sene 1984 falan, hayvan gibi metallica ve slayer dinliyoruz. bir gün bir arkadaşımla buluştuk, "sana bi kaset vereyim mi" dedi, "ver" dedim. çekme bir kaset verdi bana, üzerine kırmızı tükenmezle iron maiden yazılmıştı, koşa koşa eve gittim akşam olunca, dinledim, dinledim, geçtim kendimden geç saatlere kadar...
bir kaç ay dinledim. sonra bir arkadaşın evine gitmiştik, orada orijinal bir iron maiden kasedi vardı, aaa bunları seviyorum dedim, taktık hemen teybe, aaa o da nee? benim dinlediğim iron maidenle alakası yok! başka bişiydi çalan. "bu değil" dedim, iron maiden... güldüler dalga geçtiler benle, abiydiler, üniversiteye falan gidiyorlardı.
neyse kapı kapı dolaştım, herkeslere sordum, yanıma walkmanımı alıp metal tshirtlü gördüğüm herkese sordum kim bu diye. herkese dinlettim. neyse biri tanıdı, diamond head lan bu dedi. meğerse lightning to the nations albümüymüş.
dumurlar evreninde gezegen gezegen dolaştım uzun süre. yediremedim kendime, ama iki grubu birden tanımıştım, ne çok sevmiştim onları, hala severim, hala dinlerim...
eskiden ne internet, ne download, ne bilgi edineceğimiz kaynak, hiçbişey yoktu. ama yine de şimdiki nesilden daha şanslı sayıyorum kendimi. bir albümü hiç durmadan yıllarca dinlediğimiz günler olurdu...
yeni çıkan "core" akımını ve diğer metal türlerini dinlemeyip sadece iron maiden, black sabbath, gnr, deep purple, kiss gibi eski baba grupları dinleyen metalcilerdir. 30 yaş üstü olurlar genelde iri yarıdırlar. hafiften saçlarına ak düşmeye başlamıştır.