-sen bu kadar yiyosun yine de zayıfsın.
+evet ya babaanne, ben de bilmiyorum. ne hikmetse artık!
-çok mu çekiyosun? saçların da beyazlamış zaten.
+hhöhh
babaannenin, kedileri, köpekleri, tavukları vardır.
civcivleri yumurta sarısıyla evde besler: tavuk ve horozlar ürer, kümese sığmazlar ama asla kesilemez.
kurban için beslenen koyun, kesileceği anda babaanne bayılır. komalara girer, koyuncuk bağışlanır.
baba kasaptan et alıp, komşulara dağıtır.
mutfaktaki et ve balıklar gizli gizli ''duman'' ve''rintintin'' adlı kediciklere gider.
iki av köpeği setter: kont ve kontes'în eve girmesi yasaktır ama...babannenin odasından çıkmazlar!
babam ''gene mi odandalar anne'' dediğinde:
babaannesi sözlüğe yazılmayacak kadar terbiyesiz şeyler söyleyen insanların gıptayla baktıgı baslık oldu artık bu. en azından benim için. inanamazsın şu an ağlıyorum. keşke benimki de bu kadar tatlı bi ehtiyar olsaydı.
ühühühühü.
ps: ne eksiliyon lan yaprak? terbiyesiz olan benim babaannem!
(bkz: süğümsüz) : zamansız yemek yedim mi kullanır
(bkz: kedici mehmet) : diş fırcalarken agzımı cok calkaladım mı kullanır
(bkz: kuru gagile) : zayıf bir tavuktan bahsederken
(bkz: katana) : şişman bi kadından bahsederken