istisnalar hariç olmak kaydı ile tarihte adı geçen bir çok ünlü yazar, çizer, düşünür, sanatçı tayfasının aristokrat ailelerden geldiğini düşünürsek hiçte yanlış bir saptama yapılmadığını görmüş oluruz.
bu tür şahısların ellerinden gelen bir iş olmadığı ve yapılacak bir işleri de olmadığı için içinde bulundukları herşeye sahip olmanın getirdiği monoton vaziyetten sıyrılmak adına kendilerine bir meşkale olsun diye giriştikleri eylemdir.
zira ekonomik gücü olmayan ve bu aristokrat şahsiyetlerin sadece oturup tuhaf şeyler düşünmelerini sağlamak için sürekli ağır işlerde çalışması gereken insanların, hiç boş !zamanı yoktur.
kolelige karsi cikan spartakus'un, derebeylige karsi cikan tolstoy'un, turgenyev'in yaptigidir. dogrudur, zira bir kole asla koleligin bitmesini hayal edemez, aksine bri kole sahibi olmayi hayal edebilir. tarihte devrim ve direnisleri koleler, isciler, ciftciler icin her zaman burjuvazi yapmistir. uzaga gitmeye gerek de yok aslinda. turkiyede koy enstitulerinde egitimi, kolejlerde, yurt dısında almis insanlar gonullu olarak vermistir. koyun muhtari degil.
başkalarının beyin yıkamasıyla milliyetçi olanın durumuyla aynı kapıya çıkan konumdur. Yalnız şu da unutulmamalıdır ki teoride sosyalist eğilimlilerin "küçük burjuva" kesiminden çıkması zaten öngörülmüştür. Nitekim Lenin ve Engels de tüccar-esnaf-bürokrat üçlüsünün ağırlığını koyduğu orta-üst sınıftan gelen insanlardır.
üniversitede bir kaç kişiyi görünce şahit olduğum bir durumdur. örnek vermek gerekirse; vatandaşın babası emlakçı ya da müteahittir. evleri arabaları yazlıkları vs herşeyi fazlasıyla mevcuttur. iki üç günde bir barlara takılmakta, malboro sigarası içip marka giymekte bunun yanında en hasından komünist takılmaktadır. yanlış anlaşılmasın komünist ideolojiyle değil derdim, herşeyiyle kapitalist bir hayatı mutlu mesut yaşayıp da düşüncede komünist olan insanlar bunlar. sahtekarlar, ikiyüzlüler, kendini bilemez bir acaip tipler. hani fukaralık içinde yüzüp de kapitalizmi herşeyiyle savunanlar var ya; işte onların karşıtları da bu kapitalist komünistler.
felsefenin neden miletosda doğduğunu bilir misiniz? işte tam da bu sebepten doğmuştur. baba parası demeyelim de aristokratların ekmek elden su gölden yaşarken, eğitim ve bilimle aydınlanması ve düşünmek için bolca vakti olması sebebiyle yani. bu ne biliyor mu peki bunu söyleyen insan? çünkü aç olan insan düşünemez. insanın doğasında ne kadar merak etme, gerçeği bulma, daha iyi yaşama istekleri olsa da öncelikle yemeyi düşünür bu bir. ikincisiyse tarihteki aristokratlara gelelim. geriye kalanların eğitim görmeyen ve esaret altında, akvaryumdan çıkmayı düşünemeyen balık gibi yaşayan köleler olduğunu düşünürsek eğer ve bunların açlıkla boğuştuğunu da bilirsek, mantığa oturturuz.
hangi ekonomi sistemi olursa olsun bu bir bilimdir. ve bilimle de sanatla da felsefeyle de ''neden bunlar hep zengin yaa'' dediğimiz insanlar uğraşmıştır. zaten aristokrat dediğimiz üst sınıf genelde bilim sanat öğreten okullarda okumuşlardır. bu sebeptendir ki önerme doğrudur. baba parasıyla komünist olunur, filozof olunur, bilim adamı olunur ama bu 'tuhaf şeyler' bulmak değildir. kim karnını doyurursa başlar düşünmeye, doğruyu bulmaya. bakın türkiye'de herkes geçim derdini düşünmekten başka bir şey düşünemiyor. bu aslında en güzel bir politikadır. en güzel böyle yönetirsiniz insanları.
birde bunların özel okulda okuyan cinsleri vardır. babalarının dolarlarını onbiner onbiner üniversite harcı olarak verirler, altlarında araba, ceplerinde marlboro takılırlar ama evlerinin duvarından deniz gezmiş resimleri, dillerinden de das kapital eksik olmaz.