zafer dolu bir şarkı. kazanmanın hazzı ve bir o kadar kaybedilenlere yitip gidenlere ağıt gibi, bir şarkı nasıl bu kadar şeyi barındırabiliyor aklı almıyor insanın.
Sanirim uzaya gönderilmesi gereken ilk şarkı budur. Uzaylılar müzikten anliyorsa kafalarında insanlarla ilgili güzel önyargılar olusup dünyaya iner inmez merhaba dünyalı biz dostuz diyeceklerdir. Çünkü bu sarki dünyada yapılmış en ıyi şeylerden biri.
sondaki o kemanları keith moon akıl etmiş, hatta olayın bizzat prodüktörü olmuştur, böylece şarkı süperfantastik halini alır. konserlerde de keman eksikliğini roger daltrey mızıkasıyla kapatır, sıkıntı olmaz.
the who'nun en iyi parçası denilebilecek şarkıdır. enfestir. sözleri ayrı güzeldir. ayrıca yanılmıyorsam the girl next door adlı filmin en sonunda çalıyor.
rock müziğin kökeni her zaman tartışma konusu olmuştur değil mi, kimi blues der, kimi elvis der, the beatles diyen çıkar falan filan. fakat sonra bu olayı çözmek için bi kaç araştırma yaptığınızda the who adının her yerden çıktığını görürsünüz. işte bu şarkı, the who neden rock müziğin babasıdır'ın iki numaralı* cevabıdır. çünkü bu müziği dinleyen insanı hiçbir söz bu kadar iyi tarif edememiştir:
i don't need to fight to prove i'm right
i don't need to be forgiven
elbette the who'nun güzellikleri bu şarkıya, rock tarihinin başlangıcı da the who'ya indirgenemez. ama bu şarkının sahip olduğu isyan çok tanıdık ve asildir. who's next albüm kapağına* bakarak dinlerseniz içinizi anlaşılmanın verdiği tatlı bir mutluluk hissi kaplar. pete townshend sizi bu dünyaya ait olmayan bir synthesizer melodisiyle karşılar, sakin ataklarla keith moon ve john entwistle bu ilahi sesin bizi mahvedeceği uyarısını yapar ve roger daltrey'e sözü verir. sonra şarkıyı bi daha dinlersiniz zaten.