bir orhan kemal romanıdır. yazarın bazı anılarıyla acı bir tebessüme sebep olduğu doğrudur. örneği aşağıdadır.
--spoiler--
"bak oğlum," dedi, "seninle pazarlık edelim! biliyorsun ki, dünyada herkesin rızkı başka başka yollardan... kimisi bakkal, kimisi kunduracı, kimisi çiftçi, kimisi de mesela, çöpçü. bu neden böyle? çünkü allah herkese derece derece akıl vermiştir. bir doktorun işini bir çöpçü beceremediği gibi, bir çöpçünün işini de bir doktor göremez. şimdi olabilir ki, senin kafan da, okuyup bey olmaya uygun değildir. içinden, "ben okuyup bey olmak istemiyorum, ben kunduracı olacağım, yahut da çöpçü!" ha? söyle, sen ne olmak istiyorsun mesela?"
eğer ağzımı aramıyorsa...
"fikrini apaçık söyle, korkma... bak çöpçülere ne okul kitapları var ne de akşam ders soran beybabaları sen de, ben çöpçü olacağım okumak istemiyorum, dersen, ben de senin yakanı bırakırım, bir daha da ders sormam "
Uzatmayalım, çöpçü olacağımı söylemiş bulundum.
Sen misin
Tekme, tokat, yumruk ve iskemlemle beraber yerlere ondan sonra dersler bir kat daha bindi, tabii dayaklar da.
Çok zaman "aman yâ rabbi," derdi, "aman yâ rabbi! Böyle mi olacaktı benim oğlum?"
o, kuran'ı beş yaşında hatmetmiş!
--Spoiler--
Babasına buradan teşekkür etmek istiyorum ayrıca, edebiyatımıza zorla bir orhan kemal kazandırdığı için.
en rahat, en huzurlu, en kendin gibi oldugun, en cok sevgiyi hissettigin evdir. bilirsin ki o evde basına bir sey gelmesi mumkun degil, bilirsin ki her ne olursa olsun o evde senin icin her zaman acık bir oda var. evin icinde bilmedigin hicbir sey yok, dolayısıyla belirsizlikte yok. garantidir her sey, ne guzel.
emniyetli evdir, basında bir babası vardır. sahipsiz degildir, canım babamın evidir.
her daim güvenli, huzurlu, sımsıcak olan yer.
içinde çocukluğun kokusu vardır.12-18 ya$ arası burdan kaçmaya bakar insan.gezmeyi, dünyayı dola$mayı hayal eder.ancak uzakla$ınca anlar kıymetini.
Hiç bilmem. Ne girdim ne gördüm. Anlatılanlardan duyduğum kadarıyla sığınılacak liman, düşmeyen kale imiş. Benim olmadi ama Umarım ileride ćocuklarım da beni böyle bilir, evime sık sık gelir.
mahmut rolünde halil ergün, nurten rolünde deniz gökçer, bilge rolünde önce mine çayıroğlu, sonra sevinç erbulak, safiye rolünde ayşegül ünsal, sami rolünde ismet ay'ın oynadığı bir dönemin en çok izlenen dizilerinden, ailenin yaşadığı o ev, o bahçede yenilen yemekler, yapılan kahvaltılar falan hep özendirirdi beni o zamanlar. bir de bilge'nin sevgilisi bir çocuk vardı gitar çalan falan. sonradan albüm yaptı o da.
insan genelde bunu gurbete gittiğinde anlar her akşam çoraplarını kendin yıkarsan,yemeğini kendin yaparsan en kötüsüde bulaşıkları kendin yıkarsan home sweet home durumlarını anlarsın.