bir mevzu ile ilgili girilen küçük tartışmanın hemen ardından:
baba: sen bu aralar çok asabisin, bir yerlere götüreyim ben seni. le phallus: ne gibi bir yerlere?
baba: kadınların çok olduğu bir yerler. le phallus: tövbeee, eski nesilde ahlak kalmadı.*
k.k:alo baba ameliyat olacağım ben haftaya...
babam:himmmm...geçmiş olsun...
k.k:daha olmadım olacağım.belki gelirsin yanımda olursun ilk kez görevini yerine getirirsin diye düşünmüştüm...
babam:bakarız.gelmeye çalışırım...
k.k:özür dilerim sana böyle bir şeyi hiç teklif bile etmemeliydim zaten...bir an için babam olduğunu düşündüm belki gelirsin en zor anımda yanımda olursun diye umutlandım...affet beni, ben bir aptalım..!
babam:ama...
k.k:(telefon kapatılır.ama diye başlayan cümlenin sonu duymak bile istenmez.içinden binlerce kez kendisine ve babasına(!) küfür eder... hayatta onu karşılıksız seven 3 insandan birisinin omzuna yaslanıp ağlar...)
ayrı şehirde yaşayan akşam vakti ile babası msn de konuşmaktadırlar. a.v. bir yandan ders çalışmaya çalışmaktadır lakin sıkılmış olan baba ikide birde ya abuk sorular sormakta ya da abuk ifadeler atıp sonra da aynı şekilde cevap beklemektedir. a.v.ye sinir basar...
a.v.: baba, senin ingilizcen iyiydi değil mi?
baba: tabi evladım, ben ingiliz dili edebiyatını bıraktım, şöyle iyidir, böyle süperdir, öyle muhteşem ingilizcem vadır...
a.v.: he..he... sana bişey sorsam?
baba: sor. (dibine ilişmiş abuk bi smile daha)
a.v.: "anthropo" kökü insan, insanlık falan demek değil mi?
baba: vıdı vıdı... insan, insanla alakalı demek.
a.v.: tamam. peki "anthropopathism" ne demek?
baba: ...
a.v.: baba?
baba: ...
a.v.: hu hu?
baba: internetten baksana!
a.v.: iyi de sana sormak daha kolayıma geldi. senin ingilizcen iyi nasıl olsa.*
baba: yeni neslin sorunu da bu! hiç araştırmıyorsunuz, herşeyin kolayına kaçıyorsunuz, öylesiniz, böylesiniz....***
a.v.: haklısınız babacım, ben internetten bakıcim, çok özür dilerim babacım. sana sormak yerine araştırmalıydım babacım...*
baba: benim işim var, çıkıyorum. sana iyi çalışmalar. araştır, eğer cidden bulamazsan sor. ne olacak sizin bu haliniz bilemiyorum ya!
a.v.: ...
ordan sonra ne zaman ders çalıştığı söylense, babanın işi çıkıp acilen msn yi terketmektedir...
bilgilendirme editi: Anthropopathism: insan duygularını tanrıya ya da dışsal nesnelere yüklemek.
-canım babacım ay burnunu yerim yaa. babam genç görünüyo di mi anne?
+yine ne aldırıcan bana!?
-bi tane çanta gördüm baba
+anladım zaten istediğin olmasa yağ çekmezsin tamam hallederiz
- seni diger salaklardan ayiran hic bir özelligin yok.
+ haklisin, aramizda sadece masa var.
- (surati masmavi yapabilen kudretli bir elden cikan, gayibden gelmiscesine öten bir tokat sesi)
olaylı geçen bir galatasaray-fenerbahçe * derbisinden sonra spor programını izlemekteyizdir. babam futbolcuların kavgalarını görür ve şöyle der.
+bunlar insan değil hayvan, sonra milli takımda neden takım oyunu yok derler. al işte sebebi ortada.
-aynen baba.
+o değil de bu futbolcuların sağlık sigortası falan var mıdır ? baksana adamlara yüzü, gözü kan olmuş.
-puhuhahahahahahaha........
+unut lan o soruyu eşşoğleşşek.
-oğlum para durumun nasıl.var mı paran?
-sorma baba ya 5-10 liram kaldı.
-lan oğlum daha 2 gün önce yatırmadık mı ne zaman bitti paran?
-ama baba? ee şey ben...
-yok sana para mara sabret onbeşine kadar
baba eskişehir`e gitmiştir ama msnden bile olsa çocuklarına hayat dersi vermeye devam eder:
babam: okul yok mu
ben: var 1 de dersim var
babam: iyi
ben: gidiyim mi
babam: git tabi
ben: mesleki ingilizce ama sıkıldım artık yaaaaa
ben: hayır bi yerden sonra insan sıkılıyo farklı seyler arıyo
babam: ama seneye öss ye girecem diyon
babam: 4 yıl daha sıkılacan ozaman
ben: giricem de össye bilgisayar okumuycam ki
ben: sıkılmam o zaman
babam: ne okuycan
ben: felsefe
babam: bi filozofumuz eksikti o da olacak
ben: ünlü bir düşünür olmak istiyorum
babam: şimdi düşünemiyonmu
ben: aristo gibi olcam
babam: yani aptallaşacan
ben: insan düşünen hayvandır
babam: ben insanım, onu diyen hayvandan daha aşağı belhümedaldır
babam: insan yaratılanların en üstünüdür
ben: düşünüyorum o halde varım baba
babam: tabi varsın ama
ben: yok olmaya mahkum muyum
babam: yok aklın bir karış havada
babam: insanlar yok olmazlar
ben: yok olmuş gibi mi yaparlar
ben: hokus pokus
babam: ahirette tekrar dirilip hesaba çekilecek
babam: ve mükafat ve ya ceza neleri varsa onu sonsuz yaşayacaklar
ben: baba yaaaaaaaa...
- sigara mı içiyosun lan sen?
+ yoo, arkadaştan almıştım bi tane tüttüreyim dedim
- para vermem bak
+ iyi peki
- bak naparım biliyon mu, mesela winston kaç para?
+ 3 90.
- ibneye bak biliyo da fiyatını ha. düz hesap 4 de. 2 günde 1 paket içsen, ayda 15 paket. ne eder? 60 lira. sana verdiğim paradan 60 keserim.
+ bahar içerim ben de
- zıkkım iç it herif. yaparım bak, içme boku. biz içtik de noldu?
+ tamam.
***
adam ayaküstü neler yapıyor yahu. içmiyorum dediğim halde.
abla crepuscolo: a baba crepuscolo: b crepuscolo:c
b: ya merve çantanda sigara yok mu
a: yok baba içiyorum sanki de soruyosun
b: ya neden yok ya neden içmiyosun kızım? sabah sabah bakkala gidicem senin yüzünden .
a: yuh baba ne değişik bi adamsın ya
c: ehehe bunu hemen sözlüğe yazmalıyım
a: kızım sen çaylak değil misin ya sen git ihlsozluk e yaz bi ora kabul eder seni eheheh
bir telefon diyaloğu:
-Baba ayağım için doktora gitcektik ? basamıyorum üstüne.
-Tamam kızım gel Maltepeye gideriz.
-Baba ayağım diyorum, basamıyorum diyorum nasıl gelicem Maltepeye, hem durağa kadar bir sürü yol var ?
-Nee yürüyerek mi geliceksin kızım yoksa?
(baba muhteşem espri(!)sine güler ve sonunda kızın ayağı için bir kırıkçı(!)ya gidilir...)
babayla biraz tartışılmıştır. ve daha sonra dayanamamış hayatcayı yanına çağırmıştır.
baba: gel bakayım yanıma.
hayatca: biliyor musun sen benim beraberken en çok eğlendiğim insansın.
baba: ciddi misin?
hayatca: evet gayet ciddiyim. en çok seninle gezerken eğleniyorum, gülüyorum.
baba: bende seninle iken çok eğleniyorum.
hayatca: sen benim en iyi arkadaşımsın.*
gavurun cinsel organi gibiymişçesine yanan bir günün akşam saatlerinde hava hafif hafif esmeye baslamışken, baba kişisi dolaptan buz gibi bir bira çıkarır, başlar içmeye. bunu gören cadıı kişisi rahat durmaz. başlar babanın etrafında dolanmaya. en sonunda basına dikilip.
cadıı: nasıl? soğuk mu?
baba kişisi: hı?
cadıı: elinde duran şey. soğuk muuu??
baba kişisi: hı hı buz gibi.
cadıı: hmmm.
baba kişisi: ekşi. öğkk.
cadıı: yok yok öyle değil yaa.baba çok geç kalmış sayılmam. dolapta bi tane daha var açılmamış.
baba kişisi(elindeki yarım kalmış olan birayı uzatıp): bununla yetinmeyi öğreneceksin.
cadıı: peki. buda yeter..
- bak oğlum işte bunlar silikonlu memeler. şimdi bu ne böyle iki tane top öyle emanet gibi duruyo kadının üstünde öyle diil mi? her şeyin doğal olanı makbüldür.
+ yok valla baba bence gayet güzel görünüyolar
- o şimdi sana öyle geliyo, ilerde anlarsın ne demek istediğimi.
+ baba afedersin ama meme dediğin de öyle keçi memesi gibi olmayacak hani, biraz dolgun olmalı yuvarlak olmalı öyle diil mi?
- tabi aslında doğru söylüyosun, zaten o keçi memeli kadınlar silikon yaptırıyo.
+ öyleyse silikonlu memeden kaçınmak gerekmiyor sonucuna varıyorum ben.
- ya öyle de şimdi yani ne diyim oğlum zevkler ve renkler tartışılmaz..aman neyse ya seyret işte..