sanırım diğer aile üyelerine göre daha samimi konuşmalardır. kibarlık da olsa en çok kız bağırır babasına ve en çok baba düşünür kızını. ağlamaları da kahkahaları da en bol olan diyaloglardır.
-kızım, nereye gidiyosuun?
-işim var baba, çıkıyorum.
(bir hafta sonra)
-kızım, sen her hafta aynı saatte nereye gidiyosun?
-sevgili babacım, istenmeyen tüylerimden kurtulmak için epilasyona gidiyorum, bunu öğrendin de ne oldu şimdii, ilişkimiz bu kadar şeffaf olmak zorunda mı?
- ne var kızım, biz şeffaf bi aileyiz, neyse şey ben bi uzanayım tv seyredeyim.
otel odası ayarlayan babaya sorar:
- kız çocuğu dedin dimi baba?
+ evet dedim kız çocuğu için en güzel en rahat odayı ayarlayın dedim
- ya baba neden arkamdan çocuk diyorsun, ben çocuk muyum uff yaa
+ ehuehue??
portakallı irish cream ve babası eve gelen gizemli çiçekleri konuşmak için balık yemeğe giderler. baba yıllardır uslu uslu oturan kızındaki ani değişikliklere anlam veremez ve sorguya başlar yemek esnasında;
- balık tazeymiş kızım, ye de kan yapsın iyice çöktü yanakların son günlerde.. artık vitaminsizlik mi aşk mı bilemedim. ye kızım ye.. (aha açtı konuyu kıvır bakalım)
- evet güzelmiş lokum mübarek.. baba abartıyosun hiç de çökmüş filan değilim sana öyle geliyor..
- yok yok ben bilirim malımı sende var bi haller.. eve gelen çiçekler, mesajlaşmalar, internetin başından ayrılmamalar filan.. nereli olduğunu söyle daha fazla soru yok. söz bak baba sözü.
(merakla sorunun cevabını bekler halde diker gözlerini. portakallı irish cream de son soru olmıyacağından emin halde gözlerini yeme beni baba hesabı kaçırır, yutkunur, cevap verse bi türlü vermese adam gecelerdir uykusuz)
- bursalı ama başka soru yok anlaştık mı???
- hmm bursalı demek, yok canım ye sen yemeğini.. dikkat et kılçıkları yanaklarda boğazına kaçırma.. dikkat et tamam mı kızım sen bizi temsil ediyorsun, kimin kızı olduğunu unutma sakın.. bu yaşına kadar başın dik büyüttük seni hadi çocuğum ye sen..
- huuhh yani baba balık yemenin adabı var da bu kadar dramatize etmeye gerek yok yani ahahaha kılçık kaçarsa ailenin adına halel gelir mazallah hahaha
- öyle deme sarı papatyam sen bizim evimizin çiçeğisin senin gözünden akan tek yaşa dayanamaz babacığının yüreği.. ben sen üzülme diye söylüyorum..
- ya baba bu kadar üzüleceğini bilseydim balık diye tutturmazdım, keşke kebapçıya gitseydik ahahaha dikkat ediyorum ben bak ayıkladım kılçıkları kızına bi şey olmıycak merak etme sen ehahaha *
kapanmayan salon kapısını tamir eden ben denize babamın lafı:
-kızım sen yanlış doğmuşsun.
geçtiğimiz hafta gittiğimiz doktorun inatla benim sigara içtiğimi iddia etmesi ve benim de doğal olarak inkarım ama her nedense babamın aklına bu konunun takılması sonrası sorduğu soru:
her tatil izninde babamla aramızda telefonda geçen diyalog:(değişen sadece yer ismi olur)
-baba biz arkadaşlarla xxx' ya gidiyoruz.
+her yere gidiyorsun zaten.
-işte, düzen bozulmasın dediydimdi.
+iyi git bakalım.
-bence senin kanatların eksik.
+şımarma.
-o da olur.
babamla abimin nişanlısı için aramızda geçen diyalog:
-babiçko sence de kızın yaşı küçük değil mi?
+bir kız için 20 normal bi yaş bence.
-ben o yaşta deseydim bana ne derdin acaba?
+bu senin için geçerli değil kızım. senin için daha çok erken.
-(^=+%('=
uzun bir süre yere düşen küpesini arayan drosophila sonunda sinirlenir ve bağırmaya başlar.
baba:ne oldu ne arıyorsun ben bulurum.
dr. :küpemi arıyorum.(bunu duyduktan sonra babanın işine devam edeceğini sanır)biraz sonra baba gözlüğünü takıp gelmiştir ve küpe aramaya koyulmuştur.*
büyüyememiş çocuksu babam bilgisayarda hearts oynamaktadır, canı sıkılan ykobo bilgisayara girmek ister ve:
y: baba yeter ama artık.
b: tamam dur bi yencem şimdi. *
y: ya bitmez yeniyorsun birincisin işte. hadi hadi hadiii.
b: oooo. gamze * kafa atmış * yeniliyorum, dur yenince vercem.
y: ahaha. iyi tamam oyna baba en birinci ol.
v:babaa
b:efendim
v:bu akşam arabayı versene bana
b:tabi kızım al senin olsun
ardından suratta beliren eşek gibi bir sırıtış...lakin baba biraz durur,sonra döner ve;
b:el arabası bodrumda al bu akşam senin olsun
(bkz: batsın bu dünya)
kredinin yatmasıyla parayı alabilmek için babaya sıcağın etkisinden dolayı arabayla bankaya gitme teklif edilir. baba öfleye pöfleye sizi bankaya bırakır arabanın içinde de öfleyip pöflemek üzere oturur. genç bir kişi size sırasını verir ancak bankamatik ne hikmetse tutukluk yapmıştır ve parayı vermemekte inatlaşır sizinle. sırasını veren genç kendi kendine söylenmektedir ki parayı da alamamanın siniriyle genç kişisine 'pardon bir sorun mu var?' gibisinden bir soru sorulur ancak 'yooo' cevabı alınır ammavelakin halen söylenmektedir o kişi. parayı alır 'sıranızı verdiniz, ancak insanın burnundan da getirdiğiniz için teşekkürler, bir daha söylenecekseniz hiç kimseye sıra vermeyin' denir. arkanızdan küfür mahiyetinde birşeyler mırıldandığını duyarsınız.hayatınızda ilk kez tepki vermemeyi kıro işte diye geçiştirmeye seçip, bir de babam olay yaratmasın sorunsalıyla arabaya binersiniz ki o da nedir baba bir an kükrer;
-in çabuk arabadan
-iyi de neden baba? (doğal olarak şaşırmaca)
-in yürüyerek git eve, işim var benim. hoplatma sinirlerimi dediğimi yap hadiii
mecbur iner eve gidersiniz. evde annenize şikayet esnasındayken babanın dışarıdan sesini duyarsınız. kapıya çıktığınızda babanızın yanında bir kişi daha vardır. evet, tabi ki de bankadan çıkarken size mırıl mırıl söylenmiş kişidir bu
-özür dile kızımdan
-....
-türkçe biliyor musun çocuğum özür dile dedim
-eee, özür dilerim
-hayvanlık yaptım, bundan sonra evrim geçirip insan olucam de
-...
o anda devreye girilir tamam baba uzatma gibisinden bir cümle sarfedilir ve çocuk gönderilir. belki delikanlılık çağından beri kavga etmemiş, sizin kavga etmeniz halinde sert görüntüsü bağrışları sadece size olan babaya aradan 1saat geçtikten sonra neden böyle bir şey yaptığı sorulur;
-3yaşındayken sen benim biricik aşkımsın demeni unuttuğumu mu sanıyorsun? insan biricik aşkını koruyamayacaksa neden yaşasın ki...
ikimizin de gözleri dolar
evet sen halen benim biricik aşkımsın dersin içinden...
kız 35 yaşındadır, baba "kızım senin kemiklerin su gibi daha süt iç gelişsin" demektedir. oysa ki kız neredeyse menapoza girecektir ve kemik erimesi başlayacaktır beş on yıla kadar.
kny: baba ben bu sene kalıyorum sınıfta
b: eee ??
kny: eeesi kalıyorum babacım.. bir sene kaybım olucak.*
b: ne kaybı be kızım.. nereye yetişiyosun? kovalayan mı var !
kny: (iç ses: oha lan kafası güzel !'^+%&%&!'^%+ )
b: ne zamandır sigara içiyosun?
kny: bayadır.. ama yıl olmadı. (yalan)
b: ha anladım. yıl olsaydı gel beraber karşılıklı içelim diycektim. daha yeniymişsin bırakırsın. ve bırakıcaksın da !
kny: (iç ses: hay .......... aileye yalan söylemek her zaman hatadır işte !'^!'^+&%^&)
b: hayatında yeni biri var mı? sevdiğin ya da ilişkin olan biri?
kny: hayır baba yok.
b: yuh be iki ay oldu unut artık şu çocuğu !!!
kny: unuttum da yani şey kem küm (yalan)..eööh baba oha be birini unuttuğumda illa birini mi bulmam lazım?? (!'^!+^% )
b: sen bulursun.. sen yok musun sen !
kny: iyi akşamlar babacım ,iştahım kaçtı benim.
kızlarına kıyamayan, incinmelerinden ve bir gün kızlarının kendilerinin hiç tanımadığı bir adam için ben onu seviyorum deyip çekip gitmelerinden (bkz: evlilik) , sonrasında mutsuz olma ihtimallerinden bile deli gibi korkan babalar ile çok kıymetli kızları arasında yaşanan diyaloglardır.
aileden bir çift boşanmaya karar vermiştir. baba-kız konunun tartışıldığı evden çıkmış, arabaya binmişizdir. normalde kızının adı ile evlilik lafını aynı cümle içerisinde bile kullanmayan baba kızı ile yalnız kalmış olmayı fırsat bilerek, yüzüme de bakamadan hızlıca konuşmaya başlar:
- görüyorsun değil mi kızım? etrafta düzgün insan kalmadı, herkes piskopat.** evlenme. (bkz: ağzındaki baklayı çıkarmak)
+ hahahaha. ben mi? ay ben ne evlenicem? ben mezun olup, iş bulup, arabamı alıp gezicem vallahi.
bu cümle içerisinde babanın bütün tabuları yıkılmaktaydı çünkü baba kızının istanbul gibi trafiğin keşmekeş olduğu bir şehirde trafiğe çıkmasını istemeyen, aynı zamanda çokça gezmesinden de taraf olmayan bir babaydı ama kızını evlendirmemek uğruna ya rab ne tabular yıkmaktaydı...*
yine babamdan geliyor:
ailece denize gidilmiş, teknede kurulan sofrada oturulmaktadır.
halam : ben oğlumun nişanını burada, teknede yapıcam.* altıncı gözün nişanını da burada yaparız artık. tabi hava güzel olursa...
babam* : fırtına geliyor fırtınaaa... **
baba-kız salonda tv izlemektedir. izlenen şey ise saçma sapan bir gençlik filmidir. filmin bi sahnesinde kız babasına çaktırmadan odasındaki pencereden kaçar. erkek arkadaşıyla partiye gider. (klasik) (bi kere de yakalanın be kardeşim)
b: (nedense direk kahkahalarla) hahahaha kızım görüyo musun ne olaylar oluyo?
bfc: (aynı şekilde gülerek) ahahahaahaha görüyorum baba. ay koptum.
b: (desibeli daha düşük sahte bi kahkahayla) ahaha haha...kızım senin var mı böyle erkek arkadaşın?
bfc: (desibeli daha yüksek sahte bi yarılmayla) muhahaahaha nıahahaha hahaaa...tabi ki var babacım.
b: (şaka olduğuna inanarak) hay allah seni top etmesin. hahaha.
bfc: etmesin tabi. berkcan napıcak o zaman?
b: ney?
bfc: şaka babacım.
b: haaaa. iyi.
adı berkcan değil bi kere. yemin etsem başım ağrımaz.
tatilden dönülmektedir. baba ve kız biraz acıkmış olacaklar ki, adam gibi yemek yiyecek bir yer bakınmaya başlarlar. sonunda kebabçı halil usta* yı görüp hemen içeri girerler. gözleri yemekten başka bir şey görmeyen ikili, yediklerinin üstüne kola içip yolculuğa devam ederler.*
baba : kebap harbiden güzeldi ama, adamlar işi biliyor.
kız : evet bencede güzeldi doydum epey.
5 dakika sonra.
baba : biraz pahalıydı gerçi,neyse olsun o kadar.
kız : aman kırk yılda bir yiyoruz baba boşver.
baba : orası doğru evet.
5 dakika sonra.
baba : ama çok pahalıydı be içime oturdu.
kız : harbiden pahalıydı sanki, daha güzel bir şey yiyebilirdik.
bir 5 dakika daha sonra, baba vites kolunu gider yaparcasına ileri ittirip isyan eder;
baba : yahu anladık kebabı siz yapıyosunuz, kolayı da mı siz yaptınız be! beş milyona kola mı olur ulan?!
