baba,
bugün senin doğum günün baba.
kan damlıyor içime benim. yanımdasın ama o kadar yoksun ki. kızım derken o kadar uzaksın ki... susuyorum baba, susmak erdemdir diyorum, kendimi kandırıyorum baba. 24 yıl oldu. insan 24 yıl boyunca susar mı baba? parmaklarım titriyor baba, yüreğim titriyor. kelimeleri hıçkırıyorum sadece, konuşamıyorum baba, susuyorum. her susuşum daha da batıyor canıma baba. canımın yarısı olman lazımdı baba, yoksun. uzaksın. o kadar uzaktasın ki...
sen konuşurken lafını bölmüyorum, lafının üstüne laf söylemiyorum. hiçbir zaman saygısızlık etmiyorum. ama yoruldum baba. konuşamadıklarımızın ağırlığından yoruldum. yılların ağırlığından yoruldum.
zaman zaman ufak tefek görüntüler geliyor gözümün önüne biliyor musun baba? çocukluğumdan kalma hani. hiçbiri mutlu değil ki baba? nedenini bana söyleyebilecek misin bir gün? beklemeli miyim daha?
uçaklarla selam yollayan şiir var ya hani. bilmezsin sen. ben o şiiri her okuduğumda ağlıyorum baba. selam bile söyleyemiyorum sana, konuşamıyorum baba. sevemiyorum baba. içim kurudu, gülemiyorum... dokunamıyorum kimseye baba, sarılamıyorum.
yıllarca bu günü beklemişim taşmak için. bir yüzük bile yok ki bana bıraktığın, ben sana "baba" dediğimde için titremiyor ki baba. bir film sahnesi, bir şarkı ya da kolkola yürüyen iki canlı; baba-kız...
dayanamıyorum görmeye baba. çok mu şey istemiştim ki senden baba? sevgi istemiştim sadece. güven istemiştim baba. şimdi muhtaç ettin elin sevgisine beni baba, güveni başka kollarda arıyorum hep. her defasında daha şiddetli oluyor yere çarpışım baba. ben bunu mu hak ediyorum?
sen bana bakıyorsun, ben sana... oysa baktığımız koca bir boşluk aslında.
ve merhaba-iyi akşamlar diyoruz birbirimize iki medeni insan gibi değil mi baba?
bugün senin doğumgünün baba, kan damladı içime yine. düşündüm de belki de fazlaydım hep size. bazen çekip gitmek geliyor içimden baba biliyor musun? bazen sana sarılıp saatlerce ağlamak. ikisini de yapamıyorum baba. bazen affediyorum seni, bazen delice şeyler geliyor aklıma baba. ben yapamıyorum ama bari sen yap; beni affet baba!
her pazar sabahı trt' deki western filmleri ni kaçırmadan izleyen, bilgisayarı sizden daha iyi bildiğini savunan ama başına oturacak kadar da cesareti olmayan kişiliktir.
siz doktorların masadan kalkmanıza apaçık umutsuz baktığı küçücük yaşınızda ameliyat olmak zorundayken, sizi korkmamanız için ameliyat masasına elleriyle bırakan; ağlamanızı engellemek için kendi gözyaşlarına hakim olup türlü komiklikler yapan; ameliyattan çıktıktan sonraki gün sabah erkenden işe gitmesi gerekirken gece, uyuyamayan siz sıkılmayın diye yanınıza sandalyelerden yatak yapıp sizle sabaha kadar bir isim şehir bir çok sessiz sinema* oynayan; dondurma yemenizin doktorlar tarafından yasak olduğu ultra sıcak bir yaz gününde sokakta sizinle beraber dondurma yiyenlerle dalga geçen, kalabalık misafir ortamlarını sevmediğinizi bildiği için geçmiş olsuna gelmek isteyen akrabalarınızı eve almayan, ameliyat nedeniyle çok geveze olduğunuz halde 2 hafta kadar konuşamadığınız ve dolayısıyla kötü hissettiğiniz için kendisi de konuşmayan, o süre zarfında tıpkı sizin yaptığınız gibi bir çocuk edasıyla diğer insanlarla yazarak anlaşan mükemmel ötesi insan, dünyanın annelerden sonraki bir diğer kutsal, tapılası varlığı.
yanımızdayken yasananların değerini o gittiğinde anladıgımız nacizhane varlıktır. hergün kapının calmasını, calanın o olmasını, elinde bir siyah poşe için 1 adet çikolata ve 2 ekmek. hergün görülen bu manzarayı birkez daha görebilmek için neler verilmezdi ki .
bu entrylerden de anlasilacagi uzere (bkz: #4010891), (bkz: #4692401) enteresan bir insandir kendisi. simdi bu adamin sahip oldugu elektrik bilgisinin 10'da birine sahip olsam bana yeter, tirnagi olsam buyuk onur ama arkadas bazen oyle israr ediyor ki :
patron: ne oldu lan test mest birseyler yapiyormussun orada, annen dedi.sinava mi gireceksin?
robterk: ya hayir patron o teknik test yani isletim sistemini test ediyoruz.
patron: hadi ya yoruldun mu zordur o is(anlamadim ama siktir et ilgili gozukeyim modu.)
robterk: valla iste buglar falan var baya, mavi ekran var suruculerden oturu onlarla ugrasiyorum uykusuzum.
patron: lan onlar kisa devredendir, kontrol ettin mi kablolari.
robterk: ya baba elektrik ile alakasi yok bu hatalarin simdi dididididi (10 dakika anlattim)
patron: neyle calisiyor o bilgisayarlar?
robterk:elektrik ile calisiyor baba
patron: gordun mu iste bak.sen kontrol et bakalim bi kablolari
robterk:ok patron
simdi bir daha ki gorusmede, ya patron buyuk adamsin, kisa devreden olmus o buglar nasil tahmin ettin desem mi diye dusunuyorum.
Bazen niye seviyorum ki yahu bu adami sorusunun cevabini veremediginiz kisi. simdi entrymde hep siz falan diycem yanlis anlasilmasin tabi. en iyi bildigim baba kendiminki oldugu icin kendi babami anlaticam ama cok kisisel olmasin tanim maksat.
babaniz fasittir - somurucudur - emperyalist duzendir. sabah ise gec kaldiginiz icin sizi arabayla birakir ama o harcadigi benzin parasini sizden soke soke alir. bi nevi haftanin 3 gunu - ki benim is gunum zaten toplamda 5- taksiye binmis muamelesi gorursunuz. bu konuyla alakali kesinlikle acimasi yoktur.
at gozlukleri vardir. sizin buyumus oldugunuzu asla fark etmez. baba olunca bu at gozlugu ayari diye bi sey var sanirim-default olarak yukleniyor. televizyon kumandasini istedigi halde ona vermezseniz size gozunu dikip kil ogretmen modunda bakar. isin aci tarafi bu yontemin hala cok etkili oldugunu sanir. surekli ona hayatinizin ceyrek donemini devirmis oldugunuzu hatirlatmak zorunda kalirsiniz. bu bakislar 8 yasindaki kuzeniniz ustunde etkili olabilir belki evet- ama sizin ustunuzde asla.
ses ayari yoktur. olay ne olursa olsun surround olarak bi sag kulaginizdan - bi sol kulaginizdan bagirarak soyler. gerci bi sey size bagirarak soylendiginde o seyi asla ve asla tinlamadiginizi da cok onceden- bu yontemle anlayan ilk kisidir aslinda-dogal olarak... ama dedim ya at gozlugu ayari. hani harbiden -at su gozlukleri- babacim.
isbirlikcidir. bakin bu nokta cok onemli. anne size x olayi yuzunden soyleniyorsa - anneyle isbirligi yapar - mevzu onu uzaktan yakindan alakadar etmeyebilir- hic onemli degil. surround bi sag kulaktan- bi sol kulaktan demistim.
eli kalem tutan bir kahraman? degildir. yasiniz ve konumunuz ne olursa olsun basiniz her sikistiginda aradiginiz ilk kisidir. ama onu aramak sadece mevzuyu daha sinir bozucu hale getirir. size hicbi yardimi olmadigi gibi size soylenmek icin bi baska bahanesi daha mevcuttur artik. bakin bu olayi soyle anlatayim... yani bigun oscar alirsaniz -anneme ve babama bana vermis olduklari destek icin cok tesekkur ederim- gibi bi cumle kurmak yalanin dik alasi olacaktir. cunku siz kendi geleceginiz icin bi adim atmaya calisirken surekli ve onlarin maddi ve manevi destegi olmadan bunu basaramayacaginizi catir catir bilirken- onlar eve yeni mutfak yaptirmak derdindedir. universiteye girdiginiz gunden beri size harclik vermeyen aile bireyi olan baba- hem calisip hem okumak zorunda kaldiginizdan ve dogal olarak bazi derslere yetisemediginizden okulu uzattiginizda size anlayis gostermeyecektir. unutun bunu.
son olarak...
sizi boylesine bariz bi sekilde dinlemeyen insan hayatinizda zor bulursunuz. baba birbirbirvirvirbirvir diye anlattiginiz bi saatin sonunda babaniz aa bak japon ucagi geciyo gibi alakasiz bi cumle kurabilir. anlattiklariniz umrunda bile degildir.
lakin....
corbaniza karabiberine kadar koyar sizi masaya oyle cagirir.
matematikten zayif aldiginiz zaman ilkokulda herkes zaten uzgun olan sizi daha da uzmek icin ugrasirken- benim kizimin cani sagolsun diyebilen tek insan oldugunu asla unutmayacak ve hayatiniz boyunca minnettar kalacaksinizdir.
dengesiz ogretmenler sizin hakkinizda atip tutarken babanizin ben kizimin yapacagi ve yapmayacagi seyleri bilirim- gecin bunlari harcamayin benim vaktimi dedigini de unutmazsiniz asla.
hasta oldugunuzda her 4 saatte bir icmeniz gereken ilacin saatlerini de takip eden yine ayni kisidir.
canim profiterol istiyo dediginizde gecenin 2sinde size profiterol aramak icin babaniz disinda kimse yollara dusmez.
israrla su dunyada hem en cok gicik eden hem de cok sevilenler listesinde basi ceken nadir organizmalardir babalar.
akciğer kanseri teşhisi konulalı hemen hemen 5 ay olmuş kişi. kanser olduğu ve bunu aylardır çektiği yetmezmiş gibi bu pislik hastalığın her türlü yan sanayisini de yaşamak zorunda kalan babam. neler yok ki bu yan sanayi içerisinde; akciğer damarlarında pıhtılaşma, koah, kronik solunum yetmezliği, delirium, şizofren, yatak yarası, bir topuğun çürümesi, mütamadiyen yatalaklık, ağızda burunda yaralar, uykusuzluk, sürekli huzursuzluk, sürekli solunum cihazına ve sondaya bağlı kalmak.
dert verdin, dermanını ver. dermanını vermiyorsun bari bu kadar da süründürme yarabbi.
9 gün önce akciğer kanserine kurban verdiğim kişi. henüz 57 yaşında iken hayata veda eden zavallı büyüğüm. bir basit ağrıyla başlayan ve 5 ay 10 gün süren bu acılı üzüntü dolu süreç sonunda hayata veda eden babam.
hiç hak etmedi böylesi erken yaşta ve böylesi acılarla dolu bir hastalığın sonunda ölümü.
hiç hak etmedi bitmek tükenmek bilmeyen kas ve kemik ağrılarını.
hiç hak etmedi bu kanserin yan ürünleri olan koah, kronik solunum yetmezliği hastalıklarını.
hiç haketmedi ileri safhalarda ortaya çıkan delirium ve şifozren hastalıklarını.
hiç haketmedi beyne yeterli oksijen gitmemesi sonucu son 3 ayda oluşan şuur bulanıklığını ve diğer aksayan beyin aktivitelerini.
hiç haketmedi son 3 ay bağlı kaldığı oksijen konsantratörü cihazını.
hiç haketmedi son 4 aydaki yatalaklığı.
hiç haketmedi yatak, ağız ve burun yaralarını.
hiç haketmedi kaburgasına sıçrayan kanserin yumruk büyüklüğüne ulaşıp da nerdeyse patlayacak hale gelmesini.
hiç haketmedi idrar sondası ve yetişkin bezini.
hiç haketmedi 160 günde vücudunda nerdeyse hiç kas kalmayacak hale gelene kadar 30 kilo kadar zayıflamayı.
evet, 42 sene bilfiil sigara içmesine ve bu lanet hastalığa sırf bu zehir yüzünden tutulmasına rağmen hiç haketmedi.
bir gece yarisi, odanda sessizligiyle taninmiş, konuşmaz tavirlariyla seni gozler belkii..bakar sana, gozleriyle seni suzer belkii... hani o ictigin sigaranin bitmesini bekler belkide, bilinmez. belkide tv ye dalar bir gece gözyaşlarinda. bir komsunun isyan etmesini bekler bir kucucuk umutlar ugruna. sorar kendine ben kimim, ben neyim, ben...
baktiginda gorebilirmi dersin? baktiginda varligini hissedebilir mi? hissettiyse eger, bakabilir mi yeniden oldugun yerde olup olmadigina? yada hic olmadigin o odanin zifiri karanliginda senin varliginla dalga gecermiydi ki? gecermiydi ki buralardan oralara? belkide gecerdi.. bakardi gorurdu, gormezdi ama o hep bana bakardi...
bir mangal sicakliginda, bir sen tadinda, bir koskocaman uzaklar tadinda, bir buyuk umutlar ugruna.. bir senin iyi olmasi ugruna.. neleri feda etmezdi kii...