası'' diyorlar. tipimden soğuyorum bu lafı duyunca. sana benzememeliyim ben. bu kromozom denen naneler bu kadar adaletsiz olamaz. sevdiğim o kadar eş dost varken, bula bula seni bulmuş dna'm.
sen beni ''agu'' derken bıraktın, ben önce ''a,b,c''yi öğrendim, şimdi ingilizce bile konuşuyorum. sen görmedin. işte bu kadar büyüdüm ben, sen de bu kadar yaşlandın. aslında yaşları bir kenara bıraksak bile; işte bu kadar uzaklaştık biz.
hakkını yemeyeyim, bana katkın da oldu. güçlendim yalnız geçen her günün sonunda, bencilleştim. insanlara güvenmemeyi öğrendim. hayallerin hiçbirinin gerçekleşmeyeceğini, gerçek dünyanın filmlerle en ufak bir alakası olmadığını öğrendim. insanın yalnız olduğunu öğrendim. anne mi? baba mı? eş mi? dost mu? ben büyüdükçe siz öleceksiniz.
yaşım kaç olursa olsun eğer bir gün yalnız kalacaksam, sonunda yalnız başıma öleceksem; iyi ki erkenden terk ettin beni. hayatı erkenden öğrettin bana. işte sadece bu yüzden teşekkürler.
belki kuşlar söylemiştir sana;
ben hala adam olamadım. işte senin oğlun olduğuma dair tek kanıt.
Gayet sıradan bir durumdur. Bir erkek seks esnasında, zamanında dışarı çekemedi kendini diye baba olabilir misal. bu kadar kolay kazanılacak bir ünvandır işte baba olmak. Babasını seven karakterlere bir ömür boyu babalarının sevgisiyle yaşamalarını diler, entry'nin devamını okumamalarını tavsiye ederim.
Genç erkeğin lise iki zamanları;
Hayatın tam dikkat edilmesi gereken seneler. güzel güzel kızlar geziyor etrafta. güneyi gösteren mal çoktan 4 bir yönü ezberlemiş. * kıpır kıpır insanın içi. kelimelerle anlatılmaz derler ya öyle. başka bir parlıyor güneş. yağmurlar başka, bulutlar başka. Sana göre okulun en güzel kızını sevdiğin dönemler. elde edermişsin, etmezmişin umrunda bile değil. içine girmek, orasını burasını yalamaklada ifade edebilcek bir sevgi değil. "bana gülümsesin yeter" sevgisi. işte tam o günlerde bir haber geliyor. Vefat etmiş baba. ilk başta tepki veremiyorsun. Dizilerde olur ya bu durum, gerçekmiş diyorsun. Eve gittiğinizde kalabalığı görünce yavaş yavaş anlıyosun durumu. Sigara içtiğini bilmeyen bir anneden, sigara içmeyen biri olarak sigara istiyip "al oğlum" cevabıyla karşılaşıyorsun. işte o zaman başlıyor hikaye;
14 yaşında bulunduğun ilin en güzel semtinden, en varoş semtine taşınmayla ilk karşılaşmanı yaşıyorsun babayla. Oldukça iyi yerlerde olman gereken bir aile pozisyonu var elinde koz olarak ve sen bu yaşa kadar hep prens gibi yaşayarak gelmişsin. Düşene vurulmaz, babamdır sonuçta havalarındasın ama akşam üstleri rutin bir şekilde valide ekmek almaya gönderirken "iyi akşamlar" dediğin dünyalar güzeli mahallenin kızı yok artık ya da bayramda camiden çıkar çıkmaz elini öptüğün bakkal amca ritüelleri.
Sonrada tipik erkek çocuk imajına dayanarak çok sevilen arabayı kaybetmeler, arkasından banka ihbarnameleri, annenin gözyaşları ve ölüm.
babasını seven kişilerce yadırganan durumdur. bilmiyorlar ki; bütün babaların "baba adam" olmadığı gerçeğini. ben babamı anlatayım, kararı siz verin.
benim babam ayyaşın ve ayrıca itin tekiydi.. bi gece her zamankinden daha fazla tırlattı.. annem mutfak bıçağına davrandı.. babam bundan hiç hoşlanmadı.. ben, seyrederken annemi bıçakladı.. ve bu arada da kahkahayla gülüyordu.. gülerken elinde bıçakla bana döndü ve dedi ki; neden bu kadar ciddisin sen?? bıçakla peşime düştü.. neden bu kadar ciddisin sen?? ve bıçağı ağzıma soktu.. yüzüne bi gülücük konduralım evlat dedi..
şimdi gel de bu adamı sev mna koyim. heh heh hadi bakalım.
kiz arkadasiniz oldugunu soyleyemediginiz, gunde 3 kontoru size cok goren baba nefret edilesidir. baba sonucta diyip gecilir.
edit budut: elinde telefon, emo tiki erkeklerden degilim, niye eksiliyosunuz ki yani?
edit2: ula ne gerizekalı adammışım. nedir lan günde 3 kontör, sakla harçlığını kendin al şerefsiz evlat. yok yok babam hesabımı heklememiş. ben kendim yazıyorum der mayster olarak.