h: alo baba naber?
b: beni aramışın?
h: hee kontör yoktu da ara diye çaldırdım.. biliyosun burda hayat çok pahalı..
b: burda daha pahalı ulan, azıcık biriktir de para yolla bize!
h: bak ama sigaraya da zam geldi zaten, para dayanmıyo yaa...
b: banane ulan! zaten tatilde adsl'in bokunu çıkarmışsın, 67 milyon fatura geldi.. paso bişeyler indirmişin, artık ne indirdiysen!
h: yaa mp3 işte şarkı müzik kem küm..
b: ben anlamam! harçlığından kesiyorum! 30 milyon eksik göndericem..
h: ulan selam verdik borçlu çıktık tamam tamam ne gönderirsen gönder görüşürüz hadi..
b: tamam görüşürüz, az sigara iç lan şerefsiz!
edit: bu diyaloğumuz yarmamaktadır , dikkat ediniz...
+akşam nerdeydin lan o saate kadar?
-ahmetlerdeydim baba
+ahmetin anasını s.kiyim
-baba en yakın arkadaşımın annesi ayıp oluyo
+en yakın arkadaşının anasını s.kiyim
-bende onu diyorum işte ayıp oluyo.
11 yaşındayken bulgaristan yolunda babamın sorduğu soru üzerine,
- büyüyünce ne olcan sen bakiyim?
+ armatör olucam
- vaay, ne yapacaksın?
+ tekne alıp ege - yunanistan arası sefer yapıcam
- ibneye bak, işi gücü fantazi zaten
hiç unutmam ilkokul yıllarımdayım. babamla beraber komşudayız. bir yaz vakti. akşam keyfi yapıyorlar, yanlarında da ben varım sadece. rakı içiyorlar...
- baba mastürbasyon ne?
diye sordum. yanıt hiç beklemeden geldi.
- insanın kendi kendini kandırmasıdır.
bunu o şekilde tuttum belleğimde, iyi ki de her yeni öğrendiğini etrafta uygulayan çocuk modellerinden değilmişim. yani birisinin yalanını yakaladığım vakit "yalan söyleyen insan aslında kendini kandırır" mantığından yola çıkarak, herkesin içinde "masturbasyon yapma len bana" desem falan. rezillik.
büyüyüp de masturbasyonun gerçek anlamını öğrendiğimde babamın bu cevabı nasıl da büyük bir hazır cevaplılıkla vermiş olabildiğine inanamamıştım. küçük bir çocuğa verilebilecek en güzel yanıttı sanırım.
bir akşam kardeşimle babam tartışmaktaydılar.
olay bi kız yüzündendi herhalde tam olarak hatırlamıyorum.
kardeşim:
-hayır baba o hayatta böle bişi yapmaz. dedi ve ardından baba yarılana kadar gülmemi sağlayacak cümleyi kurdu.
-oğlum..17 yaşına geldin. 17 yıl gördün geçirdin ama hala ananın .mından doğduğun kadar safsın...
-minik **
+efendim baba
-napıyorsun bakim minik?
+ne yapim baba, uğraşıyoruz işte iş güç koşmaca. sizler nasılsınız?
-iyiyiz. ne olsun iş güç bizde devam ediyoruz bildiğin gibi. çok yazdı *, hadi kapa sonra ben sana kontör atarım *. mucukda mucuk **
+tamam. baba görüşürüz herkese selam söyle. allaha emanet olun. **
edit:eksi veren yazar, babam ve benim diyaloğum bu. sen istediğin kadar eksi ver bu diyalog senin eksilerinle kaybedilemez.
-baba aküyü çalmışlar.
-oğlum bak sınavın kötü geçtiyse söyle yoksa hem bu şaklabanlıkların yüzünden hem de sınavın yüzünden dövecem yoksa.
-baba iki kere yoksa dedin anlatım bozukluğu yaptın.
işte böyle. üç saatte kaderimin çizildiği sınavdan çıktığımda bunları konuştuk. sonra evimize gittik. ben sınav sorularına baktım televizyondan, nasıl dedi, yaptığımdan yüzde yirmi beş fazla net söyledim, sevindi iyi oğlum dedi. allah ın izniyle bu sene gideceksin bir yere. inşallah baba dedim. sonra sonuçlar geldi, tercih felan yaptık, ben istiyordum arkeoloji o istiyordu bankacılık, kızdım al o zaman sen yap tercihleri ben karışmıyorum dedim. o da kızdı gel lan buraya dedi. gitmedim. o karmaşada annem almış tercih kağıdını birinci sıraya resim öğretmenliği, ikinci sıraya da galatasaray teknik direktörlüğü yazmış, teknik direktörlük geldi iki yıllık istemeye istemeye gittim. sonra sinemeya atıldım geçenlerde oskar aldım işte anneme babama teşekkür ettim, galatasaray da kümeye düştü, küme düştü heralde kümeye değil de. ondan sonra da harvıtrla kembirç kapıştı bize gel bize gel diye. emayti ye gittim ben de sonra. baktım sapık bir hoca var. las vegas a götürdü beni. kumar oynattı hep. ordan da ayrıldım. mozambik e başbakan yardımcısı olarak atandım. babamı da milli eğitim bakanı yaptım. kadrolaştık baya, biz kadrolaşınca bizi akepeden sandılar, sürdüler.
sonra babam.
-lan oğlum niye kadrolaştın lan ben sana kadrolaşamazsın demedim adam olamazsın dedim dedi.
-kadrolaştıysam senin için kadrolaştım dedim ben de.
babam bana sarıldı sonra, gircen mi bi daha sınava göndereyim mi seni bi daha seni dersaneye dedi. ben de gönder ama arkeoloji okucam haaaa dedim. o da tamam oğlum dedi. tamam güzel oğlum dedi. arkeolji oku dedi. arkeoloji okudum ben de ama sevmedim sonra antropolojiye geçtim. sonra babam ben geçerken gördü. nereye lan dedi. antropolojiye baba dedim. baktı senden adam olmaz dedi. ben de bu da mı gol değil ha söyleyin bu da mı gol değil dedim.
gol ulan dedi. bu sefer gol. elinde bi şey vardı. masaya vurdu onla. ofsaytmış ama annem bayrak kaldırdı ordan. bayrağı aldık babamla koşmaya başladık, bayrak yarışı olduk resmen olimpiyatlarda birinci olduk.
kamu yönetimi okuyan gençle babasının diyaloğudur.
- kaç dersten kaldın oğlum? rahat ol söyle..
+ 3 5 dersten kaldım işte baba..
- ulan sen daha kendini yönetemiyorsun! senin yöneteceğin kamunun ta .mına koyayım ben!!
-?!?!?!?!..