babamın aslında cevap verilemeyecek sorular sormasıyla karşılaştığım bir vaziyet. lise ara karnesinde 3 zayıf vardır.
+ sen okula neden gidiyorsun memet?
- ..."iç ses: okumaya desem değil, haylazlığa desem değil.. off kötek işi kesin.. arada hiç gitmediğimi bilse ne yapar lan acaba hehe."
+ hı? kaz gibi süzelme cevap ver.
- ..."içses: arkadaş ne biçim belaya çattık.. Adam kavga başlatıcı mahalle çocuğu gibi. ne desem yiyecem dayağı zaten"
+ kaldır şu başını memet sana diyorum!
- ..."içses: yav baba gözünün yağını yiyim döv artık"
komedi ya kesinlikle doğru o ana kadar farkedilemeyen herşey farkedilir bi anda ya bu biblo ne kadar kötüymüş kaldırsammı onu kitaplarımda dağılmış şimdi bide dönüp masama baksa bide ordan azar ya off perdenin kornişide çıkmış acaba halıyı şöylemi çevirsem diye akıp giderken düşünceler bi anda yüzüme bak ben konuşurken diye asilik yapan babanın sesi duyulur genelde...
halıdaki olağanüstü desenleri farkettirir bu fırça. ulan üstüne basıp geçiyoduk, hiç bakmadık ama bu halının ne ayrıntıları varmış dersin. duvarlardaki çatlakları görürsün falan.
minnacıkken, sancılı bi çocukluğum varken, peder gene aldı önüne ha geçirdi ha geçirecek tokadı, ama savunma sanatı geliştirmiştim kendimce. saatte 60 km ile gelen bi tokattan tek hamle ile kaçabiliyordum. o zamanlar lakabım "napo lee" idi. pederceğiz öyle laflar söylüyor ki, itin götüne bakıp çıkıyorum.
yok neymiş efendim apartmanı neden yakmışım. çocuğuz işte. sonuçta söndürüldü, sadece merdiven arası kullanılmaz hale geldi. allah allah, benden önemli mi amına koyim?
yok okulda mal gibiymişim, abimler neler yaparken ben yaramazmışım. fıtratım bozuk hamınıskim. tabi bunların hepsini dinlemek sıkıcı ve küçük düşürücü olduğundan. halının desenini, penceredeki çatlakları, kapının kırık kolunu, koltuğunun dikişindeki yamukluğu, odamın girişindeki halının ucunu yakmış olduğum hep gözüme çarptı.