ekmek verince yemegi biliyosan benim her isimi de yapicaksin, benim parami yiyosan dovsemde sovsemde hic bir sey demeye hakkin yok demisti sanki patron is veren iliskisi varmis gibi.. hala aklimdan cikmaz. zaten hic olmayan bagimizi koparmayi basaran babanin pardon patronumun sozleriydi bunlar. tabiki bu son degildi..
Finaller bitti, kalınan derslerden büte girildi ve ailenin yaşadığı şehir olan istanbul'a gelindi.
eğitim dönemi boyunca birazcık fazla yemekten ve biraz da hareketsiz kalmaktan dolayı bir kaç kilo almışım. Eve geldiğim anda ailem bunu farketti ve babam " galiba sana fazla para yolluyoruz. Baksana tosun gibi olmuşsun, aylık sana gönderdiğim paradan 200 tl keseyimde öğrencilik nasıl olur öğren " dedi.
Ulan baba tamda ihtiyacım olan anda paranın suyunu kestin, alacağın olsun...
okulumdan ayrıldıktan sonra evimize gelen yüklü tazminat mektubunu okuduktan sonra beni yanına çağıran babam, hüngür hüngür ağlayan annemi göstererek;
- Bu manzarayı hayatın boyunca unutma; iyice, dikkatli bak ve asla bu manzarayı göz önünden çıkarma.
10 yıl öncesi olmasına rağmen halen gözümün önünden gitmez.
Hep türk filmi klişesi sandığım cümle "Eğer evden şimdi çıkarsan ölün girer" Hayır, ölünün evde ne işi olabilir? Babam böyle cümleler kurmayı nereden öğrendi? Sonuç olarak; kırdım dizimi acunu izliyoz işte.