(bkz: güzel insan)
az önce tarih gözüme çarptı,bugün günlerden 12 şubat.tam 4 sene önce bugün aramızdan ayrıldın güzel insan.yaptığın yemekleri,verdiğin paraları,dilediğin duaları,hep yanımda olmanı hiç haketmedim ben.hep saygısız,terbiyesiz bir çocuktum.ama dedim ya çocuktum,nasıl davranacağını bilmeyen bir çocuk.senle son konuşmamızı hala unutamıyorum."iyiyim ben"diyordun.keşke iyi olsaydın babaanne,keşke iyi olsaydın.sen aramızdan ayrılmadan önce ne güzel hayaller kuruyordum seninle ilgili.öldüğünü babamın yüz ifadesinden anlamıştım.ağlamıştım hıçkırırcasına,durmadan ağlamıştım.tabutunu gördüğümde dahada kötü olmuştum.sen ne kadar iyi bir insandın babaanne.ben sana hiç layık olamadım.
Adı benim 2. adım mükemmel insan. Küçükken annem çalıştığı için beni o büyütmüş, ondan sanırım böyle sevgi. Aile içi kavgalar sebebiyle pek göremem yüzünü ama fotoğraflarına bakar ağlarım, telefonda konuşuruz sesini duyarım ağlarım, arada yanına giderim elimi sımsıkı tutuşu, bana sarılışı... Çok, çok, çok korkuyorum ona bir şey olmasından sözlük. Geceleri ağlıyorum onu kaybetme korkusundan, aklıma geliyor ölüm. Bana zorla yemek yediren tek insan. Kocaman kalpli, çakır gözlü, pamuk tenli meleğim benim.. Hep yanımda kal.
değeri en çok bilinmesi gereken kişidir. öldükten sonra arkasından ağlamaya gerek yok, sadece biraz daha ilgi gösterin. yaşarken.
her sabah sizi işiniz için uyandıran, altmışlı yaşlarına gelmesine rağmen siz dahil iki kız kardeşinize bakan, yetmediği gibi kocasına, oğluna ve üç torununa her gün yemek yapan, bulaşığını yıkayan, kıyafetlerini ütüleyendir. çocukken mahalle maçının ardından koşarak ''babannee' , ''ekmek arası domates peyniiir' diye bağırarak yanına gidilen dünyanın en değerli kadınıdır.
çoğu kişinin ailesinde olduğu gibi anne tarafının olduğundan daha uzak ve annenin genelde anlaşamadığı aile büyüğüdür.
bunlara rağmen bir kaç gün önce beyin kanaması geçirdiğini öğrendiğimde ellerim buz gibi, aklım anlattığı hikayelerde kalakaldım.
sanıyordum ki o her şeyi bilen akıllı kadın hep öyle kalacak.
sanıyordum ki kaybetmek artık benden uzak.
kazanmak için çaba sarfedilmeyen tek şey ailenin sevgisi. anlattığı bir hikaye geldi aklıma..
''bir adam varmış evi tozdanmış, bir de kadın onun evi tuzdan. yağmur yağınca tozdan adamın evi erimiş. en yakınında evi tuzdan olan kadın varmış,
gitmiş kapısını çalmış. demiş ki ''kadın , kadın! beni evine al çok ıslandım acı bana! '' kadın baştan evine almamış. adamın ikinci denemesinde ''hadi bari gel'' demiş.
adamın olduğu oda çok soğukmuş. bir üşümüş ki.. kadına demiş '' kadın kadın! odana al bari burası çok soğuk ısınmazsam öleceğim'' kadın baştan kabul etmemiş ama ikinci denemesinde adamın almış odaya.
adam en son '' kadın kadın!! yatağına alsana beni burda yapayalnız kaldım'' demiş. kadın baştan kovacak olmuş ama adamın ikinci denemesinde yine ''hadi bari gel'' demiş. kırk gün kırk gece düğünleri olmuş ve ne hikmetse babaannemlerin köyünde.
her duruma uygun bir komşusu, tanıdığı olan babaannemin anlattığı bu hikayeyi çok severdik.
sebebi hikayenin güzelliği değil, onun anlatışıydı.
ağzının içine bakardık o tepkileri yapacak diye her seferinde.
sandım ki o telefonla, kaybettik.
şimdiyse kaybetmemize çok az kaldığını biliyorum.
gecelerce başında bekleyerek onun nefes almasını umduğumu ve bir insanın kaç yaşında olursa olsun kaybedilmesinin ağır olduğunu biliyorum.
bir kişi birçok şey demek bazen.
onun hikayelerindeki gibi mutlu bir sonu olmasını dilemek dışında tek yapabildiğim elini tutmak..
geçecek diye yalan söylememek ve sevgimi belli etmek.
o su istediğinde ilk koşan olmak, herhangi biri olmadığını ve yalnız olmadığını hatırlatmak...
televizyondaki maçı izlerken "ben bu futbolculara çok üzülüyorum, yere düştüler mi anaları babaları napıyolardır acaba, içleri cız ediyordur. milyon verseler yine futbolcu olmanıza izin vermem" demesi üzerine yarım yarım yardırandır. hala aklı eski altı sıfırlı parada olan babaanneye futbolcuların ne kadar para aldığı anlatılır fakat algılayamaz zavall, üzerine yumuşak yanaklarından öpülür.
hele ki 10 yaşınıza kadar mavi gözlü, pamuk babaneniz en yakın arkadaşınız olmuş ve 10 yaşınızda onunla yeniden oynayamayacağınız kadar buralardan göçmüşse onu her hatırladığınızda o mavi gözlerindeki gülümsemeyi ve elinizi sıkıca tutan pamuk ellerini yeniden özlersiniz.
hep özlemle andığınız ve anacağınız melek babaannenizdir o sizin..
hayatimdaki en degerli varligim. evet bi babanne hayattaki en onemli sey olabilir mi? benim en degerli varligim bana tek huzur veren insan babannem. onsuz her anlamda bir hicim.
hakkında ne kadar dil döksem anlatmaktan aciz kalacağım hatun...
elimizde çekirdekler oturmuş süpermen'in son versiyonunu izliyoruz. film boyunca tek kelime etmeden pür dikkat izleyen hatun filmin sonunda duygu ve düşüncelerini şu şekilde özetliyor;
ikinci annedir, bir tanedir, ogluyla kustur ama torununu cok sever, ilk goz agrim der, cocukken annenden daha cok onunla vakit gecirmisindir belki, sevgi doludur, gitmek istersen ararsin ben geliyorum diye o cok sevdigin sutlacindan yapar apar topar, sarilir ki bir anne sefkatiyle mutlu eder seni. Kisacasi bir tanedir.
yaza hazırlık için 2 ayda verdiğiniz 5 kiloyu 2 haftada tekrar aldırtandır. sabah ezanı kahvaltı hazırlamaya başlar. hiçbir sabahı boş geçmez. gözleme, pide, akıtma(krep), börek böyle gider. ateşin közüne patates atsa ilk sizi çağırır. bahçedeki kayısının en olmuşunu size ayırır.
65 yaşındadır 10 torununu cebinden çıkarır. tarla bağ bahçe hiç yorulmaz. tam bir Anadolu kadınıdır. hiç şikayet ettiği görülmemiştir. en sevdiği tatlı ekler pastadır. en büyük arzusu bütün torunlarını evlendirmektir.