babam tayin sebebiyle edirne'ye taşındı. zaman buldukça ziyaretine gidiyorum. her gidişimde edirne'de farklı yerleri geziyoruz. çünkü edirne gezilip-görülecek bir çok tarihi mekanı içinde bulunduran bir ilimiz. çok meraklı olduğum için de nereye gitsek, nereden geçsek babama "burası neresi" diye sorarım. son ziyaretimde meriç nehri ve üzerindeki köprüleri görmek istedim. yola koyulduk..
gidiş yolu üzerinde stadyuma benzeyen bir bina gördüm. altında lokanta, berber ve hatırlamadığım bir kaç dükkan vardı. ne olduğunu çözemedim babama sordum.
-baba burası neee?
+(ses yok)
-babaaa burası neeeee?
+(bu sefer duymazdan geliyor)
-baabaa! burası ne diyorum, duymuyor musun?
+(avaz avaz bağırarak) kerhane amına koyim, karhaneee
-hmmm. tamam *
abd-gana maçı biter bitmez, baba-oğul ilişkisi içerisinde önemli bir yere sahip, maç kritiği yapmak üzere masumca babanın yanına gidilir. fakat baba maçı son 10 dakikada siktir edip, film izlemektedir. yenecek ayardan habersiz içeri dalınır:
- baba güzel maçtı valla ya izledin mi?
+ (filme dalmıştır ve umursamaz bir tavırla) izledim. sen nası izledin len odanda televizyon yok senin.
- ya internetten izledim işte. güzel maç oldu ama di mi? *
+ her boku da bul internetten... hadi git bak bakalım içeri bende internette miyim..
- !'^+%&/(()
sene 1453 * küçük bir ilçede 19 mayıs'ı kutlama provaları için herkes stadyumda toplama kampına alınmış, üzerlerine kırmızı bir don bir adet de beyaz fanila verilmiş, abudik gubidik hareketlerle hunharca işkence görüyor. düşünüyorum, "lan burdan kurtulmalıyım ben". düdük çalıyor herkes sağ kolunu kaldırıyor. Düdük çalıyor, herkes kolunu indiriyor. ben de beni işe yaramaz bir birey görmeleri için hareketleri en son yapıp, algımın ne kadar geç olduğunu düdük çalan hocaya göstermeye çalışıyorum. hoca bakıyor el kol hareketi yapıyor ama ses çıkarmıyor. elinde megafon öğrencilere hareketleri nasıl yapacağını belirtiyor.
en sonunda yorgunluk çöküyor tabi üzerime. "lan kovmuyosun, bari mola ver" deyip basketboldaki mola işaretini yapıyorum hocaya. hoca öğrencilere elinde megafonla talimat verirken mola işaretimi görüyor: *
-burhaaaaan xxxx *! ulan hayvan herif! eşşoğlueşek! * içinizde en tembeliniz, en haylazınız, en işe yaramazınız mola işareti veriyor. defol git! siktir! gözüm görmesin!
*
eve gidildiğinde baba salonda baş koltuğa oturmuş ve bacak bacak üstüne atmıştır. hedef bütün ilçe sakinlerinin kendisi hakkında megafonla konusulanların duyduğunu bilmemektedir. ** :
-gel burhanım gel...
yıllar önce öss sınavını kazanamayan ve babası ile arası bozuk olan arkadaşımın evindeydim. arkadaş babasıyla arasını düzeltmek için hiçbirşey olmamış gibi babasıyla konuşmaya çalışıyor. tabiki baba sert ve sessiz.
baba bazı haftasonları istanbul'da yaşayan oğlunun yanına gelmektedir.
bir cumartesi günü oğlu babasını arar.
oğul: babacım napıyorsun, neredesin?
baba: iyiyim oğlum, arkadaşlarla kahvedeyim.
oğul: iyiymiş. akşam napacaksın peki?
baba: bir planım yok eve gelip yatarım.
oğul: hmmm. peki.
baba: hayrola oğlum neden sordun?
oğul: akşam kız arkadaşımla beraber kalacaktık da ondan sordum babacım.
baba: tamam o zaman ben amcanlarda kalırım.
bir pazar günü amcaya kahvaltıya giderken,
baba: oğlum amcan sorarsa dün akşam sende kaldım, tamam mı?
oğul: tamam babacım
-yiğit?
+.....
-yiğit..?
+efendim?
-niye ses vermiyon?
+.......
-bilgisayarın başındaki sen misin?
+evet
-lan benim sayfama girme ha! (facebook u kastediyor)....değiştiricem zaten o şifreyi!
*facebook açmayı bilmediği için ben yardımcı olmuştum..şifresini bütün aile biliyor... *
- oğlum nasıl gidiyor yeni kızla ?
+ iyi baba, güzel takılıyoruz
- bişey varmı ?
+ nasıl yani ?
- anlamıyon mu lan ?
+ ya baba ne diyorsun yaa
- Hay senin gibi genci ben.. biz senin yaşındayken böylemiydim bee.Senin gibi sümsük değildim..Karıyı altımızdan sela ile alırlardı yada bayıldı diye ben bırakırdım..peeh !
baba ve oğlu arasındaki diyaloglardır. şöyleki arka arkaya 3 gün boyunca eve geç dönmüşümdür. baba anlamasın diye bunu eve girip sigara ve içki kokan giysileri kirliliğe atıp hemen yatağa yumulmaktayımdır. sonraki gün, artık tepesi atmış baba iş yerine beni çağırır. ben de tehlikenin farkında olduğum için içki ve sigara kokmayan bir şeyler alıp iş yerine giderim ve baba diyaloğu açar.
ba:oğlum neredesin sen kaç gündür? dingonun ahırı mı uyumaya geliyorsun sadece?!
b: baba arkadaşlarla oturuyorduk konuşuyorduk falan.
ba:oğlum bak. insan ol adam gibi saatte eve gel delirtme.
b: tamam baba. ayıp ettin.
ba:bu arada gitmeden bir şey soracağım sana.
b: (hass... odamdaki kokuyu çözdü sanırım. içki tamam da sigarayı sorarsa. şimdi boku yiyoruz yavaştan.)
ba:sen şey mi kullanıyorsun şey..
b: (hass... içkiyi çok önemsemez de ya sigara derse o zaman sıçtık.)
ba: oğlum sen hap mı kullanıyorsun?
b: oha!
evet baba içkiyi, sigarayı atlayıp hapa geçmiştir. adam durduk yerde bizi hapçı yapmıştır. olsun babamızdır bizi ister hapçı yapsın ister başka bir şey.
baba iştedir. evde soğuk rüzgarlar esmektedir, ana baba diyalog kurmamaktadır. baba telefonla arar.
+napıyosun oğlum?
-iyi baba boş boş oturuyorum. sen?
+iyi ben de aylaklık yapıyorum. ne soracam; sen annene kuzenini istemeye geleceklerini söyledin mi?
-yoo. söylemedim.*sen niye söylemiyorsun ki?
+ananla aramız bozuk. sanki bilmiyosun amk.
-*takma kafana baba. olur böyle şeyler, düzelir zamanla.
+hadi beya ne takacam. zaten her hareketi ofsayt ananın.
-doğrudur baba. olur öyle arada işte. neyse görüşürüz sonra.
+görüşürüz oğlum..
yaz geldi aylak aylak gezmesin it herif gitsin çalışsın para kazanmak ne demek öğrensin denilerek bizim iddaa dükkanının başına koydular beni. heyecan yapan babamla msn de aramda geçen diyalog:
baba- nasıl gidiyor ilk ciddi iş günün?
optio- ilk defa gelmiyorum baba. her zamanki gibi işte.
baba- hayırlısı. biraz yenilik getir oralara, bazı projeler geliştir oyun oynanması için.
optio- nası proje :S
baba- ne bileyim işte 50 liralık oyun oynayana bir hediye gibi.
optio- ahahahhaa
2 gün önce söylediğim " ya malak gibi oturuyorum orda. bana birşey katmıyo ki o dükkan. para üstü veriyorum. çok güzel öğrendim onu." gibi dükkanın gereksizliğinden bahsettiğim söz üzerine babamın bana vermek istediği gaz.
bundan bir yıl önce babamla beraber antalyada bir otelde tatil yapmaktayız. bir hayli çapkın ve karizmatik olan babam tabii ki benim de onun yolundan gitmemi ve başarılı olarak bayrağı devralmamı istemektedir. ben de sırtımdaki bu yükün ağırlığının bilincinde olmama rağmen yine de durumu abartmamaktayımdır. çünkü gerçekten sevdiğim bir kız arkadaşım vardır ve duygusal manada gözüm başkasını görmemektedir ama hemen hemen her erkek gibi ben de ufak kaçamaklardan hele ki tatil kaçamaklarından hoşlanmaktayımdır. genelde otelin barında takılan bendeniz, bir gün bir kız arkadaşımla telefon görüşmesi yapmak üzere sahile indim. amacım dalga sesleri ve sevgi sözcükleriyle romantik bir ortam yaratmak ve böylece onunla az da olsa hasret gidermekti. yaklaşık 10-15dk. süren bir telefon görüşmesinin ardından bir süre şezlonga yatıp dalga sesleri eşliğinde denizin kokusunu içime çekiyordum böylece az da olsa huzur bulabiliyordum. çünkü babalarla baş başa tatil yapmak bir hayli zordur hem de benimki gibi bir babanız varsa inanın bana bazen bir kabusa bile dönüşebilir tatil dediğimiz dinlenme, mutlu olma şeysi. neyse olayımıza dönecek olursak tam dalga sesleri, iyot kokusu, hafif müzik, ulan babamda yok anasını satayım tatil işte bu derken. ki demez olaydım belki duyup da gelmiştir. babam geldi ve aramızda şöyle bir diyalog geçti:
pvm:bendeniz
b:babam
b:oğlum sen ne yapıyorsun burada?
pvm: iyiyim baba sen nasılsın?
b: ben de iyiyim de sen soruma cevap ver?
pvm: şey ya kız arkadaşımla telefonla konuştum da onun için buradayım burası sessiz ya hani.
b: oğlum ben sana hiçbir şey demiyorum sadece gerizekalısın diyorum.
pvm: ama kırıcı oluyorsun baba ne gerizekalılığımı gördün?
b: oğlum, canım evladım, salak evladım bar karı kız kaynıyor sen düşmüşsün bilmem kaç km ötedeki kızın derdine. buradakiler hazır elinin altındayken değerlendir zaten dönünce ona gideceksin yanlış mı söylüyorum.
pvm: ( ne denebilir ki ya da desem de nasılsa ona da bir şey bulur o sebeple) doğru haklısın baba tamam sen takıl kafana göre ben bara geçiyorum ararsan oralardayım ok?
b: aferin oğlum işte böyle ol ya.
pvm: (bir an önce uzaklaşmak maksadıyla) sağ ol, hadi görüşürüz ben kaçtım.
...
...
...
+bak ben sana anlatayım; sen kırmızıda geçeyim dedin zaten içmişsin duruşundan belli adamda sağdan çıkınca sola vurdun!
-yemin billah öyle değil. ben gidiyordum yeşil ışıktan geçerken adam makasa girdi önüme* ben de ondan refleks olarak kaçtım dengeyi toparlayamadım sola vurdum işte.*
+oğlum duyuyorum zaten millete masak * atıyormuşsun duyuyoruz, hızlı gidiyorsundur kesin zaten!
-baba ön yargılı davranıyorsun!
+sikerim lan şimdi yargını!
-skersin baba**
+düz yolda niye basıyorsun o kadar?
-virajlı yolda mı basayım?
+ebenin amına bas!
-.....