baba elinin serçe parmağı vardır, ellerin küçüktür daha, boyunda haliyle. yolda yürürken bütün ele yetişemezsin de o serçe parmağı tutarsın. o parmak ki senin elin kadardır. küçükken babanın eli yerine serçe parmağını tutarsın yolda yürürken...
o serçe parmağı özledim. o kocaman, sıcacık ellerin nerde?
sıcacık bir fırın gibi gelirdi pek küçükken. kışın donmuş parmaklarımı ısıtırdı, ellerinin arasına aldığı ellerimi hohlayarak. yahut karşıdan karşıya geçerken kavrayıverirdi. uzun bir süredir sadece tokalaşmak için değdi ellerime o eller.